Aklımıza gelen her şey bir fikir olabilir mi? | Fikirsizlik girdabında fikircilik cüreti

Aklımıza gelen her şey bir fikir olabilir mi? | Fikirsizlik girdabında fikircilik cüreti

| Adem Hüyük

Modern toplumlarda bireylerin vazgeçilmez gibi sanılan fikirlerinin değişmesi, felsefeciler tarafından çok basit söylemlerle açıklanmış olsa da fikirlerin kimi zaman dış etki, kimi zaman ise bireyin farklı algı geliştirmesiyle değişkenlik göstermesi Hegelciler başta olmak üzere materyalistler tarafında da diyalektik mantık perspektifiyle açıklanmış ve kabul görmüştür.

Ancak burada “fikir” kaçınılmaz olarak her insanda var olan “akıl” ve bu aklın işlevsel olmasını sağlayan ve her vücutta farklı harikalar yaratan mantığın dümene geçmesiyle kendisini gösteren fikirler bütününe işaret etmektedir.

Aklın dışsal ve içsel oluşum/gelişim gibi gelişmelerden algıladığı tepkileri doğru ve yararlı veya yararsız bir şekilde anlamak ve buna göre gerekli görülen reaksiyonun gösterilmesini mantık sağlamaktadır. Mantıklı algı ve bu anlamanın sonucunda oluşan fikrin/fikirlerin, mantığın oluşumunu sağlayan şeylerin hareketliliği belirlediğine göre, toplumsal gidişatın şeyler üzerindeki etkisi sonucu değişecek olan mantık mekanizması, bireylerde oluşan fikirlerinde sabit olamayacağı sonucunu doğurmaktadır. Bu doğrultuda “fikir/fikirlerin” sabit olmadığı ve mutlak doğru/yanlış olarak değerlendirilmemesi gerektiğini bizlere göstermektedir.

Ancak bu yorumdan ideolojilerinde fikirlerle paralel olarak değişeceği anlamı çıkartılmamalıdır. Zira ideoloji bir fikirden daha ileride ve içerisinde toplumsal normlar barındıran yaşam biçimlerini direk değiştirme gibi kudreti olan siyasal yönetime adaylığıyla farklılık taşımaktadır.

Aklımıza gelen her şey, doğrudan “fikir” olarak adlandırılmalı mıdır?

Aklımıza gelen her şey, doğrudan “fikir” olarak adlandırılamaz. Fikir, genellikle bir düşünceyi, kavramı ya da öneriyi ifade eder. Ancak aklımıza gelen her şey kişinin sübjektif yapısının elverdiği bilgi yeterliliği kapsamında her düşünde bir fikir olarak karşılık bulabilmektedir. Fikir genellikle daha düzenli, amaçlı ve bir anlam taşıyan düşünceler için kullanılır. Daha doğrusu ileri sürülen fikrin mantık hatası taşımaması gerekmektedir. Ayrıca mantıksal yaklaşım sergilerken bireysel bir yaklaşım sergilemenin dışında çoğul olarak ele alınmalı ve olumlu veya olumsuz karşılık bulmalıdır.

Bir fikri olmayan topluluk

Ülkesinden ekonomik nedenlerle [geri dönmek amacıyla] uzak ülkelerde çalışmaya giden işçilerin geri dönmemesi, beraberinde onların çocuklarının daha sonra torunlarının göç edilen ülkede yerleşik hayata geçmesini sağlamıştır. Avrupa ülkelerinde çalışmaya gelen ilk neslin ileriye dair bir fikrinin olmaması, sonraki nesillere miras olarak geçmiş ve bugünlerde dördüncü nesle ulaşan, AB ülkelerindeki Türkiye göçmenlerinin hür iradeleriyle oluşturdukları ortak bir fikri olmadıkları çok yönlü olarak görülmektedir.
Bir fikri olmayan topluluklar; yani bir amaç, ortak değerler veya hedefler etrafında birleşmeyen, belirli bir yönü veya kimliği hedeflemeyen, uluslararası diplomasinin piyonu olan bir topluluğun zaten fikir sahibi olması olanaklı değildir.

Geldiği ülkeden her acıdan uzaklaştığını mantıksal olarak kabullenmeyen ve ayrılığın psikolojik etkilerinden geldiği ülkenin tüm gerçekliklerine duygusal yaklaşan büyük bir topluluk, yaşadığı ülke ve geldiği ülke iktidarlarının popülist siyasetinin bir figüranı olmaya mahkûm edilmiştir. Mantıklı sorgulama yetisinin elinden alınması, bu toplumun fikir sahibi olma konusundaki anlayışını da değiştirmiş ve “aklına gelen her düşünceyi birer fikir olarak” kabul edilmesi gibi düşünceye itmiştir.

Avrupa’da yerleşik hayat süren beş milyon insanın büyük bir çoğunluğunun geldiği ülke olan Türkiye’nin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, sosyo-psikolojik yapısı hakkında bir fikri olmadığı maalesef kaçınılmaz bir gerçektir. Kimsenin Türkiye yani ana yurt sevgisini yargılama hadsizliği yapacak değiliz. Ancak fikir yürütülemeyen kocaman bir ülkenin geleceğine dair söz sahibi olmak da bir nevi fikirsizlik değil midir?

Avusturya genel seçimleri hakkında fikir yürütme

Sonbaharda Avusturya genel seçimleri yapılacak. Türkiye’de olduğu gibi AB ülkelerinde de seçimlerin başlıca propaganda aracı mülteciler. Medyanın manşetlerden palazlandırdığı bir avuç sığınmacının sokak suçları, sanki ülke genelinde yaşanıyormuş gibi ve her mültecinin şiddet yanlısı olduğu algısını doğuruyor. Türkiye göçmenlerinin önemli bir kısmı, sığınmacıları sınır dışı edeceği vaadini seçim kampanyasına koyan aşırı sağcı Özgürlük Partisi’ni [FPÖ] destekleyeceğini sosyal medyadan ilan etti. Ancak aynı parti, 2017 ve 2018 yılı seçim kampanyasında, “Viyana Belediye evlerinden Türkleri çıkartıp Avusturyalıları yerleştireceğiz” propagandasını yapmıştı. İşte bu nedenle her aklı olanın fikri olacak diye zorunluluk yok diyoruz.

Ehliyet sınavlarına Türkçe diliyle katılmak mümkün olurken, 2017 seçimleri sonrasında kurulan ÖVP-FPÖ koalisyon hükümetinin FPÖ’lü ulaştırma bakanı tarafından Türkçe sınav seçeneği kaldırılmıştır. Ayrıca, vatandaşlık alımları daha katı kurallarla zorlaştırılmıştır. Vs.vs…

Mantık ve fikir bir toplumun kendi hür iradesiyle her nerede olursa olsun, kendi dinamikleriyle ayakta kalmalarını sağlar. Bu yetenek aynı zamanda yaşadıkları ülkeye uyum sağlamalarını ve o ülke gerçekliğini doğru bir şekilde kavramalarını sağlayacaktır.

Artık Almancayı çok iyi konuşmanın bir karşılığı yok. Almancayı doğru bilgiyle donatarak konuşmanın zamanı geldi.

Bireysel çıkarların toplumsal çıkarların önüne geçmediği, varlığımızın değer gördüğü yeri, hak edecek çalışmalara ihtiyacımız var. Bu nedenle de yeni fikirler üretmeli ve çalışmalar yürütmeliyiz.

Ama aklımıza gelen her şeyin bir fikir olduğunu inatla savunmadan… |©DerVirgül

Yayınlama: 28.08.2024
Düzenleme: 28.08.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.