Avusturya Medyası ve Göçmenlere Yönelik Tutumu

Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin medya kullanımı üzerine bir inceleme… Kendi toplumlarıyla olan ilişkilerinin sürmesi anlamında ana dilin unutulmaması ve yeni kuşaklara öğretilmesi, eski kültürel değerler ve geleneklerin devamı, yeni toplumsal-kültürel norm ve değerlerin öğrenilmesi temelinde ana dilde yayın yapan medya organlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Avusturya Medyası ve Göçmenlere Yönelik Tutumu

Avusturya’da medya kurumlarına yönelik yapılan bir araştırmada 2014 itibariyle toplamda 14 adet günlük ve 14 adet bölgesel gazete olduğu tespit edilmiştir. Bunlar; Krone Zeitung, Heute, Kleine Zeitung, Österreich, Kurier, Der Standart, Oberösterreihische Nachrichten, Tiroler Tageszeitung, Die Presse, Salzburger Nachrichten, Vorarlberger Nachrichten, Neu Vorarlberger Tageszeitung adlı gazetelerdir. News, Profil ve Falter ise ülkenin en önemli haftalık dergileridir.

Bu gazetelerden Heute ve Österreich bedava dağıtılmaktadır. 2012/13 yıllarında yapılan medya analiz çalışmalarında Avusturya toplumunun yüzde 72,5’u, yaklaşık 5 milyon 240 bin kişi mutlaka bir günlük gazete okumaktadır. Ülkenin gazete pazarını ise Neue Kronen Zeitung domine etmektedir ve günlük yüzde 36,2’lik bir oranla 2 milyon 616 bin kişi tarafından okunmaktadır (Ulrich, 2014: 10-11).

1955 yılında kurulan resmi devlet televizyonu ORF, bugün Avusturya’nın en büyük medya kuruluşudur. 2013 yılında gerçekleştirilen bir analize göre televizyon bazında ulusal pazarın yaklaşık yüzde 37,2’si; radyo bazında ise pazarın yüzde 74’ünü elinde bulundurmaktadır (Ulrich, 2014: 31). ORF televizyon kanalı uzun yıllar televizyon yayıncılığı tekelinde bulundurmuştur. 90’lı yılların ortalarından itibaren liberalleşme sürecinin başlaması sonrası yapılan yasal değişikliklerle birlikte, özel televizyon yayıncılığının önü açılmış oldu. 2003’de ulusal düzeyde ilk özel kanal ATV kuruldu.

Bunu PULS 4, OCTO TV, SERVUS TV, SIXX AUSTRIA ve LT1 TV takip etti (Zauner, 2008: 103). Bu kanalların yanında yerel ve bölgesel düzeyde yayın yapan televizyon kanalları ile ulusal ve yerel düzeyde birçok radyo bulunmaktadır. ORF1 televizyonu, göçmenlere yönelik “Heimat Fremde Heimat” adıyla ilk defa derli toplu bir televizyon programı gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra Report, Zib 2, Bundesland Heute ve Eco adlı programlar yapılmakta ve göçmenler kendi seslerini az da olsa duyurabilmektedir (Hayır, 2014: 105).
Yabancı düşmanlığı bir ülkede entegrasyonu etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Örneğin; Neue Krone Zeitung, Kurier, Die Presse, Heute ve Österreich gibi sağ eksenli konservatif gazetelerde, Avusturya’da yaşayan yabancılar daha çok suç içerikli haberlerde kendilerine yer bulmaktadırlar. Bu tarz gazetelerde yabancılar genellikle giyim tarzları, deri renkleri, dini ve etnik kimliğe vurgu yapılarak haberleştirilmektedirler.

Afrikalılar ve Müslümanlar (özellikle Türkler) bu bağlamda ele alınmaktadırlar.
Göçmenler haberlerde, korkulması gereken kişiler olarak yansıtılmaktadır. Göçmenler genelde medya yayınlarında negatif bir fotoğrafla temsil edilmektedir. Bu tarz haberler,
Avusturya’da gömenler üzerine negatif bir algının oluşmasına ve yayılmasına önayak olmaktadır. Bir ülkede gazete ve televizyonlarda göçmenler hakkında yapılan haberler, göçmenlerin hangi çerçevede ele alındıkları, nasıl bir tematik fotoğrafla yansıtıldıkları entegrasyonun akıbetini belirlemektedir.

