Acıya merhem olmak isteyen üç yaşam
Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf romanında dediği gibi: “İki insanın birbiriyle karşılaşması kadere, tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır. Viyana’da depremzedeler için toplanan yardımlar esnasında, üç ayrı yaşamın birbiriyle nasıl kesiştiğini gözlemledik…
Adem Hüyük
Depremin meydana geldiği günden itibaren Viyana’da hummalı bir yardım kampanyası çalışması başlatıldı. Kimileri bağlı oldukları dernek veya kurumları adına, kimileri ise bireysel yardım toplama girişiminde bulundu. Maksat kayıtsız kalmamak, depremzedelere soğuk kış günlerinde bir sıcak çorba, çadır temin etmekti.
Belki yaşanan acıları dindiremeyecekti ama en azında acı çeken insanların bir de yokluk çekmesini engelleyebilirdi…
Hiçbir şey yapamasa bile, “Nemrut’a karşı hiç olmazsa safımız belli olsun diyen ve ağzında bir damla su ile ateşe koşturan karınca” misali, depremzedelere yardım kampanyası başlattı Recep Tayyip Gültekin […]
Recep Tayyip Gültekin, 2 Kasım 2020 tarihinde Viyana’da gerçekleştirilen terör saldırısında yaralanan polis memuruna yardım eden ve onun hayatını kurtaran üç gençten biri.
Kim bilir, başlattığı yardım kampanyasıyla belki de yeni hayatları kurtaracak…
“Hayatta birdenbire yalnız ve çaresiz kaldım”
Recep Tayyip Gültekin ve arkadaşlarının, depremin ilk gününde başlattığı yardım kampanyası, daha aynı günün akşamında bir düğün salonun yardımlarla dolmasına neden oldu.
Daha sonra Viyana’da bir başka düğün salonu daha düzenli bir şekilde ve kapsamı genişletilerek, depremzedelere yardım merkezi haline getirildi.
Onlarca TIR dolusu yardım deprem bölgesine gönderildi.
Gençler gece gündüz çalıştı.
Yardım merkezine bir Avusturyalı genç geldi…
Sebastian 22 yaşında…
Deprem bölgesinde en çok ihtiyaç duyulan jeneratörlerden 20 adet bağış yapmak için getirdiğini söyledi.
Recep Tayyip Gültekin yardım gönüllüleri buna çok sevinerek, bu yardımın öneminden konuşurken, Sebastian depremzedelere neden yardımı etmek istediğini açıkladı…
Sebastian: “Benim ne annem ne de babam var, hiç kimsem yok. Hayatta birdenbire yalnız ve çaresiz kalmanın nasıl olduğunu her gün yaşıyorum. Benim hayatımı kurtarıp en zor günlerimde bana destek çıkan bir Türk’tü. Tüm mağdurların başı sağ olsun. “
“Kendimi bir kahraman olarak görmüyorum”
Geçtiğimiz haftalarda hem Avusturya basınında ham de Avusturya’da Türkçe yayın yapan medya da şöyle bir haber çıktı:
“Avusturya’da emniyet yetkilileri, iki kadın polisi saldırgandan koruyan Türk iş insanı Güven Dağ’a teşekkür belgesi takdim etti, polislere yardımcı olan Dağ, yaptığının insanlık vazifesi olduğunu belirterek, “Kendimi bir kahraman olarak görmüyorum” dedi.”
32 yaşındaki iş insanı Güven Dağ, maskeli bir saldırganın kadın polis memurlarına saldırması üzerine, saldırganın etkisiz hale getirilmesinde önemli rol oynamış, kadın polis memurlarının saldırgana kelepçe takmasına da yardımcı olmuştur. Polise göre, Güven Dağ kadın polis memuruna vuran saldırganın üzerine atladı…
“Benim hayatımı kurtarıp en zor günlerimde bana destek çıkan bir Türk’tü”
Recep Tayyip Gültekin’in karınca misali insanlıktan yana saf tutacağını gösterdiği yardım kampanyası, yardım kampanyasına destek sunmak için gelen Avusturyalı Sebastian…
Peki Sebastian’ın hayatını kurtarıp en zor günlerinde ona destek çıkan Türk kimdi?
Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf romanında dediği gibi: “İki insanın birbiriyle karşılaşması kadere, tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır…
Güven Dağ, Sebastian’ın en zor günlerinde yanında olmuştu…
Sebastian’ın bahsettiği Türk, iki kadın polise vuran saldırganın üzerine atlayan Güven Dağ’dan başkası değildi…
Karşılaşmak belki kaderdi, acıda birleştiğiniz zaman dost olursunuz.
Bu üç insanın hayatı, depremin acılarında kesişti… |© DerVirgül