Batı ile Doğunun karşılaştığı bölge | Ukrayna

Araştırma | Polonya-Litvanya Birliği, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları, Rusya Çarlığı gibi çeşitli güçler arasında mücadelelere sahne olmuş, yönetilmiş ve bölünmüş bir ülke… Ukrayna nasıl bu duruma geldi?

Batı ile Doğunun karşılaştığı bölge | Ukrayna

Adem Hüyük 

Ukrayna bayrağındaki mavi gökyüzünü temsil ediyor. Altın rengi ise, ucu bucağı olmayan tarlalardaki başakları. Ukrayna tarih boyunca, batılıların doğuyu fethetme çabalarında bir geçiş yoluydu. Birinci dünya savaşında ve aynı şekilde ikinci dünya savaşında. Batının geçiş yolu olarak kullandığı Ukrayna’nın halkı ise, her zaman en büyük bedeli ödedi. 

Orta Çağ döneminde Ukraynalı kimliğinin temelini oluşturan güçlü Kiev Knezliği’nin kurulmasıyla birlikte Doğu Slav kültürünün önemli bir merkezi haline geldi. 13. yüzyılda Kiev Knezliği’nin çeşitli prensliklere bölünmesi ve Moğol istilasının sebep olduğu yıkımın sonucu olarak bölgesel birlik çöktü ve bölge Polonya-Litvanya Birliği, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları, Rusya Çarlığı gibi çeşitli güçler arasında mücadelelere sahne olmuş, yönetilmiş ve bölünmüştür. 

Büyük güçler tarafından çevrelenen Ukraynalılar, bu güçlerden en az zarar görmek için zamanla taraf değiştirme ve her dönem daha güçlüden yana olma yolunu seçtiler. 

17 yüzyılda Polonya ile olan saldırmazlık ve dostluk anlaşamasın bozan Ukrayna, daha sonra daha güçlü olan Rusya’nın yanında saf tuttu. 50 yıl sonra Rusya İsveç savaşı sürerken, Ukrayna Rusya ile olan ittifakı bozarak taraf değiştirdi ve İsveç istilacıların yanına geçti. Taraf değiştirmekte ustalaşan Ukrayna tarihi, birçok defa üçüncü taraflarca yazıldı. 

Bolşevik Devrimi’nin ardından, Ukrayna’nın kendi kaderini tayin hakkı mücadelesi doğrultusunda Ukrayna ulusal hareketi ortaya çıktı ve 23 Haziran 1917’de uluslararası alanda tanınan Ukrayna Halk Cumhuriyeti kuruldu.

Nazi Almanyası 22 Haziran 1941’de dünya tarihinin en büyük askeri hareketi olan “Barbarossa” hareketini başlatarak Sovyetler Birliğini istila etmeye girişti. Barbarossa’nın temel amacı, çok önemli üç hattı ele geçirmekti St. Petersburg, Moskova ve Ukrayna’da Kiev. 

Ukrayna zengin toprakları ve yeraltı kaynaklarıyla Sovyetler Birliği’nin önemli bir sanayi ve iktisadi bölgesi. Onu bir darbe ile Sovyetler Birliği’nden koparmak Nazi Almanyası için büyük bir başarı olacaktı. Ve Ukrayna yeniden bir geçiş bölgesi olarak kullanılacaktı. Ukrayna, tarih boyunca güçlü devletlere sırtını dayaması ve çok kolay ittifakları bozmasının sonucu olarak, tek ve birleşik devlet olamamıştı. Bu nedenle 1941 yılında özellikle ülkenin batı kesimi, Nazi Almanyası’nın yanında saf tutmuş ve Sovyetler Birliği’ne karşı savaşmıştır. Almanları kurtarıcı olarak gören Batı Ukrayna, Nazi Almanyası’yla açık bir ittifaka girdi. Batı Ukrayna ile Nazilerin iş birliğinin altında yatan gerçek ise, Ukraynalı milliyetçiler olmuştur. Paramiliter örgüt olan Schutzstaffel [SS] birliklerine bir ayda 30 bin Ukraynalı gönüllü katılmış ve Kızıl Ordu’ya karşı savaşmıştır. Bu SS birlikleri, Ukrayna topraklarında yaşayan Yahudi ve Rus kökenli vatandaşları öldürmüştür. 1929 yılında kurulan Ukraynalı Milliyetçiler Örgütü [O.U.N] etnik acıdan bir Ukrayna devleti kurmak istiyordu. Ukraynalı SS birlikleri oluşturan OUN, bu devletin kurulması için terörü ve katliamları meşru görüyordu. Resmi bayrakları, kanı ve toprağı temsil eden kırmızı ve siyah renklerden oluşuyordu. İlerleyen yıllarda örgüt ortadan kalktıktan sonra bile, bu bayrak varlığını korudu ve şu günlerde yeniden ortaya çıkmaya başladı. 

