Demokrat New York, Sosyal Demokrat Viyana’yı Utandırdı mı?
Yorum | Demokrat Parti’nin yönettiği New York’ta yerel seçimlerde ABD vatandaşı olmayan yaklaşık 800 bin kişi oy kullanabilecek. Yüz yıldır Viyana’yı yöneten sosyalist kökenli Sosyal Demokrat Parti [SPÖ] Belediye Başkanı Michael Ludwig, “Oy kullanma hakkı vatandaşlık hakkıdır” diyor (…) Peki hangisi sosyal demokrat?
Adem Hüyük
Okyanus ötesindeki bir gelişme demokrasinin beşiği, refah devlet, sosyal devlet söylemlerini dilinden hiç düşürmeyen Viyana yönetiminin yüzünü kızartacak mı acaba?
Tam 356 yıl önce kurulan New York Şehri Belediye Başkanı makamı, belki de tarihinin en ileri hamlesini atarak, New York şehrindeki yerel seçimlerde ABD vatandaşı olmayan yaklaşık 800 bin kişi oy hakkını tanıyan yasayı onayladı. Perşembe günü New York Belediye Meclisi’nden geçen yeni tasarıya göre ABD vatandaşı olmayan kişiler 9 Ocak 2023 itibarıyla yerel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olacak. “Bizim Meclisimiz, Bizim Oyumuz” adlı tasarı kapsamındaki kişilerin yeşil kart sahibi olması ya da ABD’de çalışma izni bulunması gerekiyor.
Yasa tasarısının mimarlarından Belediye Meclisi üyesi Ydanis Rodriguez, uygulamanın New York’ta yaşayan ve vergilerini ödeyen daha fazla kişiye şehrin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair söz hakkı tanıyacağını söyledi. Rodriguez, “Seçilmek isteyen kişilerin, artık zenginlerin oturduğu bölgelerde harcadığı zaman kadar, bu tasarı kapsamına giren toplulukların yaşadığı bölgelerde de vakit harcaması gerekecek” dedi.
Rodriguez, adayların zengin semtlerinde değil, kentin gerçek üreticileri olan yani çalışanların, çalıştıkları halde fakir olanların oylarını alması gerektiğini işaret eden bir devrimci çıkışı, sosyal demokrat Viyana yönetimine bir şeyler hatırlatır mı bilemem. 1 Ocak 2014’te göreve başlayan Demokrat Parti’den Bill de Blasio’dur ile bu iş oluyorsa, “onların burjuva bulvarı varsa, bizimde proletarya caddemiz var!” diyen Viyana Valisi ve Belediye Başkanı Michael Ludwig bu iş olmaz mı?
SPÖ’lü çevrelerden, bu iş eyalet yasalarıyla çözülecek bir iş değil, federal yasaların değişmesiyle mümkün olabilecek dediklerini duyar gibiyim. Siz Viyana’da önce bir talepte bulunun da bizler gerisine el atarız.
Yeşiller Partisi gecen yıl yerel seçimlerde “Viyana’da yaşayan herkes için oy kullanma hakkı” başlığında bunu gündeme getirmiş ancak, SPÖ Viyana ve Viyana Valisi ve Belediye Başkanı Michael Ludwig, “Oy kullanma hakkı vatandaşlık hakkıdır” demiştir – tepkilerin önünü kesmek için ise, vatandaşlık alımının kolaylaştırılmasını savunmuştur.
İdeolojik köken olarak bakıldığında, New York yönetiminden önce Avusturya Marksizm’i [Austromarxismus] savunduğunu iddia eden SPÖ’nün bunu Viyana’da ön ayak olması gerekirdi.
11 Ekim 2020 Pazar günü yapılan Viyana Eyalet Parlamento seçimlerinde, Viyana nüfusunun 16 yaşını doldurmuş, yani seçme hakkı olanların yaklaşık yüzde 30,1’i Avusturya vatandaşı olmadığından dolayı oy kullanamamıştır. Üstelik bunların yarısından fazlası 10 yıldan fazla bir zamandır Viyana’da yaşamaktadır.
