Almanya´da Türk Yetimler (2)

(İlk Yazının Devamı) Savaşlar babaları öldürür. Babaları ölen çocuklar savaşların en acımasız yanıyla yüzleşirler. Bu bir, yetim kalan çocukların Alman maden ocaklarında yaşam mücadelesinin hikayesidir.

Almanya´da Türk Yetimler (2)

1917 yılının bir sonbahar gününde Berlin Friedrichstarasse’de tedirgin bir şekilde dolasan Alman olmadıkları konuştukları dil ve şekillerinden belli olan 5 çocuğu görenler şaşkın bir şekilde bakıyorlardı.

Savaşta babaları ölen çocukların Alman maden ocaklarına gönderilmesi yazısının ikinci bölümü.

 

Birinci Bölümü Okumak İçin Buraya Tıklatınız!

 

Almanya ya gönderilen 1500 civarındaki yetimden en son belirlenebilen 321 tanesi kalır.

Gerisi, kimi tekrar geri döner, kimileri kaldıkları yerlerden kaçar, kimileri hastalıklardan dolayı vefat eder.

Esasında baktığımızda bizden yüzyıl önce Anadolu’dan gidenlerin acısı başlamıştır acı vatan Almanya’da.

 

Nasıl 1960’larda gelen 1. Neslin yaşadığı acıların daha fazlası yaşanmıştır bizden yüz yıl önce.

İsimler aynıdır, Hasanlar, Mustafalar, Hüseyinler, Mehmetler.

Ama gelen yetimlerin adları bile hatırlanmamaktadır günümüzde.

Bir kaçının harici mezarları bile belli deildir.

Kayıtlarına ulaştıklarımızdan biri, Ahmet Talip’dir.

Ahmet Talip 1901 yılında İstanbul’da doğar.

Zengin bir ailenin çocuğudur esasın da.

Babasının geliri iyidir.

3 yaşında annesini kaybeder Ahmet Talip.

 

Babası tekrar evlenir.

Üvey anne elinde büyür, hiç sevemez üvey annesini.

Kendinden büyük bir abisi vardır.

İki kardeş üvey anne elinde büyür.

Dünya savaşının başlamasıyla birlikte babası askere alınır ve Canakkale’de şehit olur.

Durumları tamamen bozulan Ahmet ve abisi Darüleytami ya alınır.

Kadıköy’deki yetimhanede 1000 civarındaki yetimle birlikte kalırlar.

 

16 yaşında olduğu için zanaat kursuna alınır.

Ayakkabıcılık öğrenir.

Ahmet’de Almanya’ya gönderilen yetimler içindedir.

Önce Frankfurt’a oradan da Oder’e gönderilir.

Orada bir süre kaldıktan sonra Fürstenwalde’ye gider.

Köyün ayakkabı ustası Albert Pöthke’nin yanında çalışmaya baslar.

Çalışkanlığı, terbiyesiyle ustası tarafından çok sevilir ve ustasının ailesinin bir parcası olur.

Çok iyi Almanca öğrenir.

Ustasının yanında kalfa olur.

Köyden bir Alman kızıyla, Anna ile evlenir.

Evlilik hikayesi de çok ilginçtir Ahmet’in.

Osmanlı yıkılmış ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Doğum belgesine ihtiyaç duyan Ahmet, konsolosluğa başvurduğun da, Kurtuluş savaşına katılmadığından dolayı yeni çıkan 1312 sayılı yasa ile vatandaşlıktan atıldığını öğrenir.

Bir türlü alamaz doğum belgesini ve Ahmet uzun yıllar vatansız statüsünde yaşar.

 

Ustasının ölümüyle birlikte onun yerini alır ve Fürstenwalde’nin ayakkabı ustası olur.

Yaşamını orada sürdürür ve orada ölür.

Tabii ki Ahmet bir başarı hikayesidir ama gönderilen yetimlerin içinde başarılı olan bir kaç yetimden biridir.

Ya diğerleri acı çekenler.

Büyük hayallerle gelen yetimler fabrikalarda çalışacakları, yüksek maaş alarak iyi bir yasam süreceklerine inanıyorlardı.

Ama madenlerde taş taşımak, ustaların ve diğer Alman çalışanların davranışları zorlarına gidiyordu.

Kayıtlara bakıldığında Frankleben madenlerinde çalışan Necdet, Hüseyin ve Süleyman yazdıkları şikayet mektubunda kendilerine kötü davranıldığını, durmadan taş taşıdıklarını ve eski, ince, yırtık elbiseler verildiğinden yakınırlar.

Bir diğer yetimin Oppeln madeni yakınında gölde boğulduğu kayıtlıdır.

Charite hastanesi kayıtlarında yetimlerin akciğer hastalıklarından ölüm raporları mevcuttur.

En önemli sorun yemeklerdi.

Ucuz olduğu için domuz eti çıkıyor ve yetimler aç kalıyorlardı.

Bu konuda DTW ye gönderdikleri şikayet mektuplarına cevap olarak, isterseniz sizi geri gönderelim de askere alsınlar gibi tehdit kokan cevaplar geliyordu.

İlgisiz bam başka bir kültürde kalan yetimler çoğunlukla kaldıkları yerlerden kaçmış, çoğunluğu sefalet ve serseri bir şekilde hayat sürmüş, bir sokak kösesinde, bir merdiven altında ölmüş ve kimsesiz olarak gömülmüşlerdi.

Bizden yüz yıl önce gelen Hasan, Hüseyin, Ahmet, Vedat’ların çektiği acıları günümüzde, burada yaşayan bizlerin anlaması dileğiyle…/Mustafa Küçüktekin / Virgül.at

 

 

Yayınlama: 05.03.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.