Avusturya’da İşsizler, Farkında Olmadan Pasif Direniş Gösteriyor
Analiz | Avusturya’da şirketler, pandeminin ardından artan talebi karşılayacak çalışan bulmakta zorlanıyor. İş verenler için bazı sektörlerde yapısal çalkantı rahatsız edici. Hükümet işsizlik maaşı kozunu kullanıyor. Çalışanlar adeta pasif direniş sergiliyor. Sendikalar çalışma koşulları ve ücretlerde yeni düzenleme istiyor. Avusturya’da kendiliğinden bir direniş başlıyor…
Adem Hüyük
Pandemi sürecinde yarım milyon işsizin olduğu Avusturya’da şu günlerde işsiz sayısı 320 binlerde.
Hükümete göre bu rakamın 130 bini uzun dönem işsizlerden oluşmakta. Başbakanının deyimiyle “asalak” kesim.
Aşının bulunması ve salgının gücünü yitirmesiyle tekrar canlanan ekonomi, yeni bir krizle karşı karşıya.
Avusturya’nın yaşlı nüfus oluşunun derin etkilerini üzerinde taşıyan kamu sektörü, 2030 yılında emekli olacak memurların yerini dolduracak personelin ancak yarısının o tarihlerde mevcut olabileceği varsayılıyor.
Bu nedenle istatistik uzmanları, özellikle Avusturya’da doğmuş göçmenlerin kamu sektörüne ileriye dönük yetiştirilmesi konusunda uyarılarda bulunuyor.
Bu emniyet teşkilatında kendisini bariz şekilde göstermiş, çok sayıda göçmen, polis memuru olmuştur.
Yüksek işsizliğe rağmen, ülke genelinde 20.000 boş pozisyon olduğu ticaret birliği tarafından söyleniyor.
Sadece Viyana’da 3200 iş ilanı verildi.
Koronadan bu yana, başvuranların kalitesi ve miktarı önemli ölçüde kötüleştiği, yine Ticaret Odaları yani işverenler tarafından söyleniyor.
Örneğin Rewe grubu, şu anda yaklaşık 1600’ü şubelerde satış için olmak üzere yaklaşık 3000 çalışan arıyor.
Öte yandan çırak yetiştirme konusunda, salgından bağımsız sorunlar yaşandığı, eğitim sisteminin artık Almanca konuşabilen iyi eğitimli gençler sağlayamadığından şikâyet ediliyor.
Bu gün ülkede çıraklık kontenjanının sadece üçte biri doldurulmuş olması, zaten var olan meslekli çalışan kıtlığını ileriye dönük olarak daha da artıracağı kaçınılmaz görünüyor.
Sorunlar Korona Salgınından Öncesine Dayanıyor
Ülkedeki gelişmeleri yakından takip eden herkesin bildiği gibi, bazı sektörlerde bugün yaşanan sorunların kaynağı daha eskilere dayanmakta.
ÖVP-FPÖ koalisyon hükümetinin sosyal sigortalar fonlarını birleştirmesi, içten içe kanayan sağlık çalışanlarının sorunlarını daha görünür kılmış, farklılıklar gösteren ücret ve çalışma koşulları sağlık kurumları arasındaki adaletsizliği gün yüzüne çıkarmıştır.
1998 yılında başlatılan sağlık sektörüne teşvik çalışmalarından bu güne kadar bir sonuç alınamamış, hatta tersi bir durum yaşanarak, sağlık çalışanları mesleklerini bırakarak başka dallardaki mesleklerde çalışmaya başlamışlardır.
Hükümetler, sağlık sektörüne teşvik çalışmalarını yaparken, kendilerinden çok taviz vermediklerinden dolayı, bugün Avusturya’da 40 bin sağlık çalışanı başka mesleklerde çalışmak zorunda kalmıştır.
Avusturya’da ilk korona vakasının görüldüğü 25 Şubat 2020 yılından üç hafta önce, sağlık çalışanlarının uyarı grevlerine başladığını salgın unutturdu.
Zira sağlık çalışanları da grevi sonlandırıp bu güne kadar canlarını ortaya koyarak görevlerinin başından ayrılmamış ve hiç şikayet etmemiştir.
Kötü çalışma koşulları ve düşük ücret için greve giden ancak pandemi nedeniyle kutsal görevlerini icra eden sağlık çalışanlarının isteklerini yerine getirmeyen hükümetler, Romanya ve Fas gibi ülkelerden hasta bakıcı getirtmiştir.
Ayrıca, dört ay önce hükümet tarafından söz verilen 500 Euro’luk pirim henüz ödenmediği de bilinmekte.
