Katar’daki Dünya Kupası’na yönelik eleştiriler ırkçılık mı?

Ortadoğu’da halk, Katar’a yönelik Avrupa’dan gelen eleştirilerin iki yüzlülük olduğunu söylüyor. Gözlemciler, Katar’ın, Dünya Kupası için eski ev sahibi ülkelere göre daha fazla eleştiriye maruz kaldığında hemfikir.

Katar’daki Dünya Kupası’na yönelik eleştiriler ırkçılık mı?

Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Katar’a yönelik eleştiriler her geçen gün biraz daha artıyor. Bu büyüklükte bir etkinliğe ilk kez ev sahipliği yapan enerji zengini küçük Körfez ülkesi, göçmen işçilere, LGBTİ topluluğu ve kadınlara yönelik tutumundan ötürü kınanıyor. Ayrıca turnuva ev sahipliğine nasıl hak kazandığına dair de şüpheler var.

Fakat aynı zamanda bir başka koronun da sesi giderek yükseliyor. Arapça konuşan ülkelerin hem içinden hem dışından yorumcular, Katar’a yönelik ağır eleştirilerin arkasında politik meselelerden çok ırkçılık, Oryantalizm ve hatta İslamofobi olduğunu savunuyor.

Irkçılığı protesto etmek, Avrupa’nın iki yüzlülüğü

Suriyeli romancı Wafa Alloush, TRT’nin Arapça haber sitesindeki yazısında, “Biz Araplar, turnuva Arap olmayan bir ülke tarafından düzenlenseydi benzer bir patırtının olmayacağını düşünüyoruz” diye yazdı.

İngiltere merkezli Middle East Eye internet sitesinde yazan Katarlı profesör Halid el-Hroub, “Katar hakkında eleştirilmeyi ve mercek altına alınmayı hak eden birçok şey var. Ancak bir ülkeyi yanlış yapılan belirli konularda eleştirmekle, küçümseyici kültürel ifadeler ve ırkçı klişeler kullanmak arasında büyük bir fark bulunuyor” dedi.

Arapça medyadaki diğer köşe yazarları da son Dünya Kupası’nın ev sahibi Rusya’ya neden çok daha az eleştiri yöneltildiğini sorguladı. Ayrıca, Ortadoğu ve Afrika’da sömürge geçmişleriyle doğru dürüst yüzleşmedikleri ve bugün göçle başa çıkma yöntemleri düşünüldüğünde Avrupa’nın Katar’a yönelik eleştirilerinin iki yüzlülük olduğunu söylüyorlar.

Benzer tutum sosyal medyada da söz konusu. Kullanıcılar, “Eğer Almanya insan hakları yerine futbola odaklanmış olsaydı Japonya karşısında kaybetmezdi” diyerek alay ettiler.

DW’ye konuşan Mısırlı medya uzmanı Yaser Abdül Aziz, “Katar eleştirilerden münezzeh değil” dedi. “Fakat şu ana kadar Dünya Kupası ev sahipliği, bazı Batılı medya organlarında gördüğümüz olumsuzluk düzeyini haketmiyor gibi görünüyor” diye de ekledi.

Abdül Aziz, Batı ve Ortadoğu kültürleri arasındaki farka odaklanan bazı eleştirilerde güçlü bir önyargı fark ettiğini belirtti.

Peki bu ırkçılık mı?

Irkçılığın sözlük tanımı, “farklı ırkların farklı özelliklere, yeteneklere veya niteliklere sahip olduğuna inanmak” şeklinde. Oryantalizm ise Arap halkı ve kültürleri ile Avrupalılar arasındaki farklılıklara ilişkin çarpık görüşü tanımlamak için kullanılırken, bu kelime Batı’nın Ortadoğu’ya karşı üstün olduğu düşüncesini de içeriyor. Ve evet, Katar’daki spor karşılaşmalarına ilişkin bazı medya yayınları bu tanım kapsamına girebiliyor.

Bir Fransız dergisi Katar futbol takımını terörist kılığında gösteren bir karikatür yayınlarken, İngiliz The Times gazetesi Katarlıların Batılı tarzda giyinmiş kadın görmeye alışık olmadığını öne sürdü. Bir başka Fransız muhabir Katar’daki cami sayısının çokluğu karşısında şaşırdığını söyledi. Doha yerel basını ise, “Ziyaretçiler, kadınların başlarını örtmeleri zorunlu mu diye soruyor” dedi. Tüm bunlar ülke ve bölge hakkında bilgi eksikliği olduğunu gösteriyor.

Bu konu etrafındaki tartışmalara, benzer şekilde ciddi başka suçlamalarla karşılık verilmeye başlandı. Ancak insan hakları aktivistlerinin dikkat çektiği üzere, aynı anda Avrupa uluslarının kolonicilik ve göç konusundaki iki yüzlülüğü ile Katar’ın insan hakları problemleri aynı anda tartışılabilir.

