Avusturya’da aşırı sağın iktidara gelmesi durumunda olası senaryolar…

| Adem Hüyük

29 Eylül 2024 Pazar günü yapılacak olan genel seçimler sonrasında olası senaryolar…

Seçimlere dair yapılan anketlerin çok belirleyici olmadığını ancak belirleyici bir sonuç olarak ciddiye almamız gereken, 9 Haziran’da 2024 Pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları, bize tehlikeyi işaret ediyor.

Avrupa Parlamentosu Seçimlerinin Avusturya özelinde, seçimlerin galibi aşırı sağcı Özgürlük Partisi [FPÖ] oldu.

Halk Partisi [ÖVP], eski genel başkanı ve dönemin başbakanı Sebastian Kurz’a karşı ileri sürülen ve kısmen doğrulanan yolsuzluk suçlamaları ve Korona salgını dönemindeki yanlış uygulamaların ekonomik sonuçlarıyla savaşmak zorunda kalmıştır. Bu krizlerin ürerine Rusya Ukrayna savaşı başlamış ve AB genelinde başlayan enerji bilinmezliği, fiyatlara yansımış ve bunun faturası ÖVP’ye dolayısıyla yeni VP başkanı ve Başbakan Nehammer’e kesilmiştir.

| Sebastian Kurz

Sosyal Demokrat Parti [SPÖ], Eski Avusturya Şansölyesi Christian Kern’in Ekim 2017 Erken Genel Seçimlerinde, Şansölyeliği Sebastian Kurz’a [ÖVP] karşı kaybetmesi sonrasında, Kern tarafından İngiltere’den getirtilerek 2017 yılında dağılan SPÖ-ÖVP Koalisyon Hükümetinin Sağlık Bakanı görevinde bulunan Pamela Rendi-Wagner, SPÖ federal başkan olmuş ve SPÖ içerisinde 2018 yılında başlayan genel başkan tartışmaları, partiyi içe hesaplaşmalara itmiş ve güncel siyaseten uzaklaştırmıştır.

| Pamela Rendi-Wagner

ÖVP yolsuzluk soruşturmalarının gölgesinde, SPÖ ise çekirdekten gelmeyen Rendi-Wagner’in genel başkanlıktan düşürülmesine odaklanırken, FPÖ Korana salgını nedeniyle uygulanan ekonomik sonuçları olan kısıtlamalara karşı çıkarak, seçmenin en önemli sorununa olasılığı imkansız vaatlerle çözüm vaadinde bulunmuştur.

Sancılı geçen Korona salgını sürecinde puan toplayan FPÖ, Hükümetin Korona salgınında harcadığı parayı tedarik etmek amaçlı tedbirleri ve bu tedbirlerin üzerine Rusya Ukrayna savaşının neden olduğu enerji kriziyle başlayan ekonomik sıkıntılar ve yükselen enflasyon, FPÖ’nün muhalefet yapmasına gerek kalmadan oy devşirmesine olanak yaratmıştır.

Ana muhalefetin temsilcisi SPÖ, Rendi-Wagner’in istifa ettiği genel başkanlık koltuğunu doldurmak için kongreye gitmiş ve SPÖ’nün sol kanadını temsil eden Andreas Babler’i seçti.

İkinci cumhuriyet tarihi boyunca dönüşümlü ve koalisyon kurarak ülkeyi yöneten SPÖ ve ÖVP bütün bunlara uğraşırken, FPÖ seçmene inerek özellikle alt sınıfların güvenini kazandı.

SPÖ ve ÖVP şu günlerde FPÖ’yü sadece partinin genel başkanı Herbert Kickl’in radikal aşırı sağcı yapısını eleştirmekten başka bir şey yapamaz hale gelmiş durumdadırlar.

Herbert Kickl seçilse, Şansölye olabilir mi?

Sığınmacı krizi, ekonomik durgunluk ve işsizliğin artması nedeniyle seçmenlerin, iktidara olan kızgınlıklarını, alternatif olarak gördükleri aşırı sağcı parti FPÖ’ye oy vermesi tahmin ediliyor.