Yaşadığımız çağda kitle iletişim araçları hayatımızın her alanına müdahale etmektedir.
Kitle iletişim araçları bir ülkede farklı kimlik, etnik, dinsel kökenden insanlar hakkında oluşturulan düşmanca algılar konusunda doğrudan etki gücüne sahiptir (Volf ve Bauböck,
2001: 125). Günlük yaşam deneyimlerimiz ve pratiğimiz, algılarımız, tutumumuz kitle iletişim araçlarının doğrudan ya da dolaylı müdahalesiyle şekillenmektedir. Bu bağlamda, çok kültürlü yapıya sahip bir toplumda farklı etnik köken, grup ve uluslardan bir araya gelmiş toplulukların birbirleriyle etkileşim içerisine girmeleri, birbirlerini kabullenmeleri noktasında o ülkede ulusal ve yerel medya kuruluşlarının yayınları oldukça önemlidir.
Karin Zauner tarafından yapılan bir araştırmada; her 100 kişiden 37’si Avusturya’nın bir göçmen ülkesi olduğunu, her 100 kişiden 100’ü göçün Avusturya için gerekli olduğunu, her 100 kişiden 45’i kitle iletişim araçlarının azınlıkların sesi olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Kitle iletişim araçlarının Avusturya’da entegrasyon süreçlerini negatif mi etki ediyor? sorusuna, % 60’ı “evet” cevabını vermiştir. Bunlardan yüzde 20’si medyanın entegrasyonu engellediğini, yüzde 40’ı ise hem negatif hem de pozitif etkilediği konusunda görüş bildirmiştir. Fakat genel kanı, Avusturya’da, kitle iletişim araçlarının entegrasyon konusunda negatif etkileri olduğu yönündedir (2011: 411-412).

Avusturya’da Yaşayan Türkiye Kökenli Göçmenler

20. yy. boyunca Avusturya göç hareketleri için çok önemli bir ülke konumundaydıve Doğu Avrupa’dan Batı (merkez) Avrupa’ya geçiş kapısı gibi temel bir konuma sahipti.
Avusturya, diğer Avrupa ülkeleri gibi ekonomik, siyasi ve sosyal faktörlerden dolayı uzun yıllar bir geçiş ülkesi olmuştur.

Avrupa genelinde 1918 ile 1950 yılları arasında yaklaşık 20 milyon insan göç etmek, yer değiştirmek zorunda kalmıştır (Fassmann ve Münz, 1996: 13). Almanya 1945 – 1988 yılları arasında 14 milyon civarında insana (işçiye) kapılarını açmıştır. Bunların büyük çoğunluğunu İtalya’dan gelen işçiler oluşturuyordu. Daha sonra 1960’lardan itibaren sırasıyla İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Yugoslavya’dan; 1970’lerde ise Türkiye, Fas ve Tunus’tan işçi ve aileleri göç etmiştir (Gouma, 2004: 59).

Avusturya’ya, İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren yoğun olarak göç dalgası yaşanmaya başladı. Bu dönemde yaklaşık 2 milyon göçmen belli bir süreyle sınırlandırılmış oturma izni ile Avusturya‘ya geldi. Savaşın sonunda 6,5 milyon nüfusu olan Avusturya’ya yaklaşık 3,5 milyon insan; yerinden yurdundan göçe zorlanmış kişiler, sığınmacılar, mülteciler, siyasi göçmeler, trans göçmenler, işçiler ve aileleri değişik nedenlerle göç etmiştir (Zierer, 1998: 8-9). Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Doğu Blok’undan ülkeye siyasi ve ekonomik nedenlerle mülteciler akın ettiler. Savaştan sonra, Amerikan yardımlarıyla (Mahrshall Planı) Almanya ve Avusturya ekonomilerinin canlanma belirtileri göstermesi beraberinde işgücü ihtiyacını açığa çıkardı. Diğer ülkelerden temin edilen göçmen işçilerle işgücü açığı kapatılamayınca, Almanya,ardından Avusturya 1960’lı yıllarda Türkiye kökenli göçmen işçilere kapılarını açmak durumunda kaldılar. Dolayısıyla Türkiye kökenli göçmenlerin Avusturya’ya göçü 1964 yılında iki ülke arasında imzalanan “İşgücü Tedarik Anlaşması” ile başlamıştır ve bu süreç günümüze kadar devam etmektedir (Soytürk, 2012: 2319). Günümüzde, Türkiye’den
Avusturya’ya göç her ne kadar küçük rakamlarla ifade edilir noktaya gelmiş olsa da, geçmişte yoğun olarak yaşanan isçi göçünün bir sonucu olarak Avusturya’da bugün azımsanmayacak derecede (300 bine yakın)2 Türkiye kökenli azınlık bir kitle yaşamaktadır.
“Bugün Türkiyeli nüfus, 50 yılını geride bırakırken, Avusturya’ya ‘yeni vatan’ (ikinci vatan) diye bakmaktadır; geleceğini bu gerçeklik temelinde tasarlayıp inşa etmeye” (Şimşek, 2014: 168) çalışmaktadır.

