Neden Ali Olunamadı?
Avusturya’da haftalar öncesinden, Türkiye kökenli göçmenlere yapılan, ”ırkçılığa karşı” protesto yürüyüş çağrısı ve Muhafazakar kesimden kendilerini ”Müslüman Siyasetçi” olarak nitelendiren grubun ”Hepimiz Aliyiz” çağrısı, Türkiye göçmenlerinde neden karşılık bulmadı?
15 Ekim 2017 Avusturya Erken Genel Seçimleri sonrasında, birinci parti çıkan Halk Partisi (ÖVP) ile seçimlerden üçüncü olarak çıkan Özgürlük Partisi (FPÖ), yaklaşık üç ay süren koalisyon görüşmeleri sonrasında, 2017’nin sonunda hükümeti kurdular.
Avusturya’da son 20 yılın en çok protesto edilen hükümeti olarak tarihe geçecek olan ÖVP-FPÖ koalisyonu, yılın son günlerinde yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı bir yürüyüşle tekrar protesto edildi.
Geçtiğimiz günlerde hükümet, bir yıllık bilançosunu açıklamış ve yaptıklarının doğruluğunu, protestoların gölgesinde savunmuştu.
Bir yıl süre zarfında, İşverenlerin istediği her kanunu yürürlüğe koymasıyla, karşıtları olan işçi odaları (AK) ve Sendikaları (ÖGB) harekete geçirmiş oldu.
Avusturya, ‘grev’ söylemlerinin en çok kullanıldığı yılı yaşadı.
Her yeni yasa ve her yeni değişimde, Avusturyalılar sokağa çıkarak tepkilerini en demokratik şekilde dile getirdiler.
Genelde çalışan Avusturyalılara, özelde ise yabancılara karşı yasalar çıkaran hükümet, toplumun tüm kesimlerinden tepki toplamış, bu vesile ile 2018 yılı protestolar dolu yıl olma özelliği kazanmıştır.
Genelde Yabancılar Özelde Türkiye Kökenliler
Özünde bütün siyasetini yabancılar üzerine oturtan ÖVP-FPÖ hükümeti, en az tepkiyi de yine bu kesimlerden almışlardır.
Hükümet, çalışanlar üzerinde yaptığı hak ihlalleri gündem oluşturmasın diye, bir yabancılar karşıtı yasayı, ekonomik kısıtlama kanunlarının arkasına gizlemiştir.
Bu sayede muhafazakar seçmenin tepkisini azaltmış, dikkatleri hep yabancıların üzerinde yoğunlaşmasını sağlamıştır.
Hükümetin böyle bir taktik uygulaması, karşıt görüşlerin dikkatinden kaçmamış ve bu nedenle her protesto yürüyüşünde, yabancılara karşı yapılan saldırılar en ön plana çıkartılmıştır.
Avusturyalılar Bir Yıl Boyunca Yabancılar İçin Yürüdü
Avusturyalı hükümet karşıtları, ırkçılık yapıldığını ileri sürerek, yabancıların haklarını her platformda ön plana çıkartmışlardır.
Peki Yabancılar Ne Yapıyor?
Cumartesi günü 50 bin kişinin katıldığı yürüyüşte, yine yabancı düşmanlığı ön plana çıkartılmış ve hükümet eleştirilmiştir.
Yaklaşık 400 yabancının katıldığı yürüyüşte, hava muhalefetine rağmen binlerce Avusturyalı bizim için yürüyüşü tamamladı.
Türkiye kökenli muhafazakar çevrelerin, sosyal medyadan yürüyüşe çağrı yapması da neticeyi değiştirmedi.
Günler önceden ‘’Hepimiz Aliyiz’’ sloganı altında sosyal paylaşım sitelerinden, binlerce insanın desteklediği yürüyüşe, 50 kişinin katılması, beraberinde yeni soruları getirