Avusturya siyasetine bir bakış | “Parti çıkarları, devletin çıkarlarının önüne geçti”

Avusturya siyasetine bir bakış | “Parti çıkarları, devletin çıkarlarının önüne geçti”

| Adem Hüyük

Avusturya’daki siyasi kriz ve hükümet kurma çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının yarattığı tabloyu nasıl okumalıyız?

Görünüşe göre, hiçbir parti gerçekten hükümet kurup ülkeyi yönetmek istemiyor gibi bir izlenim veriyor. Parti çıkarlarının, devletin çıkarlarının önüne geçtiği, tarafların uzlaşmaz tavırları yüzünden Avusturya giderek siyasi istikrarsızlık içindeki İtalya’ya benzetilecek.

Avusturya siyasetine yön veren ülkenin önde gelen gazetecilerinin, özellikle dikkat çektikleri eleştiriler şunlar:

  • FPÖ’nün ÖVP’yi ortak olarak değil, boyun eğmesi gereken bir rakip olarak görmesi.
  • SPÖ’nün 1960’ların sınıf mücadelesi anlayışında kalmış bir liderle hareket etmesi ve toplumdaki kutuplaşmayı artırması.
  • ÖVP’nin sürekli politik manevralar yaparak kendi kimliğini belirsiz hale getirmesi.
  • NEOS’un hükümete girme konusunda tutarsız bir duruş sergilemesi.
  • Yeşillerin bir önceki hükümetteki performansları nedeniyle artık bir seçenek olarak bile görülmemesi.

Bu siyasi çıkmazın uzun vadede Avusturya’daki geleneksel partilere zarar verebileceği ve yeni siyasi hareketler için bir boşluk yaratabileceği öne sürülüyor. Ortaya çıkabilecek yeni bir partinin, ideolojik değil pragmatik bir merkez çizgisi izlemesi ve “hurdaya çıkmış” eski siyasetçiler yerine toplumun güven duyabileceği yeni isimlerle sahneye çıkması gerektiği ifade ediliyor.

FPÖ Lideri Herbert Kickl neden hükümeti kurma görevinden vaz geçti? | Oysa görevin ilk olarak kendisine verilmemesine karşı ağır eleştirilerde bulunmuştu…

Daha önce, 29 Eylül 2024’te yapılan genel seçimlerde FPÖ’nün birinci parti olmasına rağmen, diğer partilerin FPÖ ile koalisyon kurmaya yanaşmaması üzerine Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, hükümet kurma görevini önce ÖVP lideri Karl Nehammer’e vermişti. Nehammer’in girişimleri sonuçsuz kalınca, 6 Ocak 2025’te bu görev Kickl’e devredilmişti.

FPÖ Genel Başkanı Herbert Kickl, hükümet kurma görevini iade etme kararını, koalisyon görüşmelerinde Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile yaşanan anlaşmazlıklara bağladı. Özellikle bakanlıkların dağılımı ve politikalar konusunda uzlaşma sağlanamaması, bu kararın temel nedenleri arasında yer aldı. Kickl, ÖVP ile yapılan müzakerelerde birçok taviz vermelerine rağmen, istenilen sonuca ulaşılamadığını belirtti.

Ancak, FPÖ ile ÖVP arasındaki koalisyon görüşmeleri, özellikle Avrupa Birliği politikaları, Rusya ile ilişkiler ve istihbarat teşkilatlarının kontrolü gibi konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle başarısız oldu. ÖVP’nin istihbarat teşkilatlarının kontrolünü elinde tutma isteği, FPÖ için kabul edilemez bir şart olarak görüldü. Bu gelişmeler sonucunda, Kickl 12 Şubat 2025’te hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı’na iade etti ve erken seçim olasılığı gündeme geldi. Anketler, FPÖ’nün oy oranının artabileceğini gösteriyor.

Peki FPÖ neden, İçişleri Bakanlığı ve istihbarat teşkilatlarının yönetiminde ısrar ediyor?

FPÖ’nün içişleri bakanlığı ve istihbarat teşkilatlarını kontrol etmek istemesinin birkaç nedeni var:

Göç ve Güvenlik Politikalarını Kontrol Etmek
FPÖ, göç karşıtı ve sert güvenlik politikalarıyla bilinen bir parti. İçişleri bakanlığını alarak, göçmenlere yönelik daha katı yasalar uygulamak, sınır güvenliğini sıkılaştırmak ve sığınmacı politikalarını kendi çizgilerine çekmek istiyor.

