Bize Haberleri Kim Yaptırıyor?
Onlar için güzel şeyler yazıp desteklediğimiz sürece, onların propagandasını reklâmını ve güzel taraflarını yazdığınız sürece sizi başlarının üzerinde taşırlar- ama yine de sevmezler. Çünkü kalem sizin elinizde olduğundan, her zaman onlar için potansiyel tehlike arz edersiniz. Viyana seçimleri öncesinde, gazeteciler siyasetçilerle büyük aşklar ve büyük çatışmalar yaşadı. Avusturya siyasi tarihinde, hiçbir siyasetçinin veya siyasi partinin, özellikle seçim […]
Onlar için güzel şeyler yazıp desteklediğimiz sürece, onların propagandasını reklâmını ve güzel taraflarını yazdığınız sürece sizi başlarının üzerinde taşırlar- ama yine de sevmezler.
Çünkü kalem sizin elinizde olduğundan, her zaman onlar için potansiyel tehlike arz edersiniz.
Viyana seçimleri öncesinde, gazeteciler siyasetçilerle büyük aşklar ve büyük çatışmalar yaşadı.
Avusturya siyasi tarihinde, hiçbir siyasetçinin veya siyasi partinin, özellikle seçim zamanlarında medya ile ters düştüğüne rastlanmamıştır.
Zira usta siyasetçiler kolay kolay gazetecilerle kötü olmazlar.
Zaten bu akıl işi de değil.
Normal şartlarda, muhalefette olan siyasetçiler aslında gazetecileri severler!
Ama ne olduysa, Viyana seçimlerinde tam tersi oldu.
İlk defa seçime katılan SÖZ partisi, göçmen partisi olmasının verdiği dezavantajı da unutup, seçmen kitlesinin ana dilinde yayın yapan habercilerle, daha yolun başında ters düştü.
Her şey, hiçbir şeyine dokunmadan, sadece başlıklarını Türkçeye çevirdiğim, göçmen partisinin liste başı Avusturyalı adayının, Avusturya televizyonunda yaptığı konuşmayı yayınlamamızla başladı.
Bu haberi, televizyonda yayınlanan videonun tamamını okuyucuya ilettikten bir gün sonra, diğer Türkçe haber yapan sayfalarda paylaştı.
Sanki, partinin liste başı adayının yaptığı konuşmayı medya yapmış veya çarpıtmış gibi davranan göçmen partisi, bunun üzerinden Türkçe haber yapan habercilere çok basit bir saldırı ve karalama kampanyası başlattı.
Kendi adaylarının konuşmasının bariz bir şekilde videosunu yayınlayan bir sayfaya, yorum yazan Parti başkanı, Haberciye’’ bunu yayınlamak için kaç para aldın’’ gibi bir üslupla yaklaşması, başlayan seçim kampanyasının, göçmen partisi için bitmesi anlamına geldi.
Saflar oluşturuldu, karşılıklı hakaretler başladı (…)
Göçmen Partisi, katıldığı ilk seçimlerde, ilk büyük hatasını yapmış, medyayı karşısına almıştı.
Oysa, gazetecilere satılmış demek yerine, olayı mantıklı bir dille açıklamış olsaydı, seçimlerde daha farklı sonuçlara ulaşabilirdi.
Bir canlı yayında ‘’devlet terbiyesi’’ aldığını söyleyen aynı zamanda partinin sözcülüğünü yapan haberciyle, seçim kampanyasının medya ayağı oluşturuldu, bunun yanına, SPÖ’den reklam alamadığı için, SPÖ karşıtı olan birkaç haberci daha katılınca, iki karşıt haberciler grubu ortaya çıktı.
İş o kadar çığırından çıktı ki göçmen partisinden reklam alan gazete sahibi, Türk Büyükelçiliğinde yapılan bir basın açıklaması sırasında, SPÖ’den reklam alan meslektaşlarını, sadece SPÖ haberleri yaptığı gerekçesiyle, TC. Devletine resmen şikâyet etti.