1941 yılının sonuna doğru, Ukraynalı SS’ler tarafından ülkede yaşayan 200 bine yakın Yahudi’nin öldürüldüğü bağımsız tarihçiler tarafından savunuluyor. En zalim ve acımasız katliam, 29 Eylül 1941’de Kiev Babi Yar’da gerçekleşti. O gün Kiev çevresinde yaşayan Yahudilerin, para ve değerli eşyaları ile meydanlarda toplanması istendi. İki gün içerisinde Naziler ve Ukraynalı milliyetçiler tarafından 33771 Yahudi katledildi. Benzeri katliamlar Galiçya bölgesinde de yaşandı.  

1943 yılının ocak ayında Kızıl Ordu Nazileri geriletmeye başlayarak, Ukrayna toprakları birbiri ardına kurtarmaya başladı. Nazi Almanyası’nın uzun süre elinde tuttuğu Batı Ukrayna ise Ekim 1944’te kurtarıldı. Nazi işbirlikçileri ile Kızıl Ordu’nun çatışmaları Ukrayna’da 1950 yılına kadar devam etti. 

7 Mayıs 1945’te Almanya müttefiklere kayıtsız şartsız teslim oldu… Ukrayna Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak kaldı. Ancak ikinci dünya savaşı sonrasından gelen barış süreci kısa sürdü. Nazi Almanyası’na karşı birleşen ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği soğuk savaş dönemine girerek iki ayrı kamp haline geldi. ABD ile Sovyetler arasındaki siyasi ve askeri gerilim, insanlığı sürekli bir nükleer bir savaş tehdidi altında bırakarak, tam 45 yıl boyunca sürdü. Bu süre zarfında ABD gözünü biran bile Ukrayna’dan ayırmadı. ABD, Sovyetlere karşı Ukrayna’nın milliyetçi örgütlenmelerini devamlı kullandı ve istihbarat bilgilerini onların aracılığıyla sağladı. Özellikle ABD desteği ile Ukrayna milliyetçi hareketi nesilden nesile geçmesi sağlandı ve her fırsatta bu kullanıldı. 

Ukraynalı Sovyet lider Nikita Kruşçev tarafından 1954 yılında Kırım bölgesinin Ukrayna topraklarına katılması, 60 yıl sonra Kırım’da bir dizi dramatik olaylara sahne oldu. 

Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1991 yılında bağımsızlığını kazandı ve tarafsızlığını ilan etti 

1994 yılında NATO ile bir ortaklık kurarken Rusya ve diğer BDT ülkeleriyle sınırlı bir askeri ortaklık kurdu. 2013 yılında, Başkan Viktor Yanukoviç hükümetinin Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nı askıya almaya ve Rusya ile daha yakın ekonomik bağlar kurmaya karar vermesinin ardından, birkaç ay süren ve Yevromaydan olarak bilinen bir gösteri ve protesto dalgası başladı ve daha sonra bu gösteriler ve protestolar artarak devam ederek Yanukoviç’in devrilmesine ve yeni bir hükümetin kurulmasına yol açan 2014 Ukrayna devrimi ile son buldu. Bu olaylar, Mart 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakının ve Nisan 2014’te Donbass Savaşı’nın arka planını oluşturdu. 1 Ocak 2016’da Ukrayna, Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Bölgesi içinde yer almak için Avrupa Birliği’ne başvuruda bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, son yıllarda eşi benzeri görülmemiş tehlike ve endişelere neden oldu. Bir nükleer gücün, komşusunu işgal etmek için bir saldırı savaşı başlatması uzun zamandır görülmemiş bir durumdu. Bazı uzmanlar bunu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük kriz olarak yorumladı.