Katar eleştirilerine yönelik tepkiler arttıkça, “ya hep ya hiç” argümanının kasıtlı olarak desteklendiğine dair bazı şüpheler de var.

Danimarka Spor Çalışmaları Enstitüsü’nden Jens Sejer Andersen, “Katarlılar kendilerini (bu tür tartışmalara) en başından beri hazırlıyorlardı” dedi. Andersen, 1997 yılında kurulan ve her türlü sporda etik standartları yükseltmeye çalışan “Play the Game” inisiyatifinin uluslararası direktörü.

Örnek olarak Andersen, İsviçre’nin kamu yayıncısı “Swiss info” tarafından bu ayın başlarında yayınlanan bir soruşturmaya işaret etti. Soruşturma, Katar tarafından FIFA yetkililerine karşı yürütülen ve “Acımasız Proje” olarak bilinen bir yıllık casusluk faaliyetine odaklanıyor.

Andersen, “Eleştirilerin ırkçı veya Oryantalist bakış açısına sahip olabileceğini inkar edemem. Fakat az çok Katar parasına bağımlı kişiler eleştiriler haklı bile olsa, bu argümanı (Batı’nın iki yüzlülüğü) artan sıklıkta kullanıyor” dedi.

İhtilaf siyah beyaz değil

DW’ye konuşan uzmanlar, ihtilafın kaynağı ne olursa olsun bunun, Katar veya sporla ilgili olumlu ya da olumsuz tartışılmayı hakeden konuların haberleştirilmesini etkilediği görüşünde.

ABD’deki Richmond Üniversitesi’nden hukuk profesörü Andy Spalding’a göre Katar’ın eleştirilmesi anlaşılabilir. Fakat halihazırda Katar’da bulunan Spalding’e göre “burada bundan fazlası var.”

DW’ye verdiği demeçte Spalding, bu tartışmada pek çok nüansın eksik olduğunu söyledi, ancak öfkeye neden olanın sadece ırkçılık ya da Oryantalizm olmadığını da ekledi.

Başka şeyler de rol oynuyor. Spalding, “Çin, Rusya ve Güney Afrika gibi bir dizi ülkenin ev sahipliği sonrası, mega spor etkinlikleri eğer Batılı ülkelerde değilse yolsuzluk ve insan hakları sorunlarıyla ilişkili görmeye başladık” dedi.

Ancak Spalding, Katar’ın Çin veya Rusya gibi eski ev sahibi ülkelere göre oldukça farklı davrandığını kaydetti. “İnsan hakları sorunlarına yanıt olarak, örneğin Çin, Batı’ya orta parmağını gösterdi ve ‘Bizi değiştiremezsiniz’ dedi” şeklinde konuşan Spalding’e göre Katar, çalışma yasalarını değiştirdiğini ve Uluslararası Çalışma Örgütü gibi kuruluşlarla ilişkilerini geliştirdi. Spalding, “Batı medyası bu cephedeki başarıları kabul etmek istemiyor gibi” dedi.

Mega spor etkinliklerini daha iyi yapmak

Kaydedilen ilerlemenin farkına varmanın önemine dikkat çeken Spalding, “Sporu insan haklarına daha uygun hale getirmek istiyorsak bundan ders çıkarmalıyız. Aksi takdirde gelecek yıllarda ABD gibi ülkelerde kullanmak isteyeceğimiz bir araçtan kendimizi mahrum etmiş oluruz” dedi. ABD, Kanada ve Meksika 2026 yılında yapılacak Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak.

Öte yandan Play The Game’den Andersen, Katar’ın büyük spor etkinliklerine ev sahipliği yapan diğer birçok ülkeden daha fazla eleştiriye maruz kaldığını kabul etse de Doha yönetiminin kaydettiği ilerlemenin gözardı edildiği fikrine katılmıyor. Reformları memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Andersen, “Katar’ın Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma hakkı olmadığını söylemiyoruz. Biz sadece Katar ve kesinlikle FIFA’nın daha fazlasını yapması gerektiğini söylüyoruz” dedi.

Aslında Andersen, Katar’ın normalden daha fazla baskı altında kalmasında FIFA’nın büyük rolü olduğuna inanıyor:

“FIFA’nın daha şeffaf, demokratik ve adil olduğuna dair bir inancımız olsaydı o zaman bu Katar’daki turnuvaya da bakışımızı etkilerdi. Onun yerine FIFA’daki yolsuzluk Katar’a yansıyor, halbuki onların bundan bir çıkarı olmasa bile.”

Andersen, en önemli şeyin, olimpiyatlar dahil büyük organizasyonların değerleri hakkında spor severlerin gerçekçi tartışmalar yapmaları olduğunu kaydetti ve “Katar ve FIFA en azından sporun değeri hakkında bu kadar önemli bir küresel tartışma yarattıkları için övgüyü alabilirler” diye konuştu.

| © DW

Yayınlama: 28.11.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.