Asıl Mesele 623 Rakamının Kendisinde Gizli

Muhafazakârlık son yirmi yıldır, Avusturya’nın siyasal ve toplumsal yaşamında önemli ve gerilimli bir tartışma gündemi haline geldi.  Özellikle Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) 1999’da tarihinin en yüksek oy oranını alarak iktidar ortağı oluşundan günümüze kadar uzanan yaklaşık 22 yıllık süreç boyunca Avusturya, ikinci cumhuriyet kazanımlarında büyük geri sıçramalar yaşadı.   Sağ popülizm, FPÖ’nün Jörg Haider’li yıllarında önemli […]

Muhafazakârlık son yirmi yıldır, Avusturya’nın siyasal ve toplumsal yaşamında önemli ve gerilimli bir tartışma gündemi haline geldi. 

Özellikle Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) 1999’da tarihinin en yüksek oy oranını alarak iktidar ortağı oluşundan günümüze kadar uzanan yaklaşık 22 yıllık süreç boyunca Avusturya, ikinci cumhuriyet kazanımlarında büyük geri sıçramalar yaşadı.  

Sağ popülizm, FPÖ’nün Jörg Haider’li yıllarında önemli çıkışlar kaydetmesi, şu an iktidar partisi olan Halk Partisi’nde de (ÖVP), hem siyasal söyleminde hem de pratik-fiili her uygulamasında muhafazakârlığın doğrudan veya dolaylı bir biçimde gün yüzüne çıkmasına neden olmuştur. 

Öyle ki Ekim 2017 erken genel seçim kampanyasında FPÖ, ÖVP’yi kendi seçim söylemlerini, fotokopi makinası benzetmesi yaparak çalmakla suçlamıştır. 

Başbakan Sebastian Kurz’un partisi ÖVP, özü itibariyle muhafazakâr ve merkez sağ bir konumda. 
Ancak ülkeyi devamlı Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ile kurduğu koalisyonla yönettiği ve dolayısıyla, tek rakip olarak gördüğü SPÖ’nün seçmeninden oy devşirmek için muhafazakâr yanını arka plana atarak, daha sosyal konular üzerinden siyaset yapmıştır. 

FPÖ’nün sağ popülist politikalarının oy devşirdiğini fark etmesiyle özüne dönen ÖVP, son 20 yıldır gerçek karakteriyle siyaset arenasında boy göstermekte. 

Bir noktayı belirtmekte yarar görüyorum, ÖVP ve FPÖ arasında sağ popülizm, ulusal muhafazakârlık ve milliyetçilik gibi konularda yapısal farklılıklar bulunmakta. 

İki sağ popülist partinin ülkede güçlenmesi, Sosyal Demokrat Parti’nin güçsüzleşmesi anlamına geldiğinden, özellikle göçmenleri ilgilendiren konularda bu iki parti birbirini destekliyor, sosyal demokratlar ise güçlü oldukları eyaletlerde bu ayrımcı politikalara karşı durmaya çalışıyor. 

İşte tam böyle bir siyasi arenada, ‘’İslam Haritası’’ başlığında ülkedeki 623 İslam’i derneğin bütün bilgileri, adresleri internet üzerinden kamuoyuna açıldı. 

Gecen yıl ÖVP tarafından kurulan ‘’Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi” tarafından yapılan araştırmaların sonucu olarak ortaya çıkan ‘’İslam Haritası’’, Müslüman kurumların hedef gösterildiği konusunda eleştirilere neden oldu. 

Derneklerin, Neo-Nazi veya aşırı sağ grupların hedefine konulduğu konusunda haklı eleştirilerin gelmesini anlamakla beraber, asıl korkulanın bu gruplara hedef olmak olmadığını düşünüyorum. 

Zira, saldıracak olan gruplar yasal olan bu derneklerin adreslerini çok kısa sürede zaten bulabilirler. 

Asıl mesele, 623 rakamının kendisinde gizli!
ÖVP’nin muhafazakârlık ve milliyetçilik gibi konularda yapısal farklılıkları olduğunu söylemiştim- öyle de. 

Çünkü ÖVP, bugün İslam Haritasının yayınlanmasını sağlamış, gecen yıl ise Katolik kiliselerini sırf, Başbakan Kurz’un göç politikalarını eleştirdi diye, gizli bir şekilde bazı ekonomik yaptırımlar üzerinden tahdit etmiştir. 

Avusturya’nın siyasal yapı ve tarihselliği gözetildiğinde muhafazakârlık ÖVP iktidarını önceleyen önemli bir olgudur fakat belirttiğim gibi ÖVP iktidarı ile birlikte kavram ve olgu iççice girmiş, büyük ölçüde belirsizlikler taşımaktadır.

Daha anlaşılır kılmak için, son günlerde yaşanan İsrail bayrağının Viyana’da başbakanlık binasına çekilmesi üzerinden bir örnek, ÖVP siyasetindeki kavram/olgu karışıklığını göstermiştir. 

Filistin/İsrail çatışmaları esnasında İsrail’e destek amaçlı bayrak çeken ve Yahudi karşıtlığına karşı mücadele edeceklerinden dem vuran ÖVP, yıllarca, Avusturya sınırları içerisinde olan Mauthausen-Gusen Nazi toplama kampında her yıl yapılan anmalara, çok az sayıda temsilci göndererek, biçimsel bir katılım sağlamıştır. 

ÖVP tarihi niceliksel ve niteliksel olarak araştırıldığında, satır aralarında dönem dönem Yahudi düşmanlığına rastlamak mümkündür – ve yine, kiliselere baskı yapıldığı gerçeği de bariz olarak görülmektedir. 

Bura da anlatmak istediğim, ÖVP acısından İslam Haritası özel bir durum değil. 

ÖVP’nin siyaseti öteden beri, ekonomik, toplumsal ve siyasal konularda istatistikler ve ani gelişmeler karşısında menfaat neyi gerektiriyorsa onu yapan, duruma göre yelken açan fırsatçı bir anlayışa sahiptir. Yani Konjonktürel bir siyaset izlemektedir. 

İslam Haritası’nın yayınlandığı perşembe gününden beri, ilgili taraflarla bire bir görüşmelerimden çıkarttığım sonuç ise, İslam’i kurumların hedef gösterilmesinden çok başka bir noktada endişe duyulduğunu sezinledim. 

‘’Asıl mesele, 623 rakamının kendisinde gizli’’ demendeki neden de bu. 

Avusturyalıların büyük çoğunluğu Roma-Katolik-Kilisesine mensupturlar.

Avusturya’da her 1400 Katolik/ Hristiyan’a bir kilise düşerken, her 1223 Müslümana bir cami düşmekte. 

Ülkede yaşayan Katolik/ Hristiyan rakamının 4,91 milyon ve Müslümanların ise 700 bin olduğu düşünüldüğünde, ‘’İslam Haritası’nı’’ gören yerli halkın şaşkınlığı ve şaşkınlığın ardından gelecek olan tepki, ÖVP’nin hanesine oy olarak kaydedilecek. 

Yahudileri çok sevdiği görülmediği halde, İsrail bayrağını çekerek hiç oy alamadığı Avusturyalı Yahudilerin gönlünü fethetmek istemesi gibi. 
İşte bütün bunlar ÖVP’nin konjonktürel siyaset anlayışının bir parçasıdır. 

Yayınlama: 31.05.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.