Ankara-Berlin ilişkisinde beyaz sayfa
Alman Dışişleri Bakanı Maas’ın Ankara temaslarında ilişkilerde “normalleşme” arayışı ve işbirliği mesajları öne çıktı. Geçen yılki krizin ardından açılan yeni sayfada beklenti ve hedefler neler?
Türkiye-Almanya ilişkilerinde yaşanan sıkıntıları ve bu sıkıntıların aşılması için Ankara’dan beklentilerini ziyaretinden önce açıkça dile getiren Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas, bir günlük Ankara ziyaretinde “diyalog ve normalleşme” mesajları verdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Başkanı Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türkiye-Almanya ilişkisinin dayandığı ortaklığa gönderme yaparak mesaj veren Maas’ın, bu ilişkide “normalleşme” arayışı Ankara’da da karşılık buldu.
DW Türkçe’den Hilal Köylü’ün verdiği habere göre Maas, görüşmelerinde Ankara’nın demokrasi ve özgürlükler ile insan hakları konularında ilerleme kaydetmesi gerektiğine dönük beklentilerini iletti. Irkçılık tartışmalarının ikili ilişkileri zedelediği, Türk ve Alman kamuoyunun daha da yakınlaşması için ortak projeler yürütülebileceğine ilişkin görüşlerini de görüşmelerinde sıralayan Maas, ikili diyalog sürdükçe daha hızlı yol alınabileceği prensibinde muhataplarıyla görüş birliği sağladı.
• Erdoğan’ın Almanya’da Türkiyelilere seslenmek istediği iddia edildi
• Almanya`nın cari fazlası 300 milyar euroya koşuyor
Reform adımları hızlanacak
Maas’ın Ankara ziyareti çerçevesinde “sempatik” tavırları ve “yumuşak” mesajlarıyla dikkat çektiğine vurgu yapan Türk yetkililer, Ankara’nın reform çalışmalarının Almanya’nın desteğiyle güçlenebileceğini söylüyor. Almanya’nın bu çalışmalarda “somut adım” görmekten yana tavır sergilediğini anlatan yetkililer, bu adımların birlikte atılması konusunda karşılıklı irade olduğunu dile getiriyor.
Öyle ki Ankara’da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 28-29 Eylül’de Berlin’e yapacağı ziyaretle birlikte somut adımlar konusunda daha ileri bir aşamaya gelinebileceği hedefi de var. Ankara, Erdoğan’ın Almanya ziyaretinde de Türkiye’de OHAL hukukunun son bulduğu mesajına vurgu yapıp, “FETÖ ve PKK ile mücadeleye Almanya’dan gelecek destekle birlikte Türkiye’de özgürlüklerin de genişleyebileceği” görüşünü öne çıkarmak istiyor.
Maas’ın temaslarında İdlib’e Rusya ile Suriye’nin geniş askeri operasyonu ve 7 Eylül’de Tahran’da Rusya, Türkiye ve İran arasında yapılacak zirve de ayrıntılarıyla değerlendirildi. Almanya’nın tıpkı Türkiye gibi büyük bir göç dalgasından endişe duyduğunu anlatan Türk yetkililer, Maas’ın bu konuda ortak çalışma konusunda Ankara’ya güvence verdiğine dikkat çekiyor.
“Almanya yardım edecek”
Peki, Türkiye-Almanya ilişkilerinde normalleşme sağlanabilecek mi?
Taraflar, birbirlerinin beklentilerini karşılamakta samimi mi?
Türkiye’nin ekonomi ve dış politikada zor zamanlardan geçtiğini belirten Nail Alkan, Almanya’nın Türkiye’nin istikrarını en çok önemseyen Avrupa ülkesi olduğuna dikkat çekiyor.
“Türkiye’ye çok ihtiyaçları var ve bu yüzden Türkiye’nin zor zamanları atlatmasına yardımcı olacaklar.
Dünyaya verecekleri her olumlu mesaj bile Türkiye’nin motive olmasına yeter” diyen Alkan, Almanya’nın özellikle ırkçılıkla mücadele ve göçmen politikasında başarı sağlamak için Türkiye’yle ortak çalışmaya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Alkan, “Almanya’da bir taraftan ırkçılık karşıtları, bir taraftan da ırkçılık yanlısı gruplar meydanlara çıkıyor.
