Berlin, Viyana Gibi Olmak İstiyor
Berlin halkı artan konut ve kira fiyatlarına karşı ‘kamulaştırma referandumuna’ gidiyor. Viyana’da 232 binin üzerinde daire, Viyana Belediyesine ait.
Almanya’da genel seçimlerin yapılacağı 26 Eylül tarihinde Berlin halkı iki önemli seçim için daha sandık başına gidecek. Berlin eyalet seçimlerinin yanı sıra yüksek konut ve kira fiyatları sorununa çözüm sunmak amacıyla başkentteki konutların kamulaştırılması önerisi bir referandumda oylanacak.
DW Türkçe’nin haberine göre, Referandumdan “evet” kararı çıkmasının Avrupa çapında yaşanan “kentsel dönüşüm ve nezihleştirme” sorunu karşısındaki en radikal çözüm olacağı belirtiliyor.
Bir dönem Avrupa kıtasının en uygun konut fiyatlarına sahip olan Berlin son dönemde artan fiyatlar konusunda kentsel sorunların simgesi haline dönüştü.
Kent son yıllarda düzenli olarak dünyanın ev fiyatı en hızlı artan kenti durumunda. Her ne kadar fiyatlar Londra ya da Paris gibi diğer Avrupa başkentlerinden daha düşük olsa da 2009 ile 2019 yılları arasında fiyatların ikiye katlanması kent sakinlerinde endişe yaratıyor.
Her ne kadar kentin “modern” unvanı ve son dönemde canlanan teknoloji sektörüyle parlasa da kentteki gelir düzeyi genel olarak düşük. Ülke ortalamasında kişi başına düşen gelir açısından kıyaslandığında 16 eyaletten 11inci sırada yer alıyor.
Referandumda ne oylanacak?
Daha önceden çoğunluğu kamuya ait olan konut piyasası son dönemdeki neo-liberal politikalarla özel mülk haline geldi. 1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra kentte 200 binden fazla konut yatırım fonlarına ya da özel sermaye şirketlerine satıldı.
Almanya’nın dev emlak şirketi “Deutsche Wohnen” kenteki 110 binden fazla konutun sahibi durumunda. Bu nedenle kampanya da “Deutsche Wohnen’ı Kamulaştır” adını taşıyor.
Berlin sakinlerinin yüzde 80-85’inin kiracı olması bu durumun en çok kiracıları etkilemesine neden oluyor.
Artan kiralara karşı bir araya gelen Berlinli kiracılar, referandum içinde gerekli olan 172 bin imzayı neredeyse ikiye katlayarak 26 Eylül’de konunun sandığa götürülmesinin önünü açtı.
Referandum kapsamında 240 binden fazla konutun zorla kamulaştırılması talep ediliyor. Bu kapsamda başta Deutsche Wohnen olmak üzere portföyünde 3 binden fazla konut bulunan emlak şirketleri kamulaştırmanın hedefi olabilecek.
Her ne kadar referandum sonuçları bağlayıcı olmasa da, yerel yönetim ve emlak sektörü üzerinde baskı oluşturması hedefleniyor.
Kentin sosyal dokusu bozulabilir
Referandum kampanyasında kamulaştırmayı savunanlar tek sorunun artan konut fiyatlarının düşük gelirleri zorlaması olmadığına dikkat çekiyor. euronews’a konuşan Kalle Kunkel bu durumun şehrin sosyal dokusunu da tehdit ettiğine dikkat çekiyor.
“Berlin diğer kentlerden farklı olarak ekonomik olarak bölünmüş bir kent değil. Bu nedenle farklı sosyal kesimlerden insanlar bir arada kent kimliğinin bir parçası olarak yaşıyor ve kent bu nedenle çok özel” sözleriyle görüşünü dile getiriyor.
Kunkel ayrıca yeni bina inşasının kentin gelişim hızına yetişemediğine ve bunun konut sayısında sıkıntıya yol açtığını belirtiyor. Bu durumun ev sahiplerinin ya da emlak şirketlerinin elini güçlendirdiğinin altını çizen Kunkel ev sahiplerinin seçiciliğinden yakınıyor.
Bu açıdan özellikle Türk adı taşıyan kişilerin tercih edilmediğine dair haberle hem Tük hem de Alman basınında yankı bulmuştu.
Konut sorunuyla ilgili olarak radikal çözümleri hayata geçiren Berlin yönetimi beş yıl süreyle kiraların dondurulması kararı almış, ancak Almanya Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz yıl eyalet yetkilileri tarafından getirilen kira üst sınırının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti.