Korona Aşısı | “İğne Korkusu Yüzünden Dişimi Narkoz Vurdurmadan Çektirdim”

Avusturya’da aşı olma oranın düşmesi, hükümeti bir suçlu aramaya iterken, bulunan suçlular arasında, aşı karşıtları, komplo teorisyenleri ve bunlarla birlikte hareket eden aşırı sağ Özgürlük Partisi (FPÖ) yer aldı. Ancak bu faktörlerin etki alanı, aşı olmayanların oranından kat be kat az. DerVirgül, aşı oranının az olmasını aşı karşıtlığına değil, aşı hakkında çok az şey bilinmesine bağlıyor. Muhabirimiz, korona testi olmak için sıra bekleyen aşısızlarla, neden aşı olmadıklarını konuştu.

Korona Aşısı | “İğne Korkusu Yüzünden Dişimi Narkoz Vurdurmadan Çektirdim”

Adem Hüyük 

“Bir Garip Ülke | Eğitim Seviyesi Yüksek – Aşı Oranı Düşük” başlığı ile 05.09. 2021 tarihindeki köşe yazımda belirttiğim gibi, aşı karşıtlığı Avusturya’da öte den beri var olan bir durum. Yüzde 15 olan aşı karşıtlığı Korona aşısına karşı dünya genelinde yürütülen karşı tutumdan dolayı, bu gün bu oran yüzde 40’lara ulaşmış durumda. 

Ancak yüzde 40’ın tamamına örgütlü bir aşı karşıtı demek yanlış olur. 

Var olan yüzde 15 aşı karşıtlığının temelleri çok eskilere, yani kara veba dönemine kadar uzanmakta. 

Orta çağ da baş gösteren veba salgınına karşı, bütün kudretiyle çaresiz kalan kiliseler, güven kaybına uğramış, bu güven kaybını yeniden sağlamak ve çaresizliğine de bir bahane olarak, Yahudileri hedef göstererek, kilise diktatörlüğünü devam ettirmek istemiştir. 

Kiliselerin modern tıp karşısında ilk ve büyük yenilgisi, kökten dinciler arasında daha radikal örgütlenmelere neden olması, paralel olarak modern tıpa karşı düşmanlığı da körüklemiştir. 

Avusturya’nın kıta Avrupa’sında halen en dindar ülkeler arasında olması, geçmişten gelen kilise kaynaklı modern tıp karşıtlığının, eğitim seviyesinin düşük olduğu katmanlarda kontrolsüz bir şekilde etkisini sürdürmekte. 

Yüksek bir eğitim seviyesine sahip olan ülkede, aşı oranının düşük olmasının çok yönlü açıklaması olacağı gibi, bunun en büyük nedenlerinden birisi, eğitim seviyesi yüksek nüfus ile eğitim seviyesi düşük olan kesimler arasındaki ilişkiler ağından kaynaklandığı söylenebilir. 

Eğitimli kesimlerin, toplumun alt kesimleri olarak nitelenen nüfus ile ilişkisi dolaylı olduğundan, yani mecburi ilişki olduğundan, toplumun tamamının aydınlanmasında sağlıksız bir grafik çizilmesine neden olmakta. 

Bu durum, kendisini Korona aşısı ve salgın sürecinde, marketlere akın edilerek tuvalet kağıtlarının stok edilmesinde gösterdiği gibi, aşı olma oranında göstermiştir.

Ayrıca kritik referandumlarda zaman zaman ülkenin sosyo-kültürel yapısına ters diyebileceğimiz sonuçların çıktığı görülmüştür. 

Ibıza skandalı olarak bilinen gelişmelerde, devlet ihalelerini destek karşılığında Rus iş insanlarına vereceğini açıkça beyan eden FPÖ genel başkanı ve o dönemin başbakan yardımcısı Heinz-Christian Strache’nin gecen yıl eyalet seçimlerine katılması ve gözle görülür bir oy oranına ulaşması, verilebilecek örnekler arasındadır. 

Geri Kalan Yüzde 25 Aşısızlar Kim?

En son Pazar günü Viyana’nın dört bir yanında kurulan aşı ve test merkezlerinden birisine giderek, test olmak isteyen insanların arasına karıştık. 

