FPÖ’nün mekân ve dini sembol üzerinden milliyetçi siyaset inşası

| Adem Hüyük
Sembolik önemi büyük olan Viyana’daki Stephansplatz’ta, FPÖ [Avusturya Özgürlük Partisi] Perşembe akşamı belediye meclisi seçimleri öncesindeki kampanyasını resmen sonlandırdı.
Federal parti lideri Herbert Kickl ve FPÖ Viyana’nın baş adayı Dominik Nepp’in konuşmalarıyla gerçekleşen etkinlikte, FPÖ taraftarlarına Belediye Başkanı Michael Ludwig’in partisi SPÖ’ye Pazar günkü seçimde bir “ders vermeleri” çağrısında bulunuldu.
Stephansdom’un güney cephesinde, FPÖ’nün dev sahnesi önünde yüzlerce FPÖ sempatizanı toplandı. Coşkulu bir atmosferde, John-Otti grubu yüksek sesle sahne aldı.
Nepp konuşmasında bir kez daha Viyana’daki “700 milyon Euro’luk sığınmacılara verilen sosyal yardımlarıyla” ilgili olarak “adaletsiz sistemi” eleştirdi.
Federal lider Kickl ise, daha önceki seçimlerde olduğu gibi FPÖ’nün yine büyük kazanan olacağını öngördü. Kampanya başlangıcında olduğu gibi Nepp’e destek verdi ve Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’e yönelik sert ifadeler kullandı.
Kickl, Ludwig için “bu sıska adam” diyerek, Nepp’ten daha iyi bir şey yapamayacağını savundu.
Etkinlik sırasında kiliseye yönelik eleştirel ifadeler de yer aldı. Kickl, Stephansplatz’ı işaret ederek “burası tüm Viyanalılara aittir” dedi ve kendilerini “Steffl’in himayesinde” olarak tanımladı.
Stephansdom’un çanlarının dakikalarca çalması ve konuşmasını bastırmasını ise Kickl, seçim için “iyi bir işaret” olarak değerlendirdi.
[“Steffl”, Viyanalılar tarafından Stephansdom yani Aziz Stefan Katedrali için kullanılan sevgi dolu bir takma isimdir. Tam anlamıyla bir şehir simgesi olan bu gotik katedral, Viyana’nın tam merkezinde yer alır ve hem dini hem de kültürel bir sembol olarak büyük önem taşır.]
Viyana Başpiskoposluğu ise FPÖ’nün Stephansdom önündeki kampanya etkinliğine mesafe koydu. Başpiskoposluk Basın Sözcüsü Michael Prüller, “Stephansdom’un parti politikası amacıyla kullanılmasını onaylamayız” açıklamasını yaptı.
“Steffl’in Himayesinde”: FPÖ’nün Mekân ve Dini Sembol Üzerinden Milliyetçi Siyaset İnşası
Viyana’nın kalbinde yer alan Stephansplatz, yalnızca bir kent meydanı değil, aynı zamanda kolektif hafızada kök salmış bir semboldür. Bu meydanın tam ortasında yükselen Stephansdom, yani halk arasında bilinen adıyla “Steffl”, sadece dini bir yapı değil; kültürel, tarihsel ve toplumsal anlamlar taşıyan bir mekândır. Avusturya’daki siyasi partiler için bu tür sembolik mekânlar, ideolojik konumlanmalarını gösterecekleri sahnelerdir. FPÖ’nün [Avusturya Özgürlük Partisi] 2025 Viyana seçim kampanyasını burada bitirmesi, sadece bir miting değil, bir sembolün işgali girişimi olarak da okunabilir.
“Steffl’in Himayesinde”: Dini Motifin Siyasallaşması
FPÖ lideri Herbert Kickl’in Stephansplatz’taki konuşmasında sarf ettiği “Biz burada Steffl’in himayesindeyiz” ifadesi, politik retorikte dini bir temsiliyet arayışını açıkça yansıtır.
“Himaye” kavramı, koruyucu bir güce teslimiyet ima ederken, Stephansdom gibi bir yapının bu şekilde anılması, dini sembollerin milliyetçi söylemle harmanlanarak siyasallaştırıldığını gösterir.
Bu, FPÖ’nün yalnızca dini değil, aynı zamanda kültürel bir meşruiyet inşa etme çabasının göstergesidir.
Kamusal Mekânın Sahipliği Üzerine: Stephansplatz Kimin?
Kickl’in “Bu meydan tüm Viyanalılara aittir” söylemi, kamusal alanın mülkiyeti üzerine bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Stephansplatz, kamusal bir alan olmakla birlikte, Stephansdom’un gölgesinde olması nedeniyle dini anlamlar da taşır. FPÖ, bu alanı sahiplenerek yalnızca siyasi bir söylem üretmiyor; aynı zamanda bu mekânın tarihsel ve dini anlamlarını kendi politik çıkarları doğrultusunda yeniden tanımlıyor. Bu durum, mekân üzerinden bir hegemonya mücadelesi olarak değerlendirilebilir.
Pandemi, Aşı Karşıtlığı ve Dini Muhafazakârlık
FPÖ’nün pandemi döneminde sergilediği aşı karşıtı tutum, onu yalnızca bilim karşıtı gruplarla değil, aynı zamanda Hristiyan köktendinci çevrelerle de aynı safta buluşturdu. Bu birliktelik, seküler bilimi ve kamusal sağlığı hedef alan bir dizi komplo teorisinin dolaşıma girmesine yol açtı. Kilise, bu süreçte kamu sağlığını savunan bir pozisyon alırken, FPÖ’nün dini sembolleri kendi siyasi propagandasında araçsallaştırması aradaki mesafeyi daha da derinleştirdi.
Kilisenin Tavrı: Sembolün Korunması
Viyana Başpiskoposluğu, Stephansplatz’ın ve Stephansdom’un siyasi amaçlarla kullanılmasına açıkça karşı çıkarak sembollerin kutsallığını ve tarihsel anlamını savundu. FPÖ’nün seçim mitingi öncesi ve sırasında kilise çanlarının çalması, Kickl tarafından olumlu bir işaret olarak yorumlansa da kilise tarafından sembolik bir uyarı olarak algılandı. Kilise, mekânın dini kimliğinin korunmasına vurgu yaparak siyasallaşmaya karşı açık bir mesafe koydu.
Sembol Üzerinden Kurulan Hegemonya Mücadelesi
FPÖ’nün Stephansplatz ve Stephansdom’u politik söyleminin merkezine yerleştirmesi, bir mekânın anlamı üzerinden kimlik siyaseti yürütme stratejisidir. Bu strateji, yalnızca seçmen kazanma değil, kültürel iktidar alanı oluşturma hedefi de taşır.
Dini sembollerin milliyetçi retorikle harmanlanarak sunulması, seküler demokrasilerde mekânın kim tarafından, nasıl temsil edileceği sorusunu gündeme getirir.
Bu da yalnızca Viyana’da değil, Avrupa’nın birçok kentinde süregelen sembolik mekân mücadelesinin yeni bir örneği olarak okunabilir.|© DerVirgül