Fotoğraflarda gecen 61 yıl | Türkiye’ye göre “Almancı” – Almanya’ya göre “yabancılar”

30 Ekim 1961’de Türkiye ve Almanya arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının üzerinden bugün tam 61 yıl geçti. Fotoğraflar, anılar, hikayeler ve olaylarla işte 61 yılın kısa özeti…

Fotoğraflarda gecen 61 yıl | Türkiye’ye göre “Almancı” –  Almanya’ya göre “yabancılar”

Sağlamlar çürüklerden ayrılıyor. 5 kişiden biri sağlam çıkmıyor.

Aralarında 8 yıldır bekleyenler var…

Almanya dediğinde hiç ses etmedim. Adını ilk kez duymuştum.

“Yolculuk üç gün sürüyor” dediği o an anladım! Demek benden bu kadar uzağa gidiyordu.

Lufthansa’nın İstanbul-Düsseldorf seferiyle Almanya’ya gelen 55 kişilik ilk Türk madenci kafilesi…

Hepsi takım elbiseli, hepsi şık… (27 Kasım 1961)

“Bir gün nasıl olduysa TRT’yi denk getirdik.

Bir daha bulamayız diye radyonun düğmesini tutkalla yapıştırdık.

Sonra da o çaldı biz ağladık.”

“2 işçi Köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. Bizim pansiyonun en yaşlısı Muharrem abinin okuma yazması yoktu.

Bir gün elinde mektupla geldi, ‘Yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun Bayram?’ dedi.

Bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. Yenge yollamıştı…”

965 yılının ilk günlerinde Köln’deki Türk işçilerinin tatlı bir telaşı vardır.

Yaklaşan Ramazan Bayramı için bayram namazını kılacakları geniş ve kapalı bir mekan aramaktadırlar.

Düşünüp taşınırken akıllarına birden sürekli önünden geçip gittikleri tarihi Dom Katedrali gelir.

Henüz 18 yaşında bile değilken Almanya’ya işçi olarak giden, kendi deyimiyle “rastlantı sonucu” şarkıcı olan ve ardından plakları milyonlarca satılan Köln Bülbülü Yüksel Özkasap…

“Babam 1979 yılında bir kamyon parası biriktirmek için Almanya’ya gidiyor.

Gider gitmez şimdiki eşiyle tanışıp orada ikinci bir yuva kuruyor. İkinci eş annemi istemiyor.

Nihayetinde babam 1987’de gelip anneme artık evimizden gitmesi gerektiğini söylüyor…”

“Kızım mektuba bir ayakkabı çizmiş, annesi de “kesen müsaitse” diye not yazmış.

Gidip 1 saatte ayakkabısını aldım. Daha dönmeme 8 ay vardı.”

“Bazı aileler vardı hani, çok önemsenmezdi.

Ama her bayram kapınızı çalar, az oturup giderdi. Biz işte o aileydik..”

“Eşim bant doldurup yollamış, bütün ev teybin başındayız.

Eşim bantta iyisiniz inşallah diyor bütün ev ‘iyiyiz iyiyiz’ diyor, köye kar inmiştir diyor, herkes ‘indi indi’ diyor.

En son anasını, babasını herkesi andı, kalanlara da hasretle selam ederim dedi. İşte o kalan bendim.”

Türk işçi kadınlar Promethem 147 ile çalıştıklarından haberdar değillerdi.

1973 yılında Köln’deki Ford Fabrikası’nda çalışanların sayısı 35 bine ulaşmıştı.

Yunanistan, İtalya, Yugoslavya gibi ülkelerden işçilerin bulunduğu fabrikada en kalabalık topluluğu yaklaşık 12 bin kişiyle Türkiye’den gelen işçiler oluşturuyordu…

Alman gazeteci Günter Wallraff, 1983 yılında sıra dışı bir iş yapmaya karar vermişti.

Kılık değiştirip 2 yıl boyunca Türk işçisi “Ali Levent Sinirlioğlu” takma adıyla işçi olarak çalışacak, böylece göçmen işçilerin çalışma şartlarını yakından görmüş olacaktı.

Bir zamanlar Berlin

“Ev bir yer değil, ev bir duygudur” (Herbert Grönemeyer)

Avrupa’nın göçmen çocukları…

Kreuzberg, 1981… Berlin Duvarı’nın kıyısında  göçmen bir aile geziniyor.

Duvardaki yazı şöyle: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.

orbes Almanya, Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah olan Dr. Dilek Gürsoy’u 3 Kasım’da yayımlanacak yeni sayısının kapağına taşıdı.

Manşet şöyle: “Kalplerin Kraliçesi”

© DerVirgül 

 

Yayınlama: 30.10.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.