Avusturya’ya “misafir işçi” (Gastarbeiter) statüsüyle gelen birinci jenerasyon, eş ve çocukları Almanca öğrenme konusunda ciddi sorunlar yaşadılar. Birçoğu temel eğitimden (zar zor bitirdikleri) sonra mesleki eğitime yönelmek zorunda kaldılar. Matura3 düzeyinde Almanca öğrenenlerin sayısı ve matura sınavını başarıp üniversiteye devam etmiş olanların sayısı oldukça düşüktür (Zarif-Zadeh, 2010: 52). Monika Potanski’nin 2010’da Avusturya Entegrasyon Fonu için hazırlamış olduğu rapora göre; Türkiye kökenlilerin yüzde 68’i, zorunlu eğitimi ancak bitirmektedir (2010: 3). Diğer yandan,
2009’da yayınlanmış entegrasyon raporuna göre, Türkiye kökenli azınlıkların ülkede kalma süresi uzadıkça ülkeye aitlik duygusu da bir o kadar artmakta olduğu sonucuna varılmıştır. Avusturya’da doğmuş çocuklarla Türkiye’de doğup Avusturya’ya gelenler arasında kıyaslama yapıldığında ise; toplumsal entegrasyon konusunda, Avusturya’da doğmuşların ülkeye ait olma duygusunun daha kolay geliştiği ileri sürülmüştür. Bu gruplar hem Almancayı daha iyi konuşmaktadır hem de göçmen çocuğu olarak doğdukları bu ülkede edindikleri arkadaşlar, ilişkiler, eğitim süreçleri vs. dolayısıyla ülkeye olan bağları daha da artmaktadır. Diğer yandan, Türkiye’de doğup da Avusturya’da emekliye ayrılanların büyük çoğunluğu doğdukları ülkelerine (Türkiye’ye) geri dönmüşlerdir (Ulram, 2009: 23).

Gelinen aşamada Türkiye kökenli azınlık kitle, göçmen olarak geldikleri Avusturya’da birçok alanda kurumsallaşma temelinde ciddi mesafe kat etmekte ve seslerini Avusturya parlamentosundan kamuoyuna duyurma konumuna erişmiş durumdadırlar.
Örneğin, Türkiye kökenli göçmenleri temsilen 2008’de ilk kez Alev Korun “Yeşiller
Partisi” milletvekili seçildi. Ardından 2013’te yapılan seçimle Alev Korun, Aygün Berivan
Arslan ve Nurten Yılmaz ülke parlamentosuna giren milletvekili oldular. “Artık sadece işçilerden oluşmayan, her meslek ve gelir düzeyinden insanı kapsayan” (Şimşek, 2014:
178) Türkiyeli göçmen kitleleri, misafir işçilikten parlamenterliğe uzanan, çeşitli meslek grupları içinde kendilerine alan açmış konumdalar.

Son 15-20 yıllık süreçte, Türkiye kökenli göçmenler gerek yaşanan ekonomik kriz gerekse başka sebeplerden dolayı tekstil, gıda ve turizm gibi çeşitli sektörlerde faaliyet yürütmeye başladılar. İşveren olarak restoran zincirleri, kebap büfeleri, kitapçılar, seyahat acenteleri, çeviri büroları, video dükkânları, sebze-meyve dükkânları, market zincirleri, araba tamir dükkânları, kuaförler, kasaplar ve banka şubeleri gibi daha birçok alanda işveren durumuna geldiler (Zarif-Zadeh, 2010: 89-90).

Türkiye kökenli göçmeler bugün Avusturya’nın hemen hemen birçok şehrinde değişik amaçlarla birtakım yerel ve bölgesel düzeyde dernekler kurarak örgütlenmişlerdir.
Örneğin; Yozgatlılar, Sinoplular, Karadenizliler derneği vs. gibi. Bu örgütlenmenin yanında çeşitli öğrenci dernekleri, akademik örgütler, meslek birlikleri, ticaret ve sanayi odaları, kadın dernekleri, sanatsal kurumlar, çeşitli hizmet kurumları, iş ve işçi haklarını temsil eden sendikal kuruluşlar, basın yayın ve medya kurumları gibi hayatın her alanında oluşturdukları yapılarla kurumsallaşmayı ileri düzeye taşımışlardır.

Türkiye Kökenli Göçmenlerin Avusturya’da Medya Yayıncılığı

Daha önceki bölümde bahsedildiği gibi, Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli azınlık kitleler, her alanda kurumsallaştığı gibi medya alanında da kurumsallaşmayı başarmışlardır. Medya organları, diğer bir deyişle kitle iletişim araçları bir topluluğun entegrasyonu ve asimilasyonu konusunda pozitif ya da negatif etkide bulunurlar. Bu bağlamda, bir ülkeden başka bir ülkeye göç etmiş gruplar, topluluklar için ana dilde yayın yapan kitle iletişim araçları oldukça önemlidir. Kendi toplumlarıyla olan ilişkilerinin sürmesi anlamında ana dilin unutulmaması ve yeni kuşaklara öğretilmesi, eski kültürel değerler ve geleneklerin devamı, yeni toplumsal-kültürel norm ve değerlerin öğrenilmesi temelinde ana dilde yayın yapan medya organlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, göçmen konumunda oldukları toplumun medya organlarıyla (okuma ve izleme temelinde) olan ilişkileri, bulundukları topluma uyum sağlama ve entegre olma konusunda ciddi katkılar sağlayacaktır. Anadilde yayın yapan medya organlarının bir diğer önemi ise azınlık alarak yaşadıkları ülke hakkında olup bitenleri kendi anadillerinde takip etmek ve anlama kolaylığı sağlamaktadır.