Polis ve Kolluk Kuvvetleri Üzerinde Etki Kurmak
FPÖ, güvenlik güçlerinin yönetimini devralarak, özellikle sağ popülist politikalarını destekleyen polis ve güvenlik teşkilatlarıyla daha yakın çalışmak istiyor. 2018’deki ÖVP-FPÖ koalisyonunda FPÖ’lü bir içişleri bakanının (Herbert Kickl) kolluk kuvvetlerini parti çizgisine çekmeye çalıştığı iddia edilmişti.

İstihbarat Teşkilatlarını Yeniden Yapılandırmak
FPÖ, Avusturya iç istihbarat teşkilatı olan BVT’nin (Bundesamt für Verfassungsschutz und Terrorismusbekämpfung) FPÖ’ye karşı güvensiz olduğunu düşünüyor. 2018’de FPÖ’nün kontrolündeki içişleri bakanlığı, BVT’ye baskın düzenlemiş ve bazı dosyalara el koymuştu. Bu olay, FPÖ’nün istihbarat üzerinde kontrol kurma isteğini açıkça göstermişti. Parti, istihbaratı yeniden yapılandırarak kendisine yönelik olası soruşturmaları önlemek ve güvenlik politikalarını yönlendirmek istiyor.

Derin Devlet ve Bürokrasi Üzerindeki Etkisini Artırmak
FPÖ, devlet içindeki geleneksel bürokratik yapıların kendisine karşı olduğunu düşünüyor. İçişleri ve istihbarat birimlerini ele geçirerek devlet mekanizmasında kalıcı bir etki bırakmayı hedefliyor.

ÖVP’yi Zayıflatmak ve İktidar Alanını Genişletmek
FPÖ, ÖVP ile yaptığı müzakerelerde en kritik bakanlıkları almak istiyordu. Özellikle içişleri bakanlığını alarak ÖVP’nin geleneksel olarak güçlü olduğu güvenlik alanında etkinliğini kırmak ve gelecekteki seçimlerde daha güçlü bir konuma gelmek istiyordu.

Ancak ÖVP, FPÖ’nün içişleri ve istihbarat teşkilatlarını kontrol etmesini tehlikeli bulduğu için bu talebi kabul etmedi ve koalisyon görüşmeleri başarısız oldu.

Şimdi ne olacak?

Bu gelişmelerin ardından, Cumhurbaşkanı Van der Bellen’in nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Mevcut durumda, hükümet kurma görevi herhangi bir partiye verilmiş değil. Cumhurbaşkanı’nın, partiler arası yeni görüşmelerin yapılmasını teşvik etmesi veya erken seçim kararı alması gibi seçenekler üzerinde duruluyor. Ülke tarihinde daha önce en uzun koalisyon görüşmeleri 1962’de 129 gün sürmüştü; ancak mevcut süreç 130 günü aşarak yeni bir rekor kırdı.

Önümüzdeki günlerde, Cumhurbaşkanı’nın atacağı adımlar ve siyasi partilerin tutumları, Avusturya’nın siyasi geleceğini belirleyecek. Erken seçim olasılığı gündemde olsa da kesin bir karar henüz alınmış değil.

Van der Bellen, perşembe günü parti liderleriyle bir araya gelerek

Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, perşembe günü [bugün] parti liderleriyle bir araya gelerek, başarısızlıkla sonuçlanan mavi-siyah koalisyon müzakerelerinin ardından yeni bir hükümetin nasıl kurulabileceğini değerlendirecek.

Perşembe günü Hofburg’da en azından NEOS lideri Beate Meinl-Reisinger, SPÖ lideri Andreas Babler ve Yeşiller Partisi lideri Werner Kogler’in hazır bulunması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Çarşamba günü yaptığı açıklamada, mavi-siyah koalisyonun başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından dört olasılıktan bahsetti:

• Erken seçim,

• Parlamentonun desteğiyle bir azınlık hükümeti,

• Uzmanlar hükümeti veya birden fazla partinin yer aldığı bir koalisyon.

Partiler, hükümetin geleceğini kendi içlerinde de görüşmek istiyor. ÖVP, çarşamba günü federal parti yönetim kurulunu toplarken, Sosyal Demokratlar (SPÖ) ise Perşembe günü parlamentoda başkanlık toplantısı düzenleyecek.| ©DerVirgül

Yayınlama: 13.02.2025
Düzenleme: 13.02.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.