Kimi zaman saatlerce test olmayı bekleyen ve bunu nerdeyse hafta da üç defa yapan insanlara, aşı olmaları durumunda bu eziyetten kurtulacaklarını, neden aşı olmadıklarını, onlar gibi aşı olmayan birisi gibi sorduk. 

Yaklaşık bir ay içinde kurduğumuz tüm diyaloglarda aynı soruyu, kimliklerimizden bağımsız olarak sorduk. Bunun yanında, sosyal medya platformlarımızdan aşı olmayan okuyucularımıza, neden aşı olmadıklarını, gerekçeli bir şekilde tekrar sorduk. 

Sokak röportajları yaptık, yayınlanmasını istemeyenlerin konuşmalarının analizini yaparak, korona aşısına olan yaklaşımını sorguladık. 

Hükümet Suçlu Ararken, Biz Sebep Aradık

Sokrates, “Atina’yı yönetenler felsefe bilmelidir (…)” der.

Hükümet korona aşısının ilk bulunduğu günlerde yaşadığı aşı başarısızlığının travmasını tam atlattı, aşılama çok hızlı ilerliyor derken, aşı olma oranı birden devalüasyona uğradı. 

Başbakan aşı tedariki krizindeki sorumluluğu, koalisyon ortağı tarafından yönetilen Sağlık Bakanlığına atığı gibi, aşı oranın az olmasını aşı karşıtları üzerinden muhalefet partisi FPÖ’nün üzerine attı. 

Oysa, Avusturya’da aşı konusunda büyük bir kafa karışıklığının yanında, geçmişten gelen ve günümüzü bariz bir şekilde etkileyen bilgi eksikliği bulunmakta. 

Hükümet aşı olmayanların, neden aşı olmadıklarını sorgulayamadığı-anlayamadığı gibi, bu nedenlerin sonuçları karşısında alınacak gerçek tutumu da sergileyemiyor. 

“Atina’yı yönetenler felsefe bilmelidir” sözünde yatan anlam tam da burada kendisine ihtiyaç duyuruyor. 

Neden-sonuç ilişkisi üzerinden tedbirler almak yerine, kanunlar koyarak dolaylı olarak aşıyı zorunlu kılmak, aşı hakkında tereddütleri ve korkuları olan insanları, korkuları arasında seçim yapmaya zorluyor. 

Görüştüğümüz sıradan insanlar, aşı olmama nedeni olarak gösterdikleri gerekçelerin tamamı, bilmemek ve bilinmezden doğan korkudan kaynaklanmaktadır. 

Korkuyu yenmenin tek çaresi, korkulara neden olanı tanımlaktan geçer. 

“Dişim ağrıdığında, iğne korkusundan dolayı narkoz vurdurmadan, dişimi çektiriyorum. Ben o acıya dayanıyorum. Devlet yasak koyacakmış, diş acısının yanında hiç kalır” diyen vatandaşa, hangi yaptırım aşı vurdurabilir?

“Sonuna kadar direneceğim. Ama biliyorum bir zaman sonra aşı vurulacağım” diyen ve her üç günde bir test olmak zorunda olduğunu söyleyen kadın, bütün bu sıkıntıları çekmesine neden olan korku ve bilgisizliği yok etmek, hükümet ve onların uzmanlarının görevidir. 

Yöneticilerinin bile aşı olmadığı gazetelere paralar vererek aşı kampanyası reklamı yaptırmakla bu halk bilinçlenmiyor. 

Ülkede aşı olmayanların somut analizi yapılarak, somut deliller üzerinden aşının kurtarıcı bir ilaç olduğunun anlatılması bir zorunluluktur. 

İnsanlar Aşıya Karşı Değil

İnsanlar aşıya güvenmiyor ve korkuyor. 

Modern tıp ile orta çağ düşüncelerinin savaşında, bilim dışı düşüncelerin sıradan insanları etkisi altına alması, bilim dışı düşüncelerin bir başarısı olmadığı gibi, bilim üzerinde tahakküm kuran onu kalıplar içerisine sokmaya çalışan sözüm ona demokratik yönetimlerin başarısızlığıdır. |DerVirgül 

© Foto: DerVirgül

Yayınlama: 19.09.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.