Gerçekten ‘Mehr Platz’ Var mı? Varsa Biz O ‘’Daha Fazla Alan’’da Yer Almak İstiyor muyuz?
Kendini Avusturya’nın önde gelen nitelikli gazetesi olarak gören Kurier, ‘Mehr Platz’ yani ‘’Daha fazla alan’’ başlığıyla, kökeni göçmen olan gazetecilere bir platform oluşturdu ve yazı işlerinden iki göçmen gazeteci Naz Küçüktekin ve Mirad Odobašić platform sorumlusu yaptı. Göçmen kökenlilere ilişkin haberlerde önyargılara son verilmesi ve Avusturyalı meslektaşları gibi her konuda haber yapabilme hedefleniyor.
Adem Hüyük
Avusturya’da Türkiye kökenli, Avusturya ulusal medya kuruluşlarında çalışan gazeteci sayısı bir elin parmakları kadar.
Durum böyle olunca da ülke medyasının göçmenlere ayırdığı sayfalarda olumlu haber bulmak oldukça güçleşiyor.
Göçmenleri daha yakından tanıma fırsatı bulamayan yerli medya, iyi niyetinden bağımsız, göçmenlerin içinde bulunduğu nesnel koşulları aktarmakta yetersiz kalıyor.
Öte yandan, Avusturya medya kuruluşları, Naz Küçüktekin’in söyleşisinde de dediği gibi, ‘’Avusturya unvanları seviyor’’, bu nedenle göçmen kökenli gazetecilere sıcak bakmıyor ve bünyesine almıyor.
Diğer taraftan ise, özellikle Türkiye kökenli gençlerinde en son isteyeceği şey, Avusturya medyasında gazetecilik yapmak olacaktır.
Çünkü, Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerinin neredeyse yarısından fazlası için Avusturya medyası, ‘’Türkiye düşmanı’’ olarak görülmekte veya gösterilmektedir.
Bu algının oluşmasında, Avusturya Türkiye arasında yaşanan diplomatik krizlerin büyük etkisi olmakla birlikte, öteden beri gelen ön yargının da dışa vurumudur.
Şöyle örneklendirirsek: Korona salgını kapsamında, Avusturya’nın Türkiye’yi risk bölgesi statüsünden çıkartmamasını, Türkiye’nin mevcut korona rakamlarından bağımsız olarak, siyasi bir karar olarak değerlendiren, hükümetin korona ile mücadele kapsamında yasakladığı düğün etkinliklerini, ‘’Türklere karşı’’ yapılmış bir yasak gibi gören büyük bir kitle bulunmakta.
Yaşadığı ülkeyle bir türlü barışık olamayan, Avusturya’nın aldığı tüm kararların merkezinde kendisini gören-gösteren hastalıklı bir siyasi anlayışın etkisinde kalan Türkiye göçmenleri, ülkenin kritik noktalarında görev alma, iş yapma gibi hayal kurmadıkları gibi, muhafazakâr Avusturya yönetimleri de buna zaten çok sıcak bakmıyor.
Toplumdaki çeşitliliğin medyaya da yansıması ve böylelikle yayınlarda göçmen kökenlilere yönelik ön yargıların ortadan kaldırılması amacıyla yeni bir girişim gibi görünen, ‘Mehr Platz’ platformu ne kadar başarılı olacağını şimdiden ve yukarıda saydığım şartlar ışığında ne kadar başarılı olur, bunu kestirmek gerçekten zor.
Umarım Naz Küçüktekin ve Mirad Odobašić, Avusturyalı meslektaşları ile aynı fırsatlara sahip olur.
Aksi taktirde, kendilerinden çoğunlukla sadece göçmenler ve İslamiyet’le ilgili haberler yapılması istenecektir.
Gençlerle yaptığımız görüşmelerde, onları gazeteci olmaya ve Avusturya medya kuruluşlarında yer almaya teşvik etmeye çaba harcasak da. Bunda pek başarı sağladığımız söylenemez.
© Bild: Kurier/Gilbert Novy
Kurier gazetesinden Naz Küçüktekin söyleşisinde, “Her zaman stereotipler ile karşı karşıya geliyoruz” ifadesiyle dert yansa da, yerli beyinlerin nefret etmek için yarattığı klişe insan manzaralarının yanı sıra, Avusturya medyasında çalışan Türkiye kökenli gazetecileri ‘’terörist’’ olarak gören bir başka hastalıklı beyinlerle de mücadele etmek zorunda kalacak.
Türkiye’nin eski Viyana Büyükelçisi ile yapılan bir toplantıda, Türkiye’deki ulusal bir medya kuruluşuna çalıştığını öğrendiğim ve kendisine gazeteci diyen bir zat, Büyükelçinin, ‘’Avusturya medyasında çalışan Türkiye kökenli gazeteciler var mı sorusuna’’ evet var. Ama hepsi ‘terörist’ demiştir.
Naz Küçüktekin’in “Her zaman stereotipler ile karşı karşıya geliyoruz” dediği, verdiğim örnekte olduğu gibi, beynini yormadan ve vakit kaybetmeden yargıya ulaşmak için kendisine benzemeyenleri basit verilerle tanımlar ancak kendisini herhangi bir klişe kategoriye koymaz- yandaş olduğunu görmez…
‘’Üniversite okuma gibi bir fırsatım olduğu için şanslıyım, çünkü bunun büyük yardımı oldu’’ diyen genç gazeteci Naz Küçüktekin, köklü bir gazetenin yazı işlerinde görev yapmakta.
İçinde bulunduğu durumun gelecek nesle yararlı olacağına inandığını söyleyen Küçüktekin, ‘’13 yaşında, adında çokça ‘ü’ bulunan bir çocuğun mesela yazılarımı görüp de ‘Orada oturan bir Naz Küçüktekin var. O başarabildiyse o zaman ben de yapabilirim.’ diye düşünmesini istiyorum.’’ Diyor (…) |DerVirgül