Viyana’da 571900 kişi oy kullanamıyor. Bu rakam ülke genelinde daha korkunç.
Avusturya’da 1,2 milyon insanın oy kullanma hakkı yok: Bu demokrasiyle bağdaşıyor mu?
Bu durum oy kullanma hakkı olmayan göçmenlerin, uzun yıllar yaşadıkları ülkede toplum ve politikaya daha az ilgi duymalarına, dolayısıyla birlikte yaşamın siyasi ve kültürel alt yapısının oluşturulmasında söz sahibi olmadıkları hissini uyandırmaktadır.
Avusturya vatandaşlığının alınmasında uygulanan katı kuralların yumuşatılmasından bağımsız olarak, oy kullanma hakkı vatandaşlıktan ayrılabilir.
Dünyanın pek çok ülkesinde örneklerinin de görüldüğü gibi, belirli bir süre ülkede yaşamış ve halihazırda yaşayan vergi mükelleflerinin, genel ve yerel seçimlerde oy hakları olmalıdır.
Yabancı vatandaşların beş yıllık ikamet süresinden sonra oy kullanmalarını sağlayacak olan uygulamayı, 2004 yılında Anayasa Mahkemesi’ne götüren SPÖ ve Yeşiller Partisi’ne mahkeme ret yanıtını vererek, ‘vatandaş hakkının, vatandaşlıkla’ mümkün olabileceğine hükmederek, anayasa değişikliğiyle bu uygulamanın mümkün olacağını belirtmişti.
19. yüzyılda, oy hakkı olmayan işçileri savunan bir hareket misyonunu üstlenen Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), bugün aşırı sağ FPÖ’den korkması nedeniyle, Avustralyalı olmayanlar için daha hızlı vatandaşlığa geçme veya oy haklarının verilmesi konusunda pek direnç göstermemekte.
Anayasa Mahkemesi’nin işaret ettiği, Avusturya Anayasa’sında yapılması gereken değişikliğin mümkün olması için, parlamentoda büyük bir çoğunluğun evet oyu vermesi gerekmektedir.
Özellikle Halk Partisi’nin (ÖVP), olmaz sa olmaz desteği kaçınılmaz olarak kendisini gösteriyor. FPÖ’nün hayır oyu vereceği düşünüldüğünde, geride kalan tüm partilerin evet demesi halinde Anayasa değişikliği mümkün olma ihtimali bulunmakta.
Göçmenlere ‘’Eşit Haklar’’ kapsamında seçme ve seçilme hakkının tanınması konusunda, göçmenlerin siyasi partilere örgütlü bir biçimde baskı ve yaptırım uygulama yöntemleriyle çalışmalar yürütmesi kaçınılmaz bir görev olarak benimsenmelidir.
Avusturya Vatandaşlığının alınmasında uygulanan ‘’keyfi’’ ve yasal zorluklara karşı yürütülmesi gereken sivil iradeli örgütlü tavır, kendisini Avusturya vatandaşı olmadan da eşit haklara sahip olma yolunda da göstermek zorundadır.
Avusturya’nın göçmenlere uyguladığı ve her gecen gün biraz daha zorlaşan oturum izni ve vatandaşlık konularından doğan yabancılaşma, yerli halk ile göçmenler arasındaki uçurumun biraz daha açılmasına neden olmaktadır.
Kendilerinin söz sahibi olmadıklarını düşünen göçmenler, üretimde, toplumsal yaşamda ve siyasi alanda içine dönük getto bir yaşam yolunu seçmektedir. Entegre olmamakla suçlanan göçmenlerin, siyasi ve kültürel alanda önünü kesen katı kanunların yumuşatılması ve göçmenlere hayatın her alanında yerli halkla eşit şartların sunulması, daha güzel, yaşanılabilir bir Avusturya doğuracağı unutulmamalıdır. | © DerVirgül