Çalışanlar Üç Milyon Saat Fazla Mesai Alacaklı
Çalışan bulamadıklarından şikâyetçi olarak, başbakandan işsizlik ödeneğinin düşürülmesini isteyen gastronomi patronları, süreçte en çok zarar gören sektör olduklarını söyleyerek devlet yardım fonlarından yararlanmış, mağduriyetlerinin giderilmesinin devamı için hükümete, kendilerine çalışan bulması konusunda telkinlerde bulunuyor.
Bunu yaparken, işsizlik ödeneği çok yüksek, bizim verdiğimiz maaş kadar işsizlik maaşı alan, bizde neden çalışsın diyebilecek kadar da pişkinler.
Hükümet geç kalmadan işsizlerin üzerine gitmeye başladı.
Ancak otel ve gastronomi sektöründe yaşanan sorunlar, sağlık sektöründeki gibi salgından sonra başlamış sorunalar değildir.
2018 yılında İşçi Odaları (AK) raporlarına göre, gastronomi çalışanlarının sektörden 3 milyon saat fazla mesai alacaklı olduğunu yayınlamış, işvereneler bu ücretleri ödemeyerek, çalışanları saat doldurma, yani iş olmadığı saat ve günlerde evde kalmaları sağlanılarak ödenmek istendiği ve ödendiği biliniyor.
Ayrıca sektörün çalışma koşulları ve düşük ücretli olması, öteden beri tartışılan ve çalışanlar tarafından istenilmeyen meslek grubunda olmasına neden olmuştur.
Avusturya’da pandemizden bağımsız olarak, zaten aşçı ve garson kıtlığı yaşanmaktaydı.
Öyle ki batı Avusturya’dan doğu Avusturya bölgelerine sektörün vasıflı çalışanları gönderilmek istenmiş, bir dönem gidenlere 4000 Euro prim teklif edilmişti.
Bugün başta Viyana belediyesi olmak üzere, sağlık sektöründe çalışacak bulabilmek için, işsizlere ayda 400 Euro prim artı işsizlik maaşı devamı teminatı ile, sağlık sektörüne eleman yetiştirmek istemesinin nedeni budur.
Diğer eyaletler aynı yöntemi, gastronomi sektöründe çalışan yetiştirmek için uyguluyorlar.
Ama sorun çözülmüyor(…)
Çözüm | İyi Çalışma Koşulları, Yaşanabilir Ücret
Avrupa Birliği ülkeleri arasında güçlü ekonomiye sahip olan Avusturya, aynı zamanda çalışanlarından en yüksek gelir vergisi alan ülke özelliğini taşıyor.
Vergi ve harçların yüksek olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu nedenle düşük ücret dilimlerinde işlerde çalışmak, zenginlik içerisinde fakirliği yaşamak gibi geliyor.
Varlık vergisi konusunda tereddüt eden hükümet, çalışanların gelir vergilerinde ayak oyunları yaparak, gelir vergisinde indirim yapıldığını ileri sürerek, yıl sonu gelir vergisi hesaplamalarında, şartlandırılarak yapılan vergi indiriminin aslında hiç yapılmadığı görülüyor.
Sektörlerin çalışan bulmaları, çalışma koşullarının ve ücretlerin iyileştirilmesiyle mümkün olacağı bir gerçek.
İşsizlik maaşlarının düşürülmesi gibi, bir önceki yüzyıldan kalan düşüncelerin işe yaramayacağı gibi bunu uygulamaya sokmakta çok kolay değil.
Öte yandan, AMS’i baskı aracı olarak kullanmak, işsizlik maaşlarını çeşitli bahanelerle kesmek, onları tamamen çaresiz bırakmakta, sektörlerin aradığı köleler ordusunu oluşturmakta pek işe yaramıyor.
Bu baskılar, çalışanları da psikolojik olarak etkileyerek, işsiz kaldıklarında zor günler yaşayacaklarını düşünmesine ve çalıştığı iş yerinde hak arayışına girmesinin önünü keseceği düşünülüyorsa, bu kısa vadede etkili olsa da uzun vadede işçileri sendikalar etrafından daha sıkı bir şekilde örgütlenmesine neden olacaktır.
Korona Milat Oldu
Korona krizinden dolayı işini kaybeden, garson, aşçı, tezgahtar, hasta bakıcı, kasiyer ve diğerleri, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretten dolayı kabusa dönen hayatlarında yeni bir dönem başlatmak için, Korona krizini bir milat olarak gördü,- ve meslek değişimine giderek, başka sektörlerde çalışmaya yöneldi.
İşveren, hükümet, AMS baskısı ve geçim sıkıntılarına rağmen, eski çalıştığı işe dönmeyenler, farkında olmadan ülkede bir pasif direniş başlatmış oldular…| DerVirgül
© Foto: derVirgül