Aşırı sağcılarda sevinç

Baş sanık Zschäpe’nin ömür boyu hapse çarptırıldığı NSU davasında bazı sanıkların beklenenden hafif cezalar alması duruşmayı izleyen aşırı sağcılarda sevince; kurban yakını, mağdur ve avukatlarda ise tepkiye yol açtı.

Aşırı sağcılarda sevinç

Almanya’daki Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü hakkındaki karar duruşmasında başsanık Beate Zschäpe’ye ömür boyu hapis cezası verilirken, terör hücresine destek veren diğer zanlıların başsavcılığın talep ettiğinden daha az cezalara çarptırılması duruşmaya katılan aşırı sağcıların tezahüratlarına yol açtı. Kurban yakınları, bombalı saldırı mağdurları ve müdahil avukatlar ise tepkili.

Deutsche Welle Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi Başkanı Manfred Götzl’ın açıkladığı NSU kararını DW Türkçe’ye değerlendiren müdahil avukat Carsten İlius, NSU terör hücresinin hayattaki tek sanığı Zschäpe’nin müebbet hapis cezasına çarptırılmasını “doğru” olarak nitelendirmekle birlikte, kararın genelini “müvekkili için hüsran” diye tanımladı.

“Neonazilere olumlu sinyal”

NSU kurbanlarından Mehmet Kubaşık’ın eşi Elif Kubaşık’ın avukatı İlius, özellikle Andre Emminger ve Ralf Wohlleben’ın başsavcılığın talebinden daha az bir ceza almalarını ve alt sınırdan mahkûm edilmelerini anlamadıklarını söyledi, “Bu kadar az cezayla mahkeme, Neonazilere olumlu bir sinyal vermiştir. Aşırı sağın yükseldiği bu dönemde mahkeme yanlış bir mesaj vermiştir. Şok olduk” dedi.

İlius ayrıca mahkeme başkanının kararında, bir cümlede, NSU’yu oluşturan üçlünün 1998 yılında nerede olduğunun polis tarafından bilinmediğini ifade ettiğini aktardı. Müdahil avukat İlius, “Bu kabul edilebilir değil. Biz çok farklı düşünüyoruz. Nerede oldukları konusunda pek çok ipucu vardı. Hem emniyette hem istihbarat servisinde bilgi vardı. Onların bulunması gerekiyordu. Bulunabilirlerdi. Görünen o ki karar çok eksik. Mahkemenin kararında beyan ettiği bu görüşü hiçbir şekilde anlayamıyorum” dedi.

Mahkemenin bu ifadeyle, güvenlik birimlerinin aslında NSU üçlüsünün nerede olduğunu bildiği ve haklarında tutuklama kararı olmasına rağmen gereğini yapmayarak cinayetleri önlemediği eleştirilerinin önünü kesmeyi amaçlamış olabileceği belirtiliyor.

“Bu nasıl devlet, bu nasıl mahkeme!

2004 yılında Köln’de, Keup Caddesi’ndeki bombalı saldırıdan sağ kurtulan Arif Sağ, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada kararın açıklanmasıyla birlikte mahkeme salonundan ayrıldığını söyledi. Sağ, “Ben Almanya’nın hukuk ve adaletine inancımı kaybettim. Zschäpe için müebbet deniyor, bu ülkede ömür boyu, yani hayatının sonuna kadar hapis yok ki. 10-15 yıl yatıp çıkacak. Ama asıl suçlular, arka planda olanlar, koltuklarında büyük bir keyifle bizleri izliyor” diye konuştu.

Sanıklardan Emminger’in serbest kalmasıyla ilgili olarak da Sağ, “Bu nasıl olabilir! Zaten mahkeme salonunda da gayet rahat ve lakayıt hareketler içerisindelerdi. Bunlar ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Bu nasıl devlet, bu nasıl mahkeme!” dedi.

Konuşurken gözleri dolan Sağ, “Benim bir oğlum, bir eşim var. Her gün korku içinde sokağa çıkıyor, birbirimize ‘Aman kendine dikkat et’ diyoruz. Yabancı olmak ne kadar zor biliyor musunuz? Şimdi aşırı sağcılar bir de federal meclise girdiler. Vay bizim halemize vay” diye konuştu.