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin’in dağılmış Sovyet coğrafyasındaki Rus gücü ve nüfuz alanlarının yeniden inşasında Ukrayna çok farklı bir noktaya işaret ediyor.

“Çar’ın dönüşü” yakıştırmasına konu olan bu süreç Çeçenistan’daki savaştan Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan etmiş Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınmasına, Güney Kafkasya ve Orta Asya’da istikrar misyonlarından Ukrayna’daki son müdahaleye kadar farklı çerçevelerde ilerleyen bir yol izledi.

Tüm bunlar, Sovyetler döneminin milliyetler siyasetine kara çalıp, imparatorluk döneminin kodlarıyla konuşan Putin’in ilan edilmemiş “Çar” tablosunu peyderpey tamamlar nitelikteydi.

2000’lerin ortalarından bu yana, Rusya Federasyonu’nun temelini oluşturan özerk cumhuriyetler ve oblastların (Slavca eyalet ve bölge anlamına geliyor) özerk karakterlerini daraltan otoriter bir merkezileşme yaşanıyor.

Rusya lideri Vladimir Putin’in Ukrayna’ya askerlerini sokarken gerekçe yapıp hedefe koyduğu Neo-Naziler konusu tüm dünyada merak uyandırdı. Ukrayna ve müttefiklerine göre Ruslar, Neo-Nazi grupların varlığı ve etkisini abartarak yalandan bir gerekçe üretiyor. Ukraynalı Ruslar ise başından itibaren faşizmin planlı bir şekilde diriltildiğini söylüyor.

Karadeniz Filosu’nun bulunduğu Kırım’ın stratejik değerinden kaynaklanan durumu kenarda tutulursa Putin’in şimdiye kadar yakın çemberde ilhak beklentilerini ötelediği söylenebilir.

Putin’in dış çemberdeki ikinci önceliği “Rusya dostu” bir güvenlik kuşağı oluşturmak. Kendisine askeri-güvenlik anlaşmalarıyla bağımlı olan Ermenistan’ın ötesinde Azerbaycan ve Kazakistan gibi ülkelerle kurulan ilişkiler karşılıklı çıkarların gözetildiği önemli dengeler içeriyor.

Bu kuşakta Rusya’nın elde ettiği iki önemli kazanım oldu:

Rusya, 2020’de Karabağ Savaşı’ndan sonra oyun kurucu olarak devreye girdi, barış gücü misyonuyla Karabağ’a geri döndü. Azerbaycan ve Ermenistan’ı Karabağ’ın statüsünden bölgenin istikrarı ve açılması öngörülen ulaşım hatlarına kadar pek çok konuda kendine bağladı.

Rusya Kazakistan’da ise Ocak ayında patlak veren kitlesel isyana karşı Müşterek Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü devreye sokarak kendini istikrarın garantörü olarak konumlandırdı. Benzer bir hamleyi 2020’de de Belarus’ta seçim sonrası başı sıkışan Aleksandr Lukaşenko’ya elini uzatarak yapmıştı. Ve bugün Belarus, Ukrayna’ya askeri harekâtta kuzey cephesinin geliştiği güzergâh olarak Rusya’ya bunun karşılığını ödüyor.

Ukrayna’ya saldırı Azerbaycan, Ermenistan, Belarus ve Kazakistan örnekleriyle oluşturulmak istenen “saygı ve eşitlik temelinde ortaklık” imajında bir yarık oluşturuyor. Bölgede istikrarsızlık ve öngörülemezlik giderek artıyor. Bu nedenle Rusya’nın yeni ilhak süreçlerini başlatma riski kaygı yaratıyor. Tabii Ukrayna, Rusya’nın felaketine dönüşmezse. | DerVirgül 

Kaynaklar: BSM Kolektif / Vikipedi, özgür ansiklopedi / BBC

Yayınlama: 12.03.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.