Almanya’da özellikle Türkiye kökenli göçmenler üzerine yaptıkları çalışmalarla bilinen Geissler ve Pöttker; ana dilinde yayın yapan medya organlarının göçmenlerin yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olduğuna vurgu yapmaktadırlar. Yazılı basının önemli olduğunu, fakat daha önemli olanın ise TV yayınları olduğunu ileri sürerler. Anadilde yayın yapan medya organlarının her iki kültür için de köprü işlevi gördüğüne dikkat çekmektedirler. Geissler ve Pöttker, özellikle ikinci ve üçüncü jenerasyonun doğup büyüdüğü Avusturya’da, kendi anavatanlarıyla bağlantı kurmalarını sağlamak, öz kültürel değerlerini, anadillerini ve etnik kimliklerinin yok olup gitmesini önleme noktasında, etnik medyaya önemli görevler düştüğünü dile getirmektedirler (2006: 76). Türkiyeli göçmenlerin Avusturya’da Türkçe gazetelerle olan ilişkisi, bazı gazetelerin Avrupa’da dağıtıma sokulmasıyla başlamıştır. 1971’de Hürriyet, 1972’de Milliyet, 1973’te Milli Gazete, 1988’de Türkiye Gazetesi, 1990’da Cumhuriyet Hafta ve Zaman, 1992’de Dünya Hafta, 1995’te Evrensel, 2000’de Vakit ve 2002’de de Tercüman” sırasıyla Avrupa’da dağıtıma girmiştir. Özgür Politika, Hürriyet, Milliyet, Türkiye ve Zaman gazeteleri uzun zamandan beri direkt Avrupa’da çıkarılmaktaydı (Şimşek, 2014: 438) Sen (2001: 101), Avrupa’da yayın yapan bu gazetelerin fonksiyonunun; sadece anayurtlarındaki gelişmeler hakkında bilgi vermek olmadığını; özellikle Avrupa’da,
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin kaygılarını dile getirmek olduğuna dikkat çekerek onları, göçmenlerin Avrupa’daki sözcüsü ilan etmektedir.

Türkiyeli göçmenlerin Avusturya’da kendi anadillerinde medya yayıncılığı ise ilk olarak dergicilikle başlamıştır. Bu konuda “Türkiye’den Avusturya’ya Göçün 50 Yılı” adlı kitabında Hüseyin Şimşek (2014: 438-439) şu bilgileri aktarmaktadır: Türkiye kökenli nüfusun medya çalışmaları ise, dergicilikle başladı. Kısa süre ayakta kalabilmiş dergi örnekleri, 1970’lerin başına kadar uzanır. Ancak 1990’ların sonlarına ve 2000’lerin başına kadarki dönemde, uzun ömürlü Türkçe ya da Türkçe-Almanca yayınlara pek rastlanmaz. Halen çıkmakta olan
10’un üzerinde dergi ve gazete var. Bunların ilk ikisi 1999 içinde yayın hayatına başladı. Geri kalanların hepsinin gündeme geliş süreci, 2000-08 arasıydı. 2000’lerin ilk on yılı içinde, adeta bir furya yaşandı.

Aynı süreçte, bir yandan da ilk radyo yayınları yapılır oldu. Onları televizyon programları izledi.
Dolayısıyla, ilk olarak dergicilik üzerinden başlayan yayıncılık süreci birtakım gazetenin kurulmasıyla daha ileri bir noktaya taşınmıştır. Türkiye kökenli göçmenlerin
Avusturya’da kendi dillerinde aylık olarak çıkarmış oldukları başlıca gazeteler (bu gazetelerden birkaçı Almanca ve Türkçe olarak çift dilli yayın yapmakta) şunlardır:
Öneri (1999), Zaman Avusturya (1992), Yeni Vatan (1999), Medyatik (2000),
Aktüel (2002), Post (2002), Pusula (2003), Yeni Hareket (2003), Avusturya Günlüğü
(2005), Ajans (2006), Sendika (2007), Yeni Nesil (2008), Dewa (2008), Haber Wien
(2008), Hayat (2010).