“Tam bir felaket”

15 Haziran 2005’te öldürülen Yunan Theodoros Boulgarides’in ailesinin avukatı Yavuz Selim Narin de Zschäpe’nin beklenen bir cezaya çarptırıldığını ancak diğer sanıklar hakkındaki kararın ”tam bir felaket” olduğunu söyledi.

“Müvekkillerim kararı duyunca salonu terk etti” diyen Narin, mahkemenin hukuk devletine olan güveni derinden sarstığını aktarırken, “Neonazi şiddeti faillerine verilebilecek en olumlu ve aslında en korkunç mesaj verildi” ifadesini kullandı.

Götzl başkanlığındaki mahkemenin verdiği ağır mahkumiyet kararlarıyla tanındığını aktaran Narin, “Kararla birlikte tarafsız bir mahkeme ile karşı karşıya olup olmadığımız yönünde çok ciddi şüphelerimiz oluştu. Özellikle göçmen kökenlilerin adi suçlarına ve yanlış ifadeye verdikleri çok sert cezalarla tanınan Götzl başkanlığındaki mahkemenin, nasyonal sosyalist ideolojiyle cinayet işleyen bir yapılanma hakkında bu cezaları takdir etmiş olması inanılmaz ölçüde şaşırtıcı bir durum” diye ekledi.

Müdahil avukat sözlerini şöyle tamamladı: “Mahkeme pişmanlık duyan, özür dileyen, bilgilerini mahkemeyle paylaşan Carsten S’nin cezasında hafifletme sebebi görmezken Neonazi, antisemitist, ırkçı olan, şiddet eylemlerinin arkasında duran, Neonazilerle birlikte hareket etmeye devam edenlerin cezalarını hafifletmeyi uygun görüyorsa o zaman mahkemeyi sorgulamaya hakkımız vardır. Bu karar ırkçılar tarafından bugün büyük bir sevinçle karşılandı. Aşırı sağcı izliyeciler mahkeme salonunda sevinçlerini paylaşmaktan utanmadı, çekinmedi. Adalet Neonazi şiddet eylemlerine gerekli cezayı vermeye gerek duymadı!”

Şimşek: Mücadelemiz devam edecek

NSU’nun bir diğer kurbanı Enver Şimşek’in kızı Semiya Şimşek hiç beklemedikleri bir kararla karşı karşıya olduklarını ve bu karardan ötürü üzüntü duyduğunu kaydetti.

Şimşek, “Daha fazla ceza verilmesini bekliyorduk. Mahkeme kararında geride kalanlar hakkında, çektiğimiz acılar hakkında tek yorum yapılmadı. Oysa sanıkların aileleri ve çocuklarının durumu dikkate alınarak karar verildi. Çok, çok üzgün çıkıyoruz mahkemeden. Hakkımızı aramaya devam edeceğiz, mücadele edeceğiz” dedi.

Enver Şimşek’in oğlu Abdülkerim ise onca yıl sonra Zschäpe ve diğer sanıkların mahkûm edilmesinin aslında önemli olduğunu ifade etmekle birlikte, “Almanya için hukuk devleti diyorlar ama alakası yok” diye konuştu. Abdülkerim Şimşek, ayrıca Almanya’daki Türk toplumunun NSU cinayetlerine duyarsızlığını da eleştirdi.

Yozgat: Karar kalbimizde kara leke

21 yaşında öldürülen Halit Yozgat’ın babası İsmail Yozgat mahkeme çıkışı, NSU cinayetlerini aydınlatma sözü veren Başbakan Angela Merkel’e seslenmek istediğini söyleyerek, “Berlin’de bize ve bütün dünyaya söz verdiniz… Aradan yedi sene geçti, biz bir aydınlık görmedik. Andreas Temme gibi ajanların suçları örtüldü, deliller yok oldu, dosyalar yakıldı. Bizim acımızı azaltacak hiçbir şey yapmadınız” diye konuştu.

Yozgat ailesi olarak tazminat, para istemediklerini söyleyen İsmail Yozgat, “Biz 21 yaşında öldürülen oğlumuz Halit’in kanını kimselere satmayacağız” dedi. Baba Yozgat mahkeme başkanı Götzl ve heyetininin vicdan azabı çekmeden nasıl yaşamaya devam edeceklerini merak ettiğini sözlerine eklerken,”Tek taraflı kararınız nazarımızda yalan ve yanlış… Bu karar kalbimizde kara bir leke” ifadesini kullandı.

Yayınlama: 12.07.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.