Tabi bunu yaparken, kendisinin de sadece reklam aldığı göçmen partisinin haberlerini yaptığını unuttu.
– Gazeteciliğin en güzel yanı, var olanı görülür kılmaktır.
Nasıl mı?
Geçtiğimiz günlerde göçmen parti başkanı, ‘’oylarımız biraz daha fazla olsaydı bir milyon Euro, devlet yardımı alacaktık’’ diye bir paylaşımda bulundu.
Bizde bunu hiçbir şeyine dokunmadan haberleştirdik. Yani daha ‘görünür’ yaptık…
Bu haberin çeşitli sosyal medya sayfalarında yayılması üzerine, o partiyi destekleyen ve kendisini gazeteci sanan, (öyle diyorum çünkü emek hırsızları gazeteci olamaz) haberin altına, bu haber art niyetle yazılmış diyebilmekte.
Bunu yazan dergi sahibi, iki yıl önce bir köşe yazısını birebir çalmış ve kendi adıyla yayınlamış – ve yine benim tarafımdan bu emek hırsızlığı ortaya çıkartılmış ve nihayetinde haber yapılmıştır.
– Kendilerini çok önemsiyor – işlerine gelen haberleri görüyorlar.
Virgül, ‘göçmen partisinin haberini yapmıyor, art niyetli yaklaşıyor, zaten ne olduğu belli gibi’, söylemlerde bulunanlar, partinin kuruluş aşamasından bu güne kadar haber değeri olan her eylemini yazdığımızı sanırım bilinmiyor.
Öte yandan, parti kurucu ile iki defa yaptığım görüşmede, neden bize basın bültenleri göndermiyorsunuz diye sormamıza rağmen, partiden bize hiçbir bildirim ulaşmadı.
Burada art niyetli olan taraf kim acaba?
Kendinizi çok önemserseniz, o kadar hata yaparsınız.
Gazete olarak kimseye karşı husumet düşmanlık beslemek gibi bir lüksümüz yok.
– Diğer yandan, SPÖ içerisinden aday olan Türkiye kökenliler arasında yaşanan çatışmalara, medyayı alet etmekte, ayrı bir ahlaksızlıktır.
SPÖ’lü bir aday, sevmediği bir gazetenin muhabirini organize ettikleri kahvaltıdan kovmaları, Viyana Belediye Başkanı dahil, herkes tarafından unutulmayacak bir seçim anısı olarak kalacaktır.
– Birileri, Virgül’e istediği yazıyı veya haberi yaptıracağını sanması veya böyle bir söylenti üzerinden, sıkıntılarını dile getirmeleri, bizim tarafımızdan sadece tebessümle karşılandığı gibi, geçmişte bize hükmetmek isteyen güçlere sergilediğimiz tutuma maruz kalacaklardır.
– Peki biz neden SPÖ’yü destekledik?
Bu yeni bir şey değil.
Yaklaşık dört yıldır yayın yapan Virgül, SPÖ’ye yaptığı eleştiri yazılarıyla olduğu kadar, toplumumuza yararlı hizmetler sunduğu sürece, destek görmeye devam edecektir.
Çünkü Virgül her şeyden önce kırmızı çizgileri olan bir yayın organıdır.
Biz Irkçı, gerici, faşist yapılanmalara karşı cephe aldık, almaya da devam edeceğiz.
Bizim de bir görüşümüz var.
Bizde bir tarafız! Her gazete ve gazetececi gibi…
Sadece haberlerde nesnel olamaya gayret gösteriyoruz.
Zaten gazetecilikte esas olan, haberde nesnelliktir.
– Bütün bunların ışığında, bize haberleri sizler yaptırıyorsunuz (…)
Ve yine söylüyoruz.
Biz buradayız!
Kendisine güvenen siyasetçi, gazeteci, her kimse, kamuoyu önünde tartışmaya her zaman hazırız…