Ancak bu uluslararası dengelerde çok karşılık bulmuyor. Zira 1999 Avusturya Genel Seçimleri sonucunda yaşananları hatırlamak gerekir.

| Herbert Kickl

3 Ekim 1999 tarihinde yapılan Avusturya Ulusal Konseyi seçimlerinde Sosyal Demokrat Parti, Ulusal Konsey’in en büyük partisi kalmasına rağmen, koalisyon hükûmeti müzakerelerden birkaç ay sonra Avusturya Özgürlük Partisi [FPÖ] ve Avusturya Halk Partisi [ÖVP] tarafından kuruldu.

Seçimlerde ÖVP, FPÖ’nün gerisinde bitirmiş olmasına rağmen, tartışmalı “FPÖ lideri Jörg Haider’in yerine ÖVP lideri Wolfgang Schüssel Şansölye oldu.”

Ayrıca Karintiya milletvekili seçilmiş olan Haider, kabinede görev almadı ve parti lideri olarak istifa etmedi.

Ancak yabancı hükûmetler ve yurt içinde SPÖ ve Yeşiller tarafından organize edilen protestoyla karşı karşıya kalan FPÖ hükûmeti, Avrupa Birliği’nin diğer on dört üyesinden kritik yaptırımlara maruz kaldı. Ayrıca, Amerika ve İsrail devleti tarafından Avusturya yaptırımlarla gizli tehditte maruz kaldı.

Tarihte yaşanan bu gelişmeler bugün de tartışılıyor. FPÖ lideri Herbert Kickl’in seçimleri kazanması durumunda Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurma görevinin verilmesi ihtimaller arasında görülmüyor.

Ancak hükümette yer alması kaçınılmaz. Hem de en önemli bakanlıkları alarak.

Ek bilgi olarak vermek isterim; Avusturya yasalarına göre, başbakan kabile bakanlarına yaptırım gücü neredeyse yok gibi. Yani Bakanlığın aldığı kararı başbakan yok sayamıyor.

FPÖ 2017 seçimleri sonrasında kurulan ÖVP-FPÖ koalisyon hükümetinde, Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı gibi önemli ve silahlı kuvvetlere ve polis güçlerine hükmeden bakanlıkları almıştır.

29 Eylül 2024 seçimleri sonucunda olası bir başarı sağlayan FPÖ, aynı bakanlıkları isteyeceğinden hiç şüphe yok.

29 Eylül 2024 Pazar günü yapılacak olan genel seçimler sonrasında olası senaryolar…

FPÖ hükümette yer alırsa ne olacak?

– Şuan sosyal yardım alamayan bir yıllık oturum kart sahiplerinin yanına, üç yıllık oturum kart sahipleri de eşlik edecek.

-Avusturya vatandaşlığı alımları daha da zor olacak, vatandaşlık alımlarında yapılan sınavlar asimilasyon ve tahrik edici sorularla yer değiştirecek.

-Zorlaştırılacak olan Avusturya vatandaşlığı, zamanla tüm sosyal haklarda ön koşul olarak dayatılacak, uygulaması anayasal suç olduğundan kısmen ve keyfi uygulanmaya çalışılacak.

-Avusturya vatandaşlığı olanlarda dahil olmak üzere, Türkiye’ye yatırım yapanların, Avusturya’ya ticari bir yarar sağlamaması durumunda, ülke parası yurt dışına çıkartılıyor bahanesiyle, pasif baskı yapılacak.

-Müslümanların ve özellikle Türkiye kökenli Müslümanların büyük federasyonlarına denetim artırılacak, hesap hareketlilikleri takip edilecek.

-Avusturya milli yiyeceğinin eski rağbetine kavuşması için, en popüler olan döner üzerinde baskı oluşturulacak.

–Almanca bilmeyenlerin kamusal alanda hiçbir söz hakkı kalmayacak.

Devlet fonlarından yararlanarak meslek veya dil kursu alanlardan sonuç beklenilecek, alınamazsa ödeneklerden kesintiye gidilecek.

-Okullarda Almanca bilmeyen göçmen çocukları tamamen “engelli” muamelesi görecek.

Bütün bunlar bir varsayım, öngörüdür. Ama olmayacak da diyemeyiz… | ©Der Virgül