Avusturya’daki paradoks Almanya’ya mı sıçradı? | “Türkler kendilerini yerli görüyor”
Aşırı sağın şu günlerde iktidara geleceği Avusturya’da yaşananların bir başka boyutu Almanya’da yaşanmakta.
Avusturya’da Türkiye kökenli seçmenin göçmen karşıtı bir partiye olan eğilimi, Almanya’da yapılacak olan genel seçimler öncesinde araştırmalar, Türkiye kökenli seçmenler arasında aşırı sağcı AfD’ye oy vermeyi düşünenlerin sayısının yükseldiği görüldü.
Der Virgül’den Adem Hüyük’ün 24.01.2025 tarihli köşe yazısında “paradoks” olarak yorumladığı, Türk seçmenlerin aşırı sağa olan eğilimini şu sözlerle açıkladı:
Bir göçmen grubunun, göçmen karşıtı bir partiye destek vermesi yüzeyde çelişkili görünse de bu tercih derin sosyal ve politik dinamiklerle açıklanabilir. Peki, Avusturya’da muhafazakâr ve milliyetçi Türk kökenli seçmenlerin, göçmen karşıtı söylemleriyle bilinen Özgürlük Partisi’ni [FPÖ] desteklemelerinin mantığı ne olabilir?
FPÖ’yü destekleyen ve oy verecek olan seçmenlerle konuştuğumuzda, muhafazakâr ve milliyetçi göçmenlerin FPÖ’ye yönelmesinin ardında çok katmanlı sebepler bulunduğunu görebiliyoruz. FPÖ’ye sempati duymalarının ardında, ilk bakışta görülen neden İsrail ve AB karşıtlığı gibi ortak duygular yatıyor olsa da asıl neden başka” diyen yazar, “Bir göçmen grubunun, göçmen karşıtı bir partiyi desteklemesi, pragmatik bir yaklaşımla açıklanabilir. Muhafazakâr ve milliyetçi Türk kökenli seçmenler, bireysel veya grup çıkarlarını ön planda tutarak FPÖ’nün politikalarıyla kendi değerleri arasında bağ kurabilmektedir” yorumunda bulundu.
Aşırı sağcı AfD’ye Türkiye kökenliler oy verir mi?
DW Türkçe’den Burak Ünveren’in kaleme aldığı haberde, Almanya’daki Türkiye kökenli seçmenler arasında göç karşıtı söylemler kullanan muhafazakâr CDU ve hatta aşırı sağcı AfD’ye oy vermeyi düşünenler de var diyerek, Peki neden? sorusunun yanıtını araştırdı.
“AfD’ye oy vereceğiz artık. Çok daha iyi olur, gelsin onlar yönetsin.”
Kendi isteği üzerine ismini değiştirdiğimiz Mehmet Derin, Köln kenti ve çevresinde taksi şoförü olarak çalışan Türkiye kökenli bir Alman vatandaşı. Alman hükümetini oluşturan partilerin izlediği siyasetten duyduğu memnuniyetsizliği dile getiren Derin, oy kararını şöyle açıklıyor:
“Almanya tertemizdi. Kent tertemizdi. Çocuklarımız artık sokağa çıkarken çekinir hale geldik. Gelsinler de düzeltsinler, bize bir şey olmaz.”
Derin’in oy vermeyi düşündüğü aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD), göçmen ve İslam karşıtı söylemler kullanan bir parti. Seçimlere bir aydan kısa bir zaman kala anketlere göre AfD, Almanya’nın en güçlü ikinci partisi konumunda. Ana muhalefetteki muhafazakâr Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve yalnızca Bavyera’da faaliyet gösteren kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ise ilk sırada.
Duisburg-Essen Üniversitesi bünyesindeki Türkiye Çalışmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi’nden (ZfTI) Yunus Ulusoy, DW Türkçe’ye değerlendirmesinde, Mehmet Derin’in oy kararı doğrultusundaki trendin Almanya genelinde de mevcut olduğunu teyit ediyor.
“Almanya’daki Türkiye kökenli seçmenler arasında da AfD’ye oy verebilecek insanlar var. CDU’ye verenler zaten hep vardı” diyen Ulusoy, muhafazakâr ve aşırı sağcı partilere oy vermeyi planlayan Türkiye kökenlilerin motivasyonunu şöyle açıklıyor:
“Üçüncü-dördüncü nesil, Almanyalı bir toplumdan bahsediyoruz. Bu toplum, kendisini ev sahibi olarak da görüyor. Yeni gelenleri, kendisinin rahatını bozan, oturduğu semtte ve ortamda güvenlik hissini zedeleyen bir grup olarak algılıyor, hatta onu farklı alanlarda kendisine rakip olarak görüyor. Göçmen olmak ve göçmen olarak ayrımcılığa uğramak, ayrımcılığa uğrayacak olan farklı gruplara yönelik empati geliştirme zorunluluğu anlamına gelmiyor. İnsanlar, kendileri ırkçılık ayrımcılık yaşamış olsalar bile, kendilerinin farklı, daha aşağı veya tehlike olarak gördükleri farklı gruplara yönelik farklı tutumlar benimseyebiliyor.”
