Merhaba Kendim!

Değerli okuyucularım, duygularımı, size özlemle yüklüyorum ve yazmaya başlıyorum.  Neler mi yaptım yokluğunuzda sizi özledim, kendimi özledim.  Benim için günlerden bendim bu ayrılıkta. Kendimle vakit geçirmek iyi olacak diye düşündüm. Ama düşünmek yetmiyor icraat şart. Bizler günlük hayatta her şeyle ilgilenirken, bir şeylerin peşinde koşup huzur ve mutluluğu ararken asıl kendimizi ihmal ettiğimizi düşünmekteyim. Koşturuyoruz […]

Değerli okuyucularım, duygularımı, size özlemle yüklüyorum ve yazmaya başlıyorum. 

Neler mi yaptım yokluğunuzda sizi özledim, kendimi özledim. 

Benim için günlerden bendim bu ayrılıkta. Kendimle vakit geçirmek iyi olacak diye düşündüm. Ama düşünmek yetmiyor icraat şart.

Bizler günlük hayatta her şeyle ilgilenirken, bir şeylerin peşinde koşup huzur ve mutluluğu ararken asıl kendimizi ihmal ettiğimizi düşünmekteyim.

Koşturuyoruz evet ama neden koşturduğumuzun bazen farkında bile olmuyoruz. Hep arayış içindeyiz. Sürekli bir tatminsizlik, sürekli bir şikâyet. Bir an hayata dur demek gerekmiyor mu sizce de…

Bazı cümlelerimin ardına üç nokta takılmış, takılmış ki siz de bu noktalarda derin bir nefes alıp cümlelerimi duyumsayın.

Siz hiç kimsenin olmadığı bir ortamda bir koltukta oturup kendinizle baş başa kaldınız mı yakın bir zamanda …? (Dur, duyumsa içinden cevap ver lütfen.) Her şeyden izole olmuş bir vaziyette …TV yok, telefon yok, hiçbir suni ses yok ve siz, sizin sessizliğine gömüldünüz mu hiç …?

Yaşamak istediğiniz hayatı, yaşadığınız hayatla hiç örtüştürmeye çalıştınız mı…? 

Tam oturuyor mu her ikisi de kafanızda? Bir yerde okumuştum insanın üç hayatı vardır yaşadığı, yaşamak istediği ve yaşamayı hak ettiğini düşündüğü… 

Bu söylediklerimden ikisi örtüşüyorsa sorun yok ama üçü de birbirinden tamamen uzak hayatlarsa işte o zaman bir sıkıntı var demektir… Bakın üç nokta koydum. Düşünün atlamayın lütfen. Düşünün. Sessizlik…

Bu şartlar altında örtüşmeyen bu üçleme içerisinde ne kadar koştursak ve ne kadar arayış içinde olsak da mutluluğu, gerçek mutluluğu yakalamak için nafile uğraş. Elde ettiklerimizin suni, kandırmaca ve geçici içe oturmayan şeyler olacağını fark etmemiz gerek.

Bu nedenle diyorum ki en zor işle başlayalım. Kendimize biraz fırsat verip kendimizi iyice dinleyelim. 

Kendimize bir kahve yapalım ve dertleşelim. Dertleşmek dediysem dinlemek manasında. Biz özeliz çünkü dünyada sadece bizden bir tane mevcut. 

Zor iş dedim gerçekten de günümüz şartlarında izole bir ortamda bulunma sabrımız kısacık. Beynimiz bizden kaçış için en kalitelisinden bir koşu ayakkabısı takmış ayaklarına.

Her bir dakikada ooopppzzz kendimizden koşmaya hazır. Dur, duuuur! Gitme kendimin beyni. Bu içsel yolculuğumuzda derim ki İstek ve ihtiyaçlarımızı birbirinden ayırt edip kolumuza takalım ve yolculuğa başlayalım.

Evet ben bugün kendi kendime bir kahve ısmarladım ve onu sakince dinledim. Hoş geldin kendim. Bir an tanıyamadım seni.

Ne kadar da değişmiş buldum. Bu sen misin? Kahvem…Bir… iki…üç yudum …”Ters çevir falına bak Esra.””Tamam.

“Tesadüf mü bu o da ne bir Anka kuşu. Yılma, yok olma, küllerinden yeniden doğ. Ve dönüş…! 

Eskisini mumla arattırma! Çünkü yok o eski! Daha da güçlen! Bütün zincirlerinden kurtulup kendi küllerinden kendinden doğ ve yarattığın gökyüzünde uç! Hayat güzel ama istediğin şekildeyse. 

Anlamlar yükle hayata ve ne kadar güzelleşeceğini gör.

Ne dersiniz? Hadi açalım çalan zille kapımızı ve kendimizi dinleyelim. 

Bekletmeyelim daha fazla. Gelenin azığında neler varmış neler bir görelim. 

Unutma gözlerini kapatmak kendine ceza olur.

Bak bak kendimi dinlediğim bugünümde şunu belirtmek istedim şimdi. Sizleri inanılmaz çok seviyormuşum/seviyorum da. 

Mişli geçmiş zamandan geniş zamana yayılan bir durum söz konusu.

Sağlıcakla kalın efendim, bol kendiniz-li günler dilerim.

Yayınlama: 09.07.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.