Yıldız, bütün bu gazetelerin; Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli insanları aktüel konularda bilgilendirmek, problemlerini kamusal alanda açık bir şekilde tartışmak ve entegrasyon konusunda gerekli özveriyi göstermek gibi tek bir amacının olduğunu söylemektedir (2009: 43). Gazeteler dışında, Radyo Orange ve Okto TV’de Türkiye kökenli göçmenler kendi dillerinde hazırlayıp sundukları kimi programlar yapabilmektedirler. Avusturya’da, 1998 yılında yapılan düzenlemeyle çok dilli radyo yayıncılığının önü açılmış oldu ve böylece
Türkiye kökenli göçmenler kendi ana dillerinde radyo yayıncılığına başlama imkanı buldular. İlk yayınlar Viyana’da Radyo Orange bünyesinde Türkçe, Kürtçe ve Zazaca olarak gerçekleşmiştir. Sonraki yıllarda St. Pölten, Innsbruck gibi başka eyaletlerde de radyo yayıncılığının önünün açılmasıyla buralarda da birtakım programlar yapılmaya başlanmıştır (Şimşek, 2014: 444-445). Türkiye kökenlilerin Avusturya’da televizyon programlarının ilk olarak 2006’da başladığını belirten Şimşek, televizyon yayıncılığı konusunda şu bilgileri aktarmaktadır: Avusturya’da, 2006’dan beri yapılagelen Türkçe tv programları, iki tarzda sürdürülüyor. İlk tarz; program bu ülkede hazırlanıyor, ama Türkiye’deki veya o kanalın Avrupa’ya yönelik yayın kuşağında ya da Almanya’daki Türkiye kökenlilere ait televizyon kanalı bünyesinde ekranlara geliyor. Özcesi, program Avusturya’dan ve bu ülkeden temalar üzerine kuruluyor, ama başka bir ülkedeki kanalda yayımlanıyor. İkinci tarz; program hem bu ülkede hazırlanıyor, hem de bu ülkedeki bir tv kanalında yayımlanıyor (2014: 447).
Türkiye menşeli televizyon kanalların (Kanal D, ATV, Türk Show, TGRT, TRT gibi) ve Avrupa’da kurulan bazı televizyon kuruluşları (Su TV ve Yol TV gibi) göçmenlere yönelik yayınlarının dışında; Avusturya’daki Türkiyeli göçmenler, Radyo Orange gibi çok sesli bir konseptle kurulan Okto TV bünyesinde kendi programlarını yapma imkanına sahiptirler.

Türkiye Kökenli Göçmenlerin Avusturya’da Medya Tüketim Alışkanlıkları

Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin kitle iletişim araçları ile olan ilişkisi üzerine yapılmış olan araştırmalarda şu sonuçlara varılmıştır. Monika Potanski tarafından 2010 yılında Avusturya Entegrasyon Fonu için hazırlanan raporun4 verilerine göre;

Tv İzleme

Türkiye kökenli göçmenlerin yüzde 77’si günlük TV izlemektedir. Diğer göçmenlerin izleme oranları ise yüzde 70’lerin altında kalmaktadır. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 65’i uydu üzerinden TV izlemektedir. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 76’si Türkçe yayın yapan TV kanallarını izlemeyi tercih etmektedir. Türkiye kökenliler arasında Avusturya TV’lerini izleyenlerin oranı ise yüzde 30 civarındadır. Türkiyeli göçmenlerin yüzde 33’ü günde 2-3 saat, yüzde 10’nu 3-4 saat, yüzde 15’i 4 saat, ve sadece yüzde 13’ü 1 saat veya
1 saatten daha az TV izlemektedir.

Günlük Gazete Okuma

Türkiyeli göçmenlerin Türkçe yayınlanan günlük gazeteleri okuma yüzde 21 iken,
Avusturya günlük gazetelerini okuma oranı yüzde 30 civarındadır.

Internet Kullanma

Türkiyeli göçmenlerin yüzde 43’ü günlük internete girerken, yüzde 39’u ise hiç internet kullanmamaktadır. Bir diğer araştırma ise, Dr. Peter Hajek ve Mag. Alexandra Siegl tarafından
2012 yılında İçişleri Bakanlığı için hazırladıkları rapordur. Raporun verilerine göre;
Türkiye kökenli göçmenler yüzde 88 oranıyla TV izlemekte; yüzde 68 oranıyla İnternet kullanmakta; yüzde 49 oranıyla günlük gazete takip etmekte; yüzde 27 oranıyla radyo dinlemekte ve yüzde 12 oranıyla da çeşitli dergi magazinsel yayınları takip etmektedir.
Dr. Peter Hajek ve Mag. Alexandra Siegl’in ulaştığı sonuca göre;

Tv İzleme Tercihleri

Rapora göre, Türkiyeli göçmenlerin Avusturya’da düzenli günlük TV izleme tercihlerinde ilk 8 sırayı Türkiye televizyon kanalları paylaşmaktadır. Bunlar sırasıyla;
Kanal D yüzde 73, Show TV yüzde 72, Star TV yüzde 69, Atv yüzde 56, Kanal 7 yüzde
49, Samanyolu yüzde 45, TRT 1 yüzde 34 ve TRT Türk yüzde 18’dir. Bir Avusturya özel
TV kanalı olan ATV ise yüzde 16’lik bir oranla ancak 9. sıraya yerleşmektedir; Avusturya resmi devlet kanalı ORF ise yüzde 13 oranla5 ancak 11. sırada kendisine yer bulmaktadır.
CNN Türk, yüzde 5’lik bir izleme oranıyla listenin en sonuna yerleşmiştir (2012: 8).