“CDU en azından devleti yönetebiliyor”
AfD’nin İslam ve göçmen karşıtı söylemleri karşısında yeni başbakanı çıkarma ihtimali olan muhafazakâr CDU ise daha temkinli ama yine sertleşmiş bir dil kullanıyor. CDU, diğer partiler gibi AfD ile koalisyon yapmayacağını söylese de AfD’nin etkisi ile sert bir göç politikası uygulamayı vaat ediyor. CDU’nun programında arasında özellikle Türkiye kökenlileri ilgilendiren, çifte vatandaşlık haklarını kısıtlama ve sınır güvenliğini göçmenlere karşı artırma planları da mevcut.
CDU’nun bu vaatleri, bazı Türkiye kökenliler arasında kendisine destek buluyor.
Kendi isteği üzerine adını değiştirdiğimiz Melis Gürel de Almanya’ya 2008 yılında gelmiş ve 2016 yılından bu yana Alman vatandaşı. 41 yaşındaki yüksek lisans mezunu Gürel, gelecek seçimlerde “rasyonel bir parti” olarak gördüğü CDU’ya oy vermeyi planladığını aktarıyor ve “SPD, Yeşiller ve Sol Parti’ye asla oy vermeyeceğini” söylüyor.
Gürel, DW Türkçe’ye oy kararını şu sözlerle açıklıyor:
“Mevcut hükümet, ülkenin realitesiyle uyuşmayan politikalar izliyor. Bu işi beceremiyorlar ve kararları bizi bireysel olarak ekonomik açıdan çok etkiliyor. İzlenen enerji politikası ve artan enflasyon mesela. Bir de insanları zorunlu dayanışmaya, güneş paneli kullanmaya zorluyorlar, Ukrayna’ya halka sormadan para aktarıyorlar. Tam bir başarısızlık. Hepimiz çok çalışıyoruz, vergi ödüyoruz ama geri dönüşü çok kötü. CDU’nun en azından bir devlet yönetimi deneyimi var. Bir marka değeri var.”
“İnsanlar emeklerinin karşılığını istiyor”
AfD’de Türkiye kökenli siyasetçi temsiliyeti pek olmasa da CDU içerisinde Türkiye kökenli siyasetçilere daha sık rastlanıyor. Bu isimlerden biri olan CDU’lu Oberhausen Belediye Meclisi Üyesi Saadettin Tüzün’ün DW Türkçe’ye anlattıkları, Gürel’in oy kararını destekler nitelikte.
Tüzün, geçmişte geleneksel olarak merkez soldaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşillere oy veren Türkiye kökenlilerin toplumsal güvenlik kaygıları ve ekonomik nedenlerden ötürü alternatif arayışına girdiğini ifade ediyor. Göçmen kökenlilerin “emeklerinin karşılığını alabilecekleri” bir partiyi tercih etmelerinin doğal olduğunu söyleyen Tüzür, bunu şöyle açıklıyor:
“CDU’yu başta sosyal demokratlar ya da Yeşillere kızgın olanların seçtiğini duyuyoruz. Eskiden sosyal demokratlar ve Yeşillere sempati duyan göçmen kökenlilerin şu anki hükümetin izlemiş olduğu göçmen ve ekonomi politikasından hayal kırıklığına uğramaları, CDU’ya yönelmelerine sebep olmuştur.”
İktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşillerin son yıllarda izlediği açık göç politikası, kamuoyunda bazı kesimlerin tepkisini çekmişti.
“Liyakat” vurgusu
“Almanya’da Türkiye kökenliler arasında CDU son zamanlarda gittikçe rağbet görmeye başladı. Üye olanların sayısı sürekli yükseliyor ve göçmen kökenliler arasında Türk kökenlilerin üyeliği önde geliyor” diyen Tüzün, Alman vatandaşlığına son yıllarda geçen birçok kişinin de ülkeye “müteşekkir oldukları için CDU’ya oy verecekleri” tahmininde bulunuyor.
CDU’nun Bonn teşkilatı Bad Godesberg İlçe Başkanı Feyza Yıldız’a göre ise göçmen kökenlilerin muhafazakâr CDU’yu tercih etmesinin arka planında yatan nedenlerden biri parti tarafından “liyakata” verilen önem.
DW Türkçe’ye konuşan Yıldız, “Özellikle de son yıllarda vatandaşlığa geçen insanlar, CDU’nun emek ve liyakat prensibine büyük önem atfetmesini çok olumlu algılıyor. Bu insanlar nihayetinde, geçmişte çok çalışarak bir şeyleri elde edebileceğini öğrenmiş insanlar” diyor.