Alman hükümeti ise bu görüntüden rahatsız. Türkiye’yle ilişkileri geliştirerek bu tablodan kurtulabileceğini düşünüyor ki, Maas’ın açıklamaları da buna işaret ediyor” değerlendirmesi yapıyor.
Alman Milli Futbol Takımı’ndan “ırkçı uygulamalar” nedeniyle istifa eden Mesut Özil’in yarattığı tartışmanın sarsıntısının her iki tarafta da sürdüğünü anlatan Alkan, Bakan Heiko Maas’ın ziyaretinin Alman ve Türk kamuoyunda ilişkilerde yeni sayfa olarak algılanacağını belirtiyor.
Almanya’da üç buçuk milyon Türk vatandaşının yaşadığını hatırlatan Alkan’a göre, Türkiye’ye her yıl 4 milyon turist gönderen Almanya, özellikle ABD Başkanı Trump’ın Ankara üzerinde yarattığı “diplomatik baskıyı kaldırmak için Ankara’ya “sıcak mesaj” vermeyi sürdürecek.
Bu mesajlar da en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28-29 Eylül tarihlerinde Berlin’e yapacağı ziyarette dikkat çekecek.
“Kavga-dövüş bitti”
Türkiye-Almanya ilişkisinin son dönemde her iki ülkede gerçekleşen seçimler nedeniyle gerildiğini, gerilimin siyaset malzemesi yapıldığını söyleyen Alkan, “Taraflar önümüzdeki süreçte birbirlerinden beklentilerini daha çok dile getirecekler ancak bunu kavga-dövüş ederek yapmayacaklar. İlişkileri normalleştirmeye odaklanacaklar” öngörüsünde bulunuyor.
Alkan’a göre Almanya Türkiye’ye daha çok insan haklarının iyileştirilmesi yönünde baskı yaparken, Türkiye de Alman hükümetinden AB’ye üyelik yolunda destek isteyecek. Alkan, “Maas’ın tatlı sert söylemi Ankara-Berlin diyaloğunda karşılıklı eleştiriler kadar saygının dozunun da artacağına işaret ediyor” yorumu yapıyor.
“Sessiz diplomasiyi işletecekler”
AKP’nin ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış da Maas’ın Ankara ziyaretini Türkiye-Almanya ilişkisi için bir “samimiyet testi” olarak nitelendiriyor.
Yakış, DW Türkçe’ye “Türkiye insan haklarında, demokratikleşmede öyle bir dibe vurdu ki, kaçınılmaz olarak ileri bir adım atması gerekecek.
Almanya da diyalogla, sessiz diplomasiyle Türkiye’ye atması gereken adımın ne olduğu konusunda yardım edecek” diyor.
Türkiye-Almanya arasında diyaloğun sürecek olmasının ikili ilişkiler açısından olumlu olduğunu ancak bu diyalogun sonuç getirmesi için uygulamaların önemli olduğunu söyleyen Yakış, “OHAL hukuku gerekçesi de kalmadığına göre Ankara’nın ne kadar reformist olduğunu herkes görmek istiyor.
Hiçbir bahanenin arkasına sığınılmamalı ve samimiyetle demokratikleşme adımı atılmalıdır” mesajı veriyor.
İdlib konusunda Almanya’nın en çok olası göç dalgasına odaklandığını vurgulayan Yakış, “Almanya göçün kontrolü, göçmenlere yardım konusunda Ankara ile yakın çalışacaktır ancak Ankara’nın ABD ve Rusya ikileminde büyük sıkıntı yaşayacağı da açıktır” diyor.
Yakış, bu tespitini “Ankara’nın bu sıkıntıyı aşması için de kontrol ettiği Özgür Suriye Ordusu’nun güçlenmesi gibi bir hayal peşine düşmektense, tüm samimiyetiyle sivil insanlara ve insani yardımlara, çatışmaların durmasına odaklanması gerekiyor” sözleriyle tamamlıyor.