Gurbetçilerde göç ve arabesk ekseninde oluşan Ferdi Tayfur sevgisi

Gurbetçilerde göç ve arabesk ekseninde oluşan Ferdi Tayfur sevgisi

Ferdi Tayfur tedavi gördüğü Antalya’da Medical Park Hastanesi’nde 79 yaşında yaşama veda etti.

Arabesk müzik, Türkiye’de 1960’lı yıllarda ortaya çıkan ve özellikle 1980’li yıllarda darbecilerin kasıtlı olarak zirveye ulaştırılan, duygusal, melankolik ve dramatik temaları işleyen bir müzik türüdür. Toplumsal sorunlara kayıtsız bırakılmak istenen insanlar, arabesk müzik aracılığıyla bireysel/kaderci ve kabullenici olmaya teşvik edilmiştir.

Ferdi Tayfur, arabesk müziğin en önemli temsilcilerinden biri olarak Türk toplumunda derin bir etki yaratmıştır. Onun müziği, özellikle 1970’li ve 1980’li yıllarda, kentleşmenin getirdiği toplumsal dönüşümün sancılarını yaşayan insanların sesi olmuştur. Şarkılarında yoğun bir şekilde işlediği ayrılık, özlem, fakirlik, hayal kırıklıkları ve kader temaları, geniş kitlelerin duygularına tercüman olmuştur.

Dinleyici kitlesi, çoğunlukla kırsal kesimden göç eden ya da şehirde tutunmaya çalışan kesimler arasında yaygın olmuştur. Arabesk müzik, bir dönem toplumda sınıfsal farkları ve göçmenlerin şehirdeki yalnızlığını müzikle ifade eden bir araç olmuştur. Ancak aynı zamanda, akademik çevrelerde ve elit kesimlerde “kitsch” olarak görülmüş, eleştirilmiştir. 1980 sonrası arabesk, toplumsal bir protest müzik olmaktan çıkıp daha ticari bir kimlik kazanmıştır.

Hasret ve özlem teması

Ferdi Tayfur’un müziği, kırsaldan büyük şehirlere göç eden ve bu süreçte yabancılaşma, dışlanma ve ekonomik sıkıntılarla yüzleşen insanlara hitap etti. Arabesk, özellikle bu göçmen toplulukların duygu dünyasını ifade etmenin bir aracı haline geldi.

Ferdi Tayfur’un şarkılarında işlediği memleket özlemi, sevdiklerinden ayrı kalma ve geçmişe duyulan derin özlem temaları, gurbetçilerin yaşamlarıyla birebir örtüşmektedir.

Avrupa’ya göç eden birçok Türk işçisi, ailelerinden ve memleketlerinden uzakta yaşamaya mecbur kalmıştır. Tayfur’un, “Bana Sor”, “Ben de Özledim” gibi eserleri, bu hasreti çok güçlü bir şekilde dile getirir.

Onun şarkılarındaki “yalnızlık” duygusu, yabancı bir ülkede aidiyet hissinden yoksun kalan bireyler için adeta bir teselli olmuştur.

Ferdi Tayfur “gurbetçilerin sesiydi

Müzik yazarı ve eleştirmeni Murat Meriç’e göre, Tayfur aynı zamanda “gurbetçilerin sesiydi”:

“Memleketten uzakta yaşayanlar, evini, köyünü özleyenler dertlerini, hasretlerini Ferdi Tayfur şarkılarına yüklediler, konserlerini doldurdular. Bir şarkısına da adını veren ‘Almanya Treni’ vagonlarında hep onun sesini, sazını, sözünü taşıdı; Gurbetten sılaya ya da sıladan gurbete.”

Gurbetçiler, genellikle ağır çalışma koşulları altında, düşük ücretlerle çalışarak hayatta kalma mücadelesi vermiştir. Tayfur’un şarkılarında yer alan “acıya alışmak” ve “kaderin yükünü taşımak” gibi temalar, gurbetçilerin günlük yaşamlarındaki mücadeleyi anlamlandırmalarını kolaylaştırmıştır.

Tayfur’un Anadolu motiflerini barındıran ezgileri ve köy kültürüne yakın hikayeleri, gurbetçiler için adeta bir kültürel köprü olmuştur.

Onun şarkıları, memleket sofralarında, düğünlerde ve toplantılarda bir araya gelen gurbetçilerin ortak duygusal dili haline gelmiştir.

Gurbetçiler, kendi içlerinde yaşadıkları hüznü Tayfur’un şarkılarıyla dışa vurma fırsatı bulmuştur. Örneğin, “Emmoğlu”, “Çeşme” veya “Gönül” gibi şarkıları, yalnızca bir müzik eseri değil, aynı zamanda iç dünyalarını yansıtan birer ayna olmuştur.

Tayfur’un şarkılarında sıklıkla işlenen “kader” ve “çile” temaları, gurbetçilerin göçle birlikte karşılaştıkları zorlukları kabul etme biçimine hitap eder. Onun kaderci bakışı, gurbetçilerin yaşadıkları ekonomik ve sosyal zorluklara karşı dayanma güçlerini artırmıştır. Şarkılar, bir nevi duygusal terapi işlevi görmüştür.

Ferdi Tayfur’un müziği, yalnızca bir dönemin değil, aynı zamanda göçle gelen uyum sorunları, yabancılaşma ve kültürel kimlik krizlerini yaşayan bireylerin ruh halini de yansıtmaktadır.

Ferdi Tayfur, gurbetçilerin duygusal dünyasına dokunan şarkıları ve yaşamı anlamlandırma biçimiyle yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda onların hikayelerini dile getiren bir sembol olmuştur. Tayfur’un müziği, gurbetçilerin yalnızlıklarını paylaşabildikleri ve kendilerini daha az yabancı hissettikleri bir liman işlevi görmüştür. Bu nedenle, Ferdi Tayfur sevgisi gurbetçilerin kültürel kimliklerini koruma ve aidiyet duygularını güçlendirme çabalarının önemli bir parçasıdır.| ©DerVirgül

Yayınlama: 02.01.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.