Gazete Okuma Tercihleri

Rapora göre; birinci sırada Heute (bedava dağıtılıyor) yüzde 49, ikinci sırada Hürriyet yüzde 31, üçüncü sırada Österreich (bedava dağıtılıyor) yüzde 31, dördüncü sırada Krone Zeitung yüzde 19, beşinci sırada Milliyet yüzde 14, altıncı sırada Sabah yüzde 13, yedinci sırada Akşam yüzde 12 oranla en çok okunan gazetelerdir. Metrolarda bedava dağıtılan magazinsel Heute gazetesi Türkiyeli göçmenler tarafından en çok okunan gazetedir. Hürriyet Milliyet, Sabah ve Akşam gazeteleri Türkiye kökenli göçmenlerin Avusturya’da en çok takip ettiği ve okuduğu Türkçe gazetelerdir. Raporda, okuma oranlarına göre 15 gazete arasında yapılan sıralamada birinci sırayı Heute, son sırayı ise Türkiye gazetesi paylaşmaktadır (2012: 16).

Internet Sayfası Tercihleri

Rapora göre, Türkiye kökenli göçmenler daha çok kendi dillerindeki web sayfalarını tercih etmektedirler. Aşağıdaki tabloya göre bunlardan; ahaber.com.tr, diziizle.net,
hürriyet.com.tr ve habertürk.com adli siteler Facebook, Google ve Youtube’nin yanında en çok kullandıkları internet sayfalarıdır. Sıralama; Google yüzde 72, YouTube yüzde 63,
Facebook yüzde 59, ahaber.com.tr yüzde 8, twitter yüzde 7, diziizle.net yüzde 4, hürriyet.
com.tr yüzde 3, habertürk.com yüzde 2, acunn.com yüzde 1 şeklinde yapılmıştır (2012: 11-12)

Yukarıdaki iki araştırmanın verilerine dayanarak, Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin kitle iletişim araçlarını takip ve tüketimi konusunda, göçmenlerin daha çok Türkçe yayın yapan medya organlarını tercih ettikleri sonucu çıkmaktadır.

Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin sadece kendi anadillerindeki medya organlarını değil, özellikle yaşadıkları toplumun dilindeki medya organlarını da takip etmeleri, göçmenlerin toplumsal entegrasyon ve uyumuna olumlu katkı yapacağına inanılmaktadır. Böylece göçmenler, kendi soydaşlarından oluşan kapalı bir topluluk içinde yaşamak yerine yaşadıkları toplumun bir parçası olabilmek için ülkedeki politik, kültürel, sosyal ve aktüel olayları takip edebilecektir. Geißler (2008), Trebbe ve Weiß (2001) ve Hafez (2002) gibi iletişim bilimcilere göre göçmen kökenli kişilerin medya organlarını takip ederken hangi dili tercih ettikleri konusu önemlidir. Göçmenlerin içinde yaşadıkları toplumun dilinde medya kurumlarını takip etme oranı arttıkça, entegrasyon oranları da bir o kadar artmaktadır. Dolayısıyla etnik azınlıkların, toplulukların göçmen olarak yaşadıkları ülkelere uyum sağlama, entegre olmaları noktasında medya organlarıyla olan ilişkileri azımsanmayacak derecede etkili olmaktadır. Çokkültürlü toplumlarda entegrasyonun başarılı olup olmaması noktasında medya tüketim süreçleri önemli rol oynamaktadır (Şentürk-Kara, 2013: 3).

Sonuç

Bugün birçok ülkede, özellikle sanayileşmiş toplumlarda, ülke gündemlerini belirleyen göç, göçmenlik sorunu, insanlığın yeryüzünde varoluşuyla ortaya çıkmış bir olgudur ve geçmişte olduğu gibi günümüzde de sürekli devam eden bir süreçtir. İnsanları göç etmeye çevresel, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik gibi çeşitli faktörler sebep olmaktadır. Dünyanın giderek global bir boyut kazandığı ve kıtalar arası, ülkeler arası insan hareketliliğinin gittikçe yoğunlaştığı bu çağda, “göç etmek” çeşitli kavramlarla ifade edilmektedir. Bunlar; işçi göçü, evlilik, aile birleşimi göçü, öğrenci göçü, siyasi göç (politik veya başka nedenlerle iltica etmek, mültecilik) ve isteğe bağlı göçlerdir.

Göçen insanların vardıkları yerde, kendileri için yabancı olan kültüre entegre olup o kültürün gelenek-görenek ve toplumsal norm ve yasaları içerisinde hem kendi kültürel alışkanlıklarını, dilini ve dinini korumak hem de göç ettikleri kültüre uyum sağlamak durumundadırlar. Bu bağlamda entegrasyonun sağlanması noktasında kitle iletişim araçlarına hayati düzeyde ihtiyaç duyulmaktadır. Çokkültürlü bir toplumda kitle iletişim araçları üzerinden yapılan yayınlar, medya kurumlarının göçmen politikası, entegrasyonun akıbetini belirlemektedir. Kitle iletişim araçlarının pozitif temelde yayınlar yapması çokkültürlü bir ülkede toplumsal entegrasyonu güçlendirmekte, negatif yönde yayınlar yapması ise desentegrasyona hizmet etmektedir.

