Mahallede şenlik var!

Sanatçıların sesiyle çınlayan top sahasında onlarca sıra halayda el ele yüzlerce insan buluşuyor. Maskeler yüzlere yayılan gülümsemeleri örtse de, gözlerde parlayan ışıktan mutluluğu görmek mümkün.

Mahallede şenlik var!

Sevda KARACA | Evrensel

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, son 1 yıldır Kız Kardeşimle El Ele adında bir çalışmayla mahallelerinde her yaştan kadını, içlerinde ah kalanların düğümlerini çözmek üzere yan yana getiriyordu. Eli belki de en son ilkokuldayken boya tutmuş olanları dernek bahçesinde tuvallerle buluşturdu. Şarkı söyleme isteğini işyerinde bant başında sessizce mırıldanarak, evde mutfak tezgahında biraz daha yüksek sesle türkü söyleyerek dindirmeye çalışanları ritim atölyesiyle mikrofon başına geçirdi. 12 yaştan 19 yaşa kız çocukları ve genç kadınları içlerinde ahlarla büyümesinler, haklarını genç yaşta öğrensinler, kendilerini yalnızca ailelerine değil, tüm dünyaya özgürce ve öz güvenle ifade edebilsinler diye atölyelerde buluşturdu. Grup grup yan yana geldi kadınlar, aynı konuları, her birinin ayrı ayrı deneyimleriyle zenginleştirerek, kimi zaman bu kadar farklı olup da bunca benzerliğe nasıl da sahip olabildiklerine şaşırarak ele aldılar. Kadınların kent hakkından, çalışma yaşamındaki haklarına, bedenleriyle kurdukları ilişkiden, şiddetin farklı biçimlerinin adını koyup bunlarla mücadele etmeye, eşitliğin ne demek olduğundan, nasıl hayata geçirilebileceğine dair somut önerilere kadar çok boyutlu bir tartışmanın kapılarını açtılar. Bu çalışmada yüzlerce kadın yan yana geldi 1 sene boyunca. Ve nihayetinde, bu buluşmaların yarattığı coşku Kız Kardeşimle El Ele Şenliği ile tüm mahalleye yansıdı.

Pazar günü saat 17.00 sıralarında mahallenin top sahasına vardığımızda sahne çoktan kurulmuş, kenarda kurulan masalarda, çay ve yemek standı başında sohbetler koyulaşmış, çocuklar için hazırlanan etkinlik alanından şen kahkahalar yükselmeye başlamıştı bile. Dernek üyesi iki genç kadının profesyonelleri aratmayan sunumlarıyla sahne, kâh genç kadınların draması ile kâh dernek çatısı altında birlikte çalışma fırsatı bulan gençlerin şarkıları ile kâh şenliğe destek verenlerin selamlaması ile doluyordu. Dernekte ritim atölyesinde yan yana gelen kadınların erbaneleriyle sahne aldığı dakikalarda büyük top sahasının çevresinde tur atan mahallelilerin de sahneye yaklaşmaya başladığını gördük. “Doyuran biz, giydiren biz, aç kalan, çıplak kalan biz… Bu kaderi biz yazmadık, bozacak olan biziz…” diyerek başladı erbane korosu. Böyle uzun soluklu bir çalışmanın maksadını ve nihayetinde bu şenlikle derneğin sadece mahalleye değil, dünyaya vermek istediği mesajı dillendiriyorlardı sanki ilk şarkı olarak seçtikleri bu şarkıyla. Sonrası kıvrım kıvrım halaylar… Aylardır, pandeminin de etkisiyle evden işe, işten eve sürüklenen hayatların ekonomik zorluklar, işten atılma kaygısı, çocukların derdi, memleketin haliyle iyice tepetaklak olan halini ayakları üzerine dikmek ister gibi vuruldu ayaklar yere. Sadece kadınların değil, mahallenin genci, yaşlısı herkesin dahil olduğu bu şenlik, şenlik neşesine uzak kalmış hayatlara bir tat getirmiş gibiydi.

