Avusturya’da bütün suçları göçmenler mi işliyor?

Avusturya’da bütün suçları göçmenler mi işliyor?

| Adem Hüyük

Ülkede her genel seçim öncesi seçim malzemesi olan “güvenlik” tartışmaları yeniden başladı.

Güvenlik tartışmalarının odak noktası ise göçmen ve mülteciler […]

Güvenlik ve göçmen tanımlamasının yan yana gelmesi, seçim dönemlerinde popülist sağ partilerin kaçınılmaz olarak en güçlü propaganda aracı olmaktadır.

Ulusal medya ve özellikle bulvar gazetelerinin, çok okunmak ve çok tıklanmak için göçmen ve mülteci içerikli olumsuz haberin başlıklarını değiştirerek defalarca yapmaları ve de bu haberlerin “adi suç” olması, yerli halkın göçmenlere karşı nefret beslemelerini sağladığı gibi, popülist siyasetçilere de oy kazandırmaktadır.

Avusturya’da toplamda 9.600’e yakın mahkûm var. Ülkenin cezaevlerinde göçmen 2 bin Müslüman olduğu iki yıl önceki kayıtlara geçerken, toplamda 3 bin göçmenin cezaevlerinde mahkûm olduğu ve Türkiye kökenli mahkum sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğu, Adalet Bakanlığı verileri üzerinden görülüyor.

9,042 milyon nüfuslu Avusturya’da yerli halkın 6 milyon olduğu varsayılıyor. Bu rakamlara göre, göçmen kökenlilerin nüfus oranına göre daha fazla suça karıştığı her ne kadar görülmüş olsa da medyanın özellikle adi suçlarda göçmenleri ön plana çıkarması, yerli halkın suça bulaşmadığı anlamına gelmiyor.

Avusturya’da 32.635 polis memuru var

Ülkede uzun yıllardır polis akademileri öğrenci sıkıntısı çekmekte. 1990’ların şovenist anlayışından demografik nedenlerin doğurduğu zorunluluk nedeniyle çıkmak zorunda kalan Avusturya, 1995 AB’ye katılmasıyla birlikte, göçmen çocuklarını polis akademilerine almaya başladı. Ancak buna rağmen, polis memuru eksikliğini her dönem yaşamaya devam etti.

İçişleri bakanlığının cumartesi günü yaptığı açıklamaya göre, Avusturya’da toplam 32.635 polis memuru görev yapıyor. Bu rakama göre Avusturya’da her 277 kişiye bir polis memuru düşüyor.

ÖVP-FPÖ 2018 koalisyon hükümetinin içişleri bakanı ve şimdilerde FPÖ genel başkanı Herbert Kickl, polis memuru sıkıntısını çözmek için, adayların girmek zorunda olduğu sınavlarda kolaylaştırmaya gitmişti. Asıl amacın eğitim seviyesi düşük aşırı sağcı tabanı polis memuru yapmak olan bu girişimde, maksimum 982 olan puan sistemi içerisinde en az 400 puan alanların polis olabildiği çizelgenin, 200 puana indirilmesini sağladı. Ancak yine de polis adaylarında bir artış yaşanmadı. Öte yandan, polis alım sınavlarının kolaylaştırılması, her kesimden ve her eğitim seviyesinden kişilerin polis olmasına olanak sağlayacak olması, eleştirilere maruz kalmıştı.

Polis yasakları savunuyor

Viyana Eyalet Polis Departmanı tarafından dün yapılan açıklamada, Viyana Favoriten ilçesinde uygulanan “Silah Yasağı” yasasının tüm ülkeye uygulanmasını istedikleri belirtildi. Gözden kaçan ise, emniyet müdürünün “yasakların polisin işini kolaylaştırdığını” söylemesi oldu. Burada “yasaklar” çoğul olarak kullanılmış ve polisin yasakçı yanının açıkça ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Viyana emniyeti, yalnızca Viyanalıların güvenliğine ayrılan yıllık bütçenin 700 milyon Euro olduğunu söylüyor. Viyana Favoriten ilçesinin Linz kentinden daha büyük olmasına rağmen, polis memuru sayısının az olmasını eleştiriyor.

Favoriten ilçesini bir getto bölgesi olması için çaba harcayan siyasiler ve medya, şimdi ilçede asayişi sağlamak için polis gücünün artırılmasını istiyor.

İlçe sakinleri her ne kadar polis gücünün verdiği güvenle mutlu olmuş olsalar da ilçenin her sokak başında polis ekiplerini görmek zorunda kalmanın çok iyi bir duygu olmadığını anlamaya başladılar.

Seçim öncesi tartışmaya açılan emniyet sorunu, Favoriten ilçesi etrafında yapılacak polemiklerle devam edecek gibi. Bu durumda sadece ilçede yaşayan göçmenleri değil, ülke genelinde bir göçmen nefretinin oluşmasını tetikleyecektir.

Başta Viyana Belediyesi olmak üzere, içişleri ve entegrasyon bakanlığı, Favoriten ilçesinde yaşanan şiddet olaylarının çözülmesi noktasında, kolluk kuvvetlerinin dışında bir alternatif sunmadıkları görülüyor.

Askeri savaşların yaşandığı toprakların insanı, polisten korkmaz!

Savaş bölgelerinden gelen, yani her gün evlerinin yanı başına bomba düşen, yakın akrabalarını savaşta kaybeden, eğitim seviyesi geldiği ülkenin en alt tabakasında olan, feodal yaşam biçiminin yarattığı feodal alışkanlıklarını üzerinde taşıyan ve en önemlisi, bölgeyi yönetenlerin dini motifleri en acımasız ve en geri bir anlayışla bir öğreti olarak sunmasını kabul eden bu gençler, polis memurlarından korkmayacaktır. Aksine, onları daha da saldırgan hale getirecektir.

Entegrasyon [uyum] kapsamında üretilen siyasette öteden beri başarısız olan Avusturya, bu siyasetinde bir yumuşamaya gitmiş olsa da ana hatlarda değişen bir şey olmadığı görülüyor.

Sokaklarında dipçikle kafa yarılan bir ilçede nasıl bir entegrasyon bekleyebilirsiniz?

Avusturyalı siyasetçiler ve medya, son bir yıldır ülkenin bir ilçesindeki gelişmelere odaklanmış ve nihayetinde seçim kampanyalarında izleyecekleri stratejinin içerisine almışlardır. Popülist siyaset izleyen siyasi partilerin, Favortien’de yaşayan göçmenleri acımasızca ve ileriye dönük nefret tohumları ekerken, kaybedecek ve kaygı duyacağı bir seçmen kaybı yaşamayacaktır. Zira ilçede hedef gösterilen göçmenlerin zaten seçme ve seçilme hakkı yok.

Sokaklarda kavga eden ve manşetlere konu olan Suriyeliler ile görüştüğümüzde ise, ülkenin gündemine oturduklarından çok memnun olduklarını gördük. Çünkü onlar için, biçimsel övgü, güç, itibar kavgayı kazanmak ve bunu herkesin duymasıdır. | ©DerVirgül

 

 

Yayınlama: 05.08.2024
Düzenleme: 05.08.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.