Önemli bir göçmen ülkesi konumundaki Avusturya’da, Türkiye kökenli göçmenlerin yaklaşık elli yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Gelinen aşamada Türkiye kökenli azınlık kitleler, göçmen olarak geldikleri Avusturya’da siyasi, politik, kültürel ve ekonomik olarak birçok alanda kurumsallaşma temelinde ciddi mesafe kat etmektedirler ve seslerini
Avusturya parlamentosundan kamuoyuna duyurma konumundadırlar. Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli azınlık kitleler her alanda kurumsallaştığı gibi medya alanında da kurumsallaşmayı başarmışlardır. İlk olarak dergicilikle başladıkları medya yayıncılığı bugün birçok gazete, radyo ve televizyon programlarıyla devam etmektedir. Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin medya tercihleri hakkında yapılan bilimsel çalışmalarda; Türkiyeli göçmenlerin daha çok kendi anadillerindeki kitle iletişim araçlarını tercih ettikleri sonucuna varılmıştır. Buna, Türkiye menşeili televizyon kanallarına ve gazetelere kolayca ulaşmak doğrudan etki etmektedir. Diğer yandan Avusturya medya kurumlarının gerek yabancılara yönelik olumsuz tutumları ve gerekse içeriksel eksikliği göçmenlerin kendi dillerindeki yayınları takip etmeye yöneltmektedir. Dil ise diğer bir etmendir.

İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi – Sayı 42 / Bahar 2016 / Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi / Dr. Celal HAYIR