Ara ara tanıdığım tanımadığım mahalleliyle sohbet ettim. Tanıdıklar çoğunlukla dernekte aktif faaliyet yürüten kadınlardı. Heyecanları gözlerinden okunuyor, sürekli bir yerlere koşarken bir nefes molası niyetine sorularımı yanıtlıyorlar. Bazısı ben sormaya kalkmadan alıyordu sözü, “Nasıl buldun şenliğimizi?” Gözlemlerimi anlatınca, güller açıyor göz bebeklerinde. Biraz da gururlular. Mahallede böyle bir şenliği kadın derneği olarak, hiç sorunsuz yapabilmiş olmanın gururu değil sadece bu, böyle bir şenliği çok kadın, çok çok kadın yapmış olmanın, herkesin işlerin bir ucundan tutmasının verdiği çokluğun gururu aynı zamanda. Mahalleli kadınlardan biriyle çay sırasında sohbet ediyoruz, “Vallahi bu derneğin kadınları bir şey yapacağız dediklerinde yaparlar. Biraz ne var ne yok diye kenardan bakayım diye geldim, baksana üstümde düzgün bir kıyafet bile yok, öyle üstümle başımla geldim, ama eve geri dönemedim” diyor. Bir diğeri iki kızıyla gelmiş. Kızlar küçük. “Yani bana güven veriyor mahallede böyle komşularımın, böyle bir derneğin olması, kızlarım için güvence gibi görüyorum onları” diyor. Dernek çalışmalarından haberdarmış ama daha önce yapılan bir 8 Mart şenliğinden başka bir etkinliğe katılmamış, “Çocuklar küçüktü, şimdi biraz büyüdüler, belki giderim ben de” diyor. Genç bir erkek grubu sahanın biraz dışında kümelenmiş, şenlik alanını inceliyorlar. “Nasılsınız, memnun musunuz şenlikten?” sorusuna, “Mahalleye bir hava geldi abla” diye cevap veriyorlar. Bu beş gençten üçü işsiz, işsizlikten laflıyoruz, bir ara “Mahallenin ortalaması biziz” deyip gülüyor biri, beş gençten üçünün işsiz olduğu işçi mahallesi! “Sizden genç, sizinle yaşıt genç kadınlar sahnede pek çok şey anlattılar nasıl bir hayat istediklerine dair, dinlediniz mi onları?” diye soruyorum. “Pek dinlemedik, uzağız ya sahneye” diyor biri, diğeri “Ne diyecekler abla, bize öküz olmayın diyorlardır herhalde, kadın şenliğinde erkeklere ne denir” diyor, kahkahayı basıyor hepsi. Derneğin mahalleye bir çekidüzen verdiğini söylüyor en büyükleri, “Koca koca dernekler belediyeler şeyler yapmadı böyle şenliği, kadınlar yaptı ama helal olsun onlara, bize de iyi oldu, mahalleye de iyi geldi bence” diyor. 

Dernek Başkanı Adile Doğan çıkıyor sahneye, şenliğe katılanları selamlamaya. Heyecanı ellerinde titriyor, ama cümlelerinde asla. Dopdolu bir sesle konuşuyor, derneği 8 yıl önce, yine bu top sahasında mahalleli kadınlar olarak yaptıkları bir forumda kurmaya karar verdiklerini, o günden bugüne binlerce kadının şiddet, yoksulluk, işsizlik, barınaksızlık dertleriyle kapılarını çaldığını, kadınlara açılan dernek kapısının her bir kadınla binlerce kapı daha açtığını, çünkü bir araya geldikleri her kadının başka kadınların derdine çözüm olmak için kapı gibi bir dirayetle yan yana durmaya nasıl da çabaladığını anlatıyor sadecik cümlelerle. “Son bir sözüm daha var” diyor, “Ekmek ve Gül’e biz kadınların sesi olduğu için, sesimizi başka kadınlara taşıdığı için teşekkür ediyoruz…” Gözümün önünden Ekmek ve Gül’de paylaştıkları onlarca kadın hikayesi, onlarca mektup satırı, onlarca deneyim aktarımı geçiyor, bunlarsız Ekmek ve Gül olmazdı diye düşünüyorum, sırtı sevdiğince, güvendiğince sıvazlanmış, omzuna kız kardeş başı yaslanmış gibi bir esenlikle doluyor içim. 

Akşam iyiden iyiye çöktüğünde sahne alan sanatçıların sesiyle çınlayan top sahasında onlarca sıra halayda el ele yüzlerce insan buluşuyor… Maskeler yüzlere yayılan gülümsemeleri örtse de, gözlerde parlayan ışıktan mutluluğu görmek mümkün.

Ertesi gün öğreniyorum ki, şenlik sonrası onlarca kadın derneğe başvurmuş, “Biz de üye olmak istiyoruz” diye. Maksat fazlasıyla hasıl olmuş.

Elinize sağlık Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği. Şenlik gibi bir hayat yaşayacaksa eğer kadınlar, sırrı sizin gibi kadınların dirayetinde gizli.

Yayınlama: 17.09.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.