Grill: Yani Bildiğimiz Mangal!
Viyana’da orman yangınlarının önüne geçmek için uygulanan mangal yasağının kaldırılmasıyla birlikte, Viyanalılar Tuna nehri kıyısındaki mangal alanlarını doldurdu. Peki mangal nasıl keşfedildi?
Adem Çetin
Mangal, Arapça ‘’manḳal’’, ısınmaya, bir şey pişirmeye yarayan, sac, bakır veya pirinçten, türlü biçimlerde üstü açık ayaklı ocak, korluk.
Barbekü, Fransızca ‘’barbecue’’, ızgara et pişirmekte kullanılan, genellikle balkonlarda duvar içerisine gömülmüş ocak. Almancada ‘’Grill’’
Kısaca açık alanda mangal kullanılarak et ve deniz ürünlerini pişirme işlemi.
Başkent Viyana’da mangal yasağının kaldırılmasıyla birlikte, özellikle göçmenler özel mangal alanlarına akın etti.
Viyana’da mangal yapmak için en rağbet gören yer ise, ulaşım kolaylığı ve Tuna nehrinin verdiği serinlikten dolayı, Tuna nehri kıyısıdır.‘’Donauinsel’’
Ağustos ayının başlarında olması nedeniyle, mangal alanlarında Türkiye göçmenlerini görmek pek mümkün olmuyor. Zira büyük bir çoğunluğu Türkiye’de tatil yapmakta.
Daha çok Suriyeli ve uzak doğu ülke vatandaşları, mangal alanlarını doldurmakta.
Peki Barbekünün Tarihi, Yani Bildiğimiz Mangalın Tarihi Ne Kadar Eski?
Ateşin bulunmasıyla beraber belki de ilk keşfedilen şey en baştan beri insanlığın temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme de kullanılması olmuştur.
İnsanın ateşi bulması ve ateş ile etin pişirilmesini tesadüfen bulmuştur.
Doğal nedenlerden dolayı yanan ağaç ve çalılıklarla ateşi gören insan, ateşe açtığı savaşla birlikte, ataşe attığı her şeyin ateş tarafından yok edildiğini keşfetti. Burada ki ‘yok edilme terimi, yanması anlamın da kullanılmıştır.’
Ateş içine aldığı her şeyi yok ediyor olması ve insanın bir türlü ona yaklaşamaması, insanlarda ateşe karşı doğa üstü bir güçle karşı karşıya oldukları duygusunu yaratmıştır. İnsan bu duyguyla beraber, ateşe itaat etme dönemine girmiştir.
İtaat kültürü beraberinde, ateşe bir şeyler vermeyi doğurmuş ve kurban etme, kendisini kurtarma anlayışıyla, insan avladığı hayvanları ateşe atarak, bu şekilde ateşten kendilerini koruduklarına inanmışlardır.
Doğal nedenlerle meydana gelen ateş, yine doğal nedenlerle sönmüştür. Ateşin çeşitli yerlerde başlaması ve sönmesi sonucunda, insan ateşi çözmeye çalışırken, ateşe kurban ettikleri hayvanların küllenmiş etlerini görerek, onların tamamen yok olmadıklarını fark ederek, ateşten geriye kalan etleri yediler.
Pişmiş Et Keşfedildi
Doğal yollardan sönen ateşin içindeki hayvanların etini yemeye başlayan insan, etin daha kolay çiğnendiğini ve daha lezzetli olduğunu fark etti.
Bu fark etme, insanların çiğ et yediklerinden dolayı evrimsel bir süreçte çok güçlü ve büyük olan çene yapılarında, değişim olmasına neden olacaktı. Ayrıca pişmiş ette bulunan protein, insan beyninin daha iyi çalışmasını sağlayacaktı.
İnsan, doğal yollardan çıkan ateşi bulmuş ama kendisi hale ateşi yakmayı öğrenememişti. Bu süreç 200 bin yıl sonra, insanın ateşi yakmayı öğrenmesiyle devam edecekti.
İnsanlığın, tarihinin ilk dönemlerinde temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, hayatta kalabilmesi için çok fazla enerjiye ihtiyacı vardı.
Belki tesadüfen etin piştiğinde içindeki proteinlerin arasındaki bağın zayıfladığını ve bu yüzden daha kolay sindirildiğini keşfettiler. Bu keşif onların pişmiş etle proteine daha hızlı ulaşmalarını ve daha hızlı gelişmelerini sağladı.
Yemek yemeğe ve avlanmaya daha az zaman ayırıp sosyalleşmeye ve gelişmeye daha çok ağırlık verdiler. Topluluk geliştikçe avcılığa yardımcı olacak teknikler ürettiler.
2007 yılında Haifa Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ilk insanların kalıntılarında barbeküye dair ciddi bulgular vardı.
Hayvanların kalıntılarında eklemlerin etrafındaki yanık izleri, kemiklerdeki sıyırma izleri bulundu.
Etin Ateşten Uzak Tutularak Pişirilmesi
İnsan ilk olarak eti ateşin üstünde pişirdiğinde etin yanmasından lezzetinin kaybolduğunu deneyimledi ve etle ateşin temasını kesen pişirme araçları üretti.
İlk üretilen araçların ahşaptan olması zamanla araç gereçlerinin yanmasına sebep olduğundan eti ateşten uzaklaştırmayı denediler.
Ahşaptan direkler yapıp direkleri de mümkün olduğu kadar ateşten uzağa yerleştirmeye başladılar.
Zamanla kabileler göç ederken yiyeceklerini daha uzun süre muhafaza edebilmek için eti tütsüleme, kurutma ve tuzlama gibi yöntemlerini de uyguladılar.
Demir çağıyla beraber madenlerin verdiği dayanıklılık, işlenebilirlik sayesinde insanlık araç gereçlerinin tasarımlarını geliştirdi.
Günümüzde mangal, et yemenin yanı sıra insanların sosyalleşmesi gibi bir fonksiyonu da söz konusudur.
Kentin ve iş hayatının vermiş olduğu yorgunluğu, eş-dostla bir arada geçirmenin de aracı olarak mangal, hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. /virgül.at
Ek bilgiler: bbqsepeti.com