Kaynaklar
Aziz, Aysel, (2013). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri, Ankara:
Nobel Akademik Yayıncılık.
Bonfadelli, Heinz, (2007). “Die Darstellung ethnischer Minderheiten in den
Masssenmedien”, Heinz Bonfadelli ve Heinz Moser (Hrsg.), Medien und Migration, Wiesbaden: VS Verlag für Sozialwissenschaften, s. 95-116.
Böse, M., ve Kogoj, C., (2002). “Minderheiten und elektronische Medien in
Österreich” SWS-Rundschau, Heft 3, s. 293-307.
Burkart, Roland, (2002). Kommunikationswissenschaft: Grundlagen und
Problemfelder, Wien-Köln-Weimar: Böhlau Verlag.
Ceylan, Nergis, (2009). Integrationsfunktion der Medien, Masterarbeit, Publizistikund Kommunikationswissenschaft der Universität Wien, Viyana.
Çamdereli, Mete, (2008). İletişime Giriş, İstanbul: Dem Yayınları.
Duden (1999). Das große Wörterbuch der deutschen Sprache, Manheim: Duden
Verlag.
Fassman, H., ve Münz, R. (1996). Migration in Europa: Historische Entwicklung,
aktuelle Trends und politische Reaktionen, Frankfurt am Main: Campus Verlag.
Geißler, R., ve Pöttker, H. (2006), Integration durch Massenmedien: Medien und
Migration im internationalen Vergleich, Mass Media-Integration, Bielefeld: Transcript
Verlag.
Gouma, Assimina (2004). Migration und Medien: Mediennutzung, Identität
und politische Partizipation der GriechInnen in Wien, Diplomarbeit, Human- und
Sozialwissenschaftlichen Fakultät der Universität Wien, Viyana.
Hayır, Celal (2014). “Warum macht der ORF keine Programme für die
fastdreihunderttausend Menschen mit türkischem Migrationshintergrund in Österreich?”,
The Journal of International Social Research, 7 (30), s. 101-110.
Hajek, P., ve Siegl, A. (2012). “Mediennutzungsverhalten von Muslimen in Öst
erreich(Forschungsbericht)”,https://www.google.at/search?q=Mediennutzungsverhalten
+von+Muslimen+in+%C3%96sterreich+%28Forschungsbericht%29&ie=utf-8&oe=utf
8&gws_rd=cr&ei=vbrdVs3aHomgUfPxtuAL, Erişim Tarihi: 10.01.2016.
Herczeg, Petra (2010). “Integration durch Kommunikation. Fünf Thesen über einen
notwendigen kommunikationswissenschaftlichen und gesellschaftlichen Diskurs”, Tobias
Eberwein ve Daniel Müller (Hrsg.), Journalismus und Öffentlichkeit: Eine Profession und
ihr gesellschaftlicher Auftrag, Wiesbaden: VS Verlag, s. 167-180.
Kröll, Friedhelm, (2011). “Einblicke, Grundlagen sozialwissenschaftlicher
Denkweisen” Hannes Haas ve Rudolf Richter (Hrsg.), Wien: Braumüller Verlag.
Maletzke, Gerhard, (1987). “Integration, eine gesellschaftliche Funktion der
Massenmedien”, Hannes Haas (Hrsg.), Mediensysteme, Wien: Wilhelm Braumüller
Verlag, s. 161-168
McQuali, D., ve Windahl, S., (2010). İletişim Modelleri, Konca Yumu (cev.),
Ankara: İmge Kitabevi.
Nuschler, Franz, (1995). Internationale Migration: Flucht und Asyl, Opladen: Leske
Budrich. Potkanski, Monika, (2010). ÖIF-DOSSIER 2010, Türkische Migrant/-inen in
Österreich.Zahlen,Fakten,Einstellungen,http://www.integrationsfonds.at/oeif_dossiers/
tuerkische_migrant_innen_in_oesterreich_zahlen_fakten_einstellungen, Erişim Tarihi:
20.12.2015.
Pürer, Heinz, (1998). Einführung in die Publizistikwissenschaft: Systematik,
Fragestellungen, Theoriensaetze, Forschungstechniken, Konstanz: UVK-Medien.
Sen, Faruk, (2001). “Türkische Fernsehsender in der deutschen Fernsehlandschaft“,
Ausländerbeauftragte der Ferein und Hansestadt Hamburg..(Hrsg.), Medien Migration
Integration, Berlin: Vistas Verlag, s. 101-220.
Soytürk, Mehmet (2012): Türkiye’den Avusturya’ya İşgücü Göçü,http://
www.turkishstudies.net/Makaleler/901358301_128Soyt%C3%BCrk%20
Mehmet_S-2313-2328.pdf, Erişim Tarihi: 08.12.2015.
Şahin, Cengiz, (2001). “Yurt Dışı Göçün Bireyin Psikolojik Sağlığı Üzerindeki
Etkisine İlişkin Kuramsal Bir İnceleme”, Gazi Üni. Gazi Egitim Fakültesi Dergisi, 21(2),
s. 57-67.
Şimşek, Hüseyin, (2014). Türkiye’den Avusturya’ya Göçün 50 Yılı. İstanbul: Belge
Yayınları.
Şentürk-Kara, Eylem, (2013). “Medya Aracılığıyla Kültürlerarası Entegrasyon:
Almanya Örnegi. Alanya’da Yaşayan Türklerin Medya Sektöründe Görev Almasının
Kültürlerarası Entegrasyona Etkisi”, Gümüşhane Üni. İletişim Fakültesi Dergisi, 2 (1),
s. 1-25.
Treibel, Annette, (1999). “Migration in modernen Gesellschaften: Soziale Folgen
von Einwanderung, Gastarbeit und Flucht”, Weinheim/München: Juventa Verlag.
Treibel, Annette, (2003). Migration in modernen Gesellschaften, Weinheim/
München: Juventa Verlag.
Ulram, Peter A., (2009). Integration in Österreich, Im Auftrag der Bundesministerium
für Inneres, Gfk-Austria GmbH, http://medienservicestelle.at/migration_bewegt/wpcontent/uploads/2011/05/GfK-Integration-in-%C3%96.pdf, Erisim Tarihi: 10.01.2016.
Urlich, Andreas, (2014) ,Medien in Österreich, https://www.bka.gv.at/DocView.
axd?CobId=57669, Erişim Tarihi: 3 Şubat 2016.
Volf, P., und Bauböck, R., (2001). Wege zur Integration: Was man gegen
Diskriminierung und Fremdenfeindlichkeit tun kann, Klagenfuhrt : Celovec.
Yaylagül, Levent, (2010). Kitle İletişim Kuramları: Egemen ve Eleştirel Yaklaşımlar,
Ankara: Dipnot Yayınları.
Yıldız, İsmail, (2009). Die lokalen türkischsprachigen Zeitungen in Wien
und deren Funktion beim Integrationsprozess“, Masterarbeit, Publizistik- und
Kommunikationswissenschaft der Universität Wien, Viyana. Zarif Zadeh, Sussan, (2010). Türkischstämmige Minderheit in Österreich: Der
Einfluss der Einwanderer/Zuwanderer – dargestellt am Beispiel der türkischen Minderheit
– auf die soziale und pädagogische Landschaft in Österreich seit der zweiten Republik
(1945 – 2010), Magisterarbeit, Pädagogik der Universität Wien, Viyana.
Zauner, Karin, (2011). Zuwanderung – herausforderung für ÖsterreichsMedien,
Dissertation, Publizistik- und Kommunikationswissenschaft der Universität Wien,
Viyana.
Zauner, Karin, (2008), Einstellungen von ChronikjournalistInnen
österreichischer Tageszeitungen zu den Themen Migration und mediale Integration von
MigrantInnen im Kontext ihres Rollenverständnisses, Masterarbeit, Publizistik- und
Kommunikationswissenschaft der Universität Wien, Viyana.
Zıllıoğlu, Merih, (1996). İletişim Nedir?, İstanbul: Cem Yayınevi.
Zierer, Brigitta, (1998). Politische Flüchtlinge in österreichischen Printmedien,
Wien: Braumüller.

Yayınlama: 02.04.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.