Yıldız, parti içerisinde yabancı kökenli seçmenlerin desteğinin nasıl kazanılabileceği konusunda kafa yoran gayriresmi bir çalışma grubu kurulduğu bilgisini aktarıyor. Söz konusu gruptaki tek Müslüman kadın olduğunu söyleyen Yıldız, CDU’nun aile anlayışının kültürel nedenlerle göçmen kökenlilere hitap ettiğini de sözlerine ekliyor.
AfD’nin göçmen potansiyeli: 5’te 1?
Almanya’da göçmen kökenli yaklaşık dokuz milyon seçmen var.
Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi (DeZIM) tarafından kısa süre önce yürütülen “İhmal Edilen Seçmen Potansiyeli” başlıklı bilimsel araştırmada, ülkedeki göçmen gruplarının oy davranışları mercek altına alındı. Almanya’da Türkiye kökenli seçmenler, yüzde 15,3 ile göçmen kökenli seçmenler arasında köken ülke bazında ilk grubu oluşturuyor.
Söz konusu araştırmada göçmen kökenli seçmenlere “belirli bir partiye oy verme olasılıklarının ne kadar yüksek olduğu” soruldu.
Türkiye kökenlilerin de aralarında bulunduğu gruptaki seçmenlerin yüzde 72,3’ü SPD’ye oy verebileceklerini beyan etti. CDU ve CSU’nun aynı gruptaki seçmen potansiyeli yüzde 66,2 ve Yeşillerin potansiyeli yüzde 54,3 olarak ölçüldü. Sol Parti’ninki yüzde 57,8 ve bu partinin bölünmesiyle ortaya çıkan popülist Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) oy potansiyeli ise yüzde 55,5 olarak tespit edildi.
Araştırmanın dikkat çekici detaylarından biri ise AfD’nin büyük çoğunluğunu Türkiye kökenlilerin oluşturduğu seçmen grubu arasındaki oy potansiyelinin yüzde 19,7 olarak ölçülmesi oldu.
Suriyelilere karşı AfD?
Türkiye kökenliler arasındaki “ev sahibi” psikolojisinin özellikle de 2015’ten sonra gelen Suriyeli mültecilere yönelik olduğuna dikkat çeken göç uzmanı Yunus Ulusoy, “Türkiye’deki algıyı Türk medyası, akrabaları üzerinden veya tatile gittiklerinde edindikleri kendi izlenimleri üzerinden Almanya’ya taşıyan bir grup mevcut. Belki Cumhuriyet’in kuruluşu ile Batı’ya yönelme ve Türkiye’nin kendisini Ortadoğu’dan ayrıştırarak daha Avrupalı saymasının yanı sıra Birinci Dünya Savaşı nedeniyle Araplara yönelik hafızalarda mevcut olan resimler var” diyor.
Türkiye kökenli seçmenler arasında “Geçmişte biz acı çektik, onlara şimdi vatandaşlık bizim sayemizde altın tepside sunuluyor” gibi bir serzenişin de mevcut olduğuna dikkat çeken Ulusoy, “İnsanlar, kime oy vereceklerini düşünürken AfD’nin yarın öbür gün kendilerini hedef alabileceğini unutuyorlar” tespitini yapıyor.
“Türk arkadaşlarla oturuyordum”
AfD parti kurultayları “Almanya Almanlarındır, yabancılar dışarı” sloganlarına pek yabancı olmasa da bugün AfD’nin Türkiye kökenlilerin de oylarının peşinde olması dikkat çekiyor. AfD’nin geçen yılki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde liste başı adayı olan Maximilian Krah, “Almanya’daki Türkler AfD’ye oy vermeli” ifadelerini kullandığı bir video paylaşmış ve “Türklerin daha fazla göçü engelleyen bir partiyi tercih etmesi” gerektiğini söylemişti.
2024 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yayınladığı “Daha güçlü bir Alman-Türk dostluğu için!” başlıklı bir diğer videoda ise Krah, “Eski, gerçek dostlarımızı, Türkleri hatırlamamız gerekiyor” demişti. “Solingen’deki terör saldırısının akşamında Türk arkadaşlarımla oturuyordum. Almanya’nın içerisinde bulunduğu durumla ilgili olarak gözlerindeki korkuyu gördüm” diyen Krah, aynı videoda Suriyeli ve Afganların ülkelerine geri gönderilmesi planlarına da değinmişti.
Geçmişte AfD’li bazı üst düzey siyasetçilerin İslam ve Türkiyeli göçmenleri hedef alan açıklamaları ülke gündemini sarsmıştı. 2017’de dönemin AfD Federal Meclis Grubu Başkanı Alexander Gauland, o dönemki federal hükümetin Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz’u hedef alarak, “Anadolu’ya gönderir bertaraf ederiz” demişti. | ©DerVirgül
Ek Kaynak: DW Türkçe / Burak Ünveren