Almanya’da Türk okulları açılabilir mi?

Türkiye’nin Almanya’da resmi Türk okulları açma girişimi, Alman kamuoyunda yoğun bir biçimde tartışılıyor.

Almanya’da Türk okulları açılabilir mi?

Türkiye’de Almanya’ya bağlı olarak eğitim veren üç Alman okulu var. Ankara’nın da amacı Almanya’da okullar açmak ve bununla ilgili olarak yaklaşık altı aydır görüşmeler yapılıyor. Konu Alman kamuoyunun da en tartışmalı gündem maddelerinden biri durumunda.

Almanya’nın başka bir ülke ile eğitim ve okul hakkında anlaşma imzalamak için görüşmelerde bulunması aslında olağanüstü bir durum değil. Dünya çapında, Almanya dışında 140 Alman okulu halihazırda faaliyet gösteriyor. Öğrenciler bu okullarda Alman, uluslararası ve bulundukları ülkenin diplomalarını elde etme şansına sahip.

Buna karşı başka devletler de Almanya’da okullar açıp, aynı şekilde eğitim faaliyetinde bulunabiliyor. Bu bağlamda Almanya’nın yirmiden fazla ülke ile karşılıklı olarak imzaladığı anlaşma mevcut. Söz konusu okullar özellikle ailesi sık sık yer değiştirmek zorunda olan diplomat çocuklarının düzenli bir eğitim alabilmesi açısından önemli.

İzmir’deki sıkıntı

Deutsche Welle’den Sabine Kinkartz’ın haberine göreAnkara, İstanbul ve İzmir şehirlerinde birer tane olmak üzere, Türkiye’de de üç tane Alman okulu var. Ancak İzmir’deki okul, 2018 yılında Türk makamlarınca hukuki bir dayanağı olmadığı gerekçesiyle geçici bir süre kapatıldı. Almanya hükümeti yaşanan hukuki sorunun ortadan kaldırılması için geçen yılın yaz aylarından bu yana Ankara ile temas halinde.

Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Rainer Breul, “Mütekabiliyet esasına göre bir çerçeve anlaşması” imzalamak için müzakerelerin devam ettiğini duyurdu. Breul açıklamasında, “Konuya olan büyük ilgimizin arkasında, Türkiye’deki Alman okullarının faaliyetleri için hukuki temelin sağlanması yatıyor” ifadelerini de kullandı.

Ancak söz konusu anlaşma Türkiye’ye de, Almanya’da resmi Türk okulları açma hakkı sağlayacak. Bununla ilgili somut planlar da yapılmaya başlandı. Hatta okulların açılacağı olası merkezler arasında Türkiye kökenli nüfusun yoğun olduğu Berlin, Köln ve Frankfurt kentlerinin isimleri ön plana çıkıyor.

Belirleyici olan eyaletlerin kararı

Almanya ile Türkiye arasında ilgili bir anlaşmanın taslağı şu an, incelemeleri için federal eyaletlerin ilgili makamlarına sunulmuş durumda. Bu eyaletlerin eğitim bakanları, Almanya Kültür Bakanları Konferansı’nda bir araya gelerek ortak kararlar alabiliyor. Ancak her eyalet kendi eğitim yasasına sahip.

Şu bir gerçek ki, Almanya’da okul açan diğer ülkeler gibi Türkiye de devlet olarak doğrudan okul açıp işletmesini üstlenemez.

Bunu özel statüdeki derneklerin yapması gerekiyor.

Almanya’da halihazırda bu alanda faaliyet gösteren bir Türk-Alman derneği var: TÜDESB. Yaklaşık 25 yıldır var olan derneğin, tartışmalı Gülen cemaatine yakın olduğu iddia ediliyor. TÜDESB Berlin’de okul değil ama çocuk yuvaları işleten bir organizasyon.

Farklı yerleden gelen eleştiriler

Almanya’da faaliyet gösteren özel okulların eğitim metotlarını ve personelini kendilerinin belirleme hakkı var. Ancak müfredat konusunda, kamu okulları ile aynı çizgide olmaları yasal bir zorunluluk. Türkiye ile yürütülen görüşmelere katıldığı bir televizyon programında değinen Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Almanya’da açılacak olası Türk okulları ile ilgili olarak, “Bunlar asla bizim değerlerimizle bağdaşmayan şeylerin öğretildiği yerler olmayacak” dedi.

Maas’ın sözcüsü Breul de, Türkiye’ye herhangi bir ayrıcalık tanınmasının söz konusu olmadığını vurguladı.  

Birçok Alman siyasetçinin ise tam da bu konuyla ilgili endişeleri var. Sol Parti milletvekili ve Türk-Alman Parlamenterler Grubu Başkanı Sevim Dağdelen’e göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya’daki toplumu kutuplaştırıp bölüyor. “Onun okulları Almanya’daki uyum ve demokrasi açısından zehirdir” ifadesini kullanan Dağdelen, Alman hükümetinin, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamda neden Ankara ile bu görüşmeleri yaptığını anlayamadığını belirtti.

Sevim Dağdelen buna ek olarak, “Türk diktatör ülkesindeki eleştirel entelektüel kesimi ya cezaevine tıkıp ya da sürgüne gitmeye zorlarken, Alman hükümetinin Erdoğan ile kendi özel okullarını Almanya’da açabilmesi için müzakerelerde bulunması bir felakettir” dedi.

Almanya’nın Türkiye ile yürüttüğü görüşmelere bir eleştiri de sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinden geldi.

AfD’nin Federal Meclis Grup Başkanı Alice Weidel, “Türk Diyanet İşleri’nin bir şubesi olan DİTİB ile yaşanan deneyimler, kağıt üzerinde Alman yasa ve yönetmeliklerine bağlı olunması gerektiği yönündeki maddelerin gerçek hayatta pek ciddiye alınmadığını gösteriyor” ifadesini kullandı.

Weidel, özel okullarla ilgili yasalarda yer alan “eşdeğer müfredat” kavramının, “Türk devlet ve din propagandası için açık kapı bıraktığını” savundu.  

İzole olmaya müsaade edilmemeli

Almanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan Hrıstiyan Birlik Partileri‘nin (CDU/CSU) Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı Thorsten Frei da, “Okulların her halükarda, Türk devletinin ideolojik ve siyasi etki alanının dışında tutulması” gerektiğini kaydederek, başarılı bir uyum süreci için okulların çok önemli olduğunu belirtti.

Frei ayrıca, “Bu sebepten dolayı çocukların ve gençlerin eğitiminde, onların bizim açık ve özgürlükçü toplumumuzun dışında kalmamalarına hassasiyetle dikkat etmeliyiz” dedi.

Deutsche Welle’ye konuşan Dortmund Teknik Üniversitesi’ne bağlı Okul Gelişimi Araştırmaları Enstitüsü’nden Nele McElvany’e göre ise, kamuoyunun konuya gösterdiği büyük hassasiyet nedeniyle, okullar üzerindeki olası Türk devleti etkisi riskinin düşük olacağını ifade etti. 

Belki de bir zenginlik

Alman eğitim sistemi talimatnameleri ve yönetmeliklerinin çok net olduğunu belirten McElvany, “Almanya’da bulunan camilerde verilen İslam dersi gibi örneklerden farklı olarak, Alman okullarında ideolojik propagandaya karşı elde pek çok imkan var” dedi. Nele McElvany, Almanya okul sisteminin bu tarz düzensiz etkilerden  “ışık yılı mesafesinde uzak olduğunu” belirtti.

Bilim insanı McElvany’e göre Almanya’da Türk okullarının açılması, Alman okul dünyası için bir zenginlik dahi olabilir.

“Bu okullar belki de o kadar iyi olacaklar ki Türkiye ile kültürel ya da ekonomik bağları olan Alman aileler bile çocuklarını bu eğitim merkezlerine gönderebilecek” ifadesini kullanan McElvany, bu ailelerin Türk okullarını bir seçenek olarak düşünebileceğini ve bu sayede kültürel alışverişi güçlendirebileceklerini vurguladı.

Yayınlama: 13.01.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.