Her şeye rağmen aşk ile yaşamak
Savaş, kriz gibi dönemleri anlatan romanlar, belirli karakterlerin kişisel yaşamında yola çıkarak dönemin gelişmelerine gönderme yaparlar. Kimi zaman bu bir aşk hikayesi, kimi zaman toplumsal ilişkileri irdeleme yöntemiyle yapılır. Peki Korona yıllarını, yıllar sonra kaleme alanlar, umuda dair verecekleri mesaj ne olabilirdi?
Adem Hüyük
Özellikle kıta Avrupa’sında son iki yıldır Noel buruk geçiyor.
Berlin Noel saldırısını saymazsak, uzun yıllar kıta insanları Noel’i sorunsuz kutluyor, sokaklar rengarenk ışıklarla donatılıyordu.
Yirmi yıl sonra bir “dönem” aşk romanı yazacak olsaydım, yıl olarak 2021’i seçerdim sanırım…
Düşünsenize, genç bir erkek karakter oluşturup onu maske takmış bir genç kıza aşık ettiğinizi.
Erkek, genç kızın maskesini çıkarması için peşine dolaşıyor ama bir türlü kızın yüzünü göremiyor – çünkü 2021 tarihinde kamusal alanda maskesiz gezmek yasak.
Peki yeni yıl, Noel gibi özel günler pandeminin gölgesinde nasıl geçiyor?
Her şeye rağmen insanlar bir araya gelmeye çalışıyor.
Korona’nın toplum üzerinde bıraktığı yılgınlık ve kayıpların verdiği acıya rağmen – sokaklar süsleniyor, evlere süslenmek için çam ağaçları alınıyor.
İnsan su gibidir, girdiği kaba göre şekil alır ve bir şekilde hayatını idame etmeye devam eder.
Korona salgını gölgesinde de olsa, insanlar birbirlerine Noel hediyeleri alarak, milat sayılan günlerde geleceğe dair umut besler.
Yirmi yıl sonra bir roman yazacak olsaydım, şu günlerde aşı olmayanlara uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle sokağa çıkamayan bir arkadaşımın, “Olsun bende çıkmam. Gerekirse, kendi evimde bir kafe acarım” sözlerini kesin işlerdim.
Dünya da yaşanan tüm salgınlarda olduğu gibi, yaşamın devam etmesi için insanlar çalışmak ve üretmek zorundadır. Bu üretim en zor koşullarda bile yapılmalıdır ki durum daha da kötü olmasın.
İnsanların hayatlarına değerek roman yazanlar, dönemin en önemli olgusunu alt metin olarak işler ve aşkın her şarta ve koşulda yaşanabileceğini öne çıkarır.
Bu nedenle yirmi yıl sonra bir roman yazacak olsaydım, aşkı öne çıkarmak isterdim. Çünkü Korona günlerinde aşk, Koranaya karşı direnmenin en büyük aracı olacağı kanısındayım.
Sokağa çıkmanın yasaklandığı her dönemde, bu yasağı delen sadece aşıklardır.
Savaş, sıkı yönetim ve salgın gibi durumlarda sokağa çıkma cesaretini sadece bir aşkı olan göze alabilir ve onun için kendisini tehlikeye atabilir.
Burada aşktan kastım, sadece karşı cinse âşık olmak değil tatbikî…
Doktorların sadece mesleklerinden dolayımı riske girerek uykusuz gecelerde bulaşıcı hastalık taşıyan hastalara baktığını sanıyorsunuz. Çoğu doktor bunu gerçekten mesleğine ve dolayısıyla insanlığa olan aşkıyla yapmaktadır.
Ve aşk direnmeyi öğretir bize…
Aşk, başkaları için-de söyleyecek bir şeylerimizin olacağını gösterir. Aşk genişletilmiş bencillikten çıkarak, toplumsal bir dayanışma haline gelir – afet dönemlerinde…
Emekli olan sağlık görevlilerinin tekrardan vazife başına gelmesini sağlayandır aşk.
Aşk insanlığa olan bir tutkudur.
İşte bu yüzden bir roman yazacak olsaydım, 2021 yılında aşkı işlerdim…
Kimseye ve hiçbir şeye değmenden, direk topluma değerek aşkı yaşayanlara selam olsun… diye bitirirdim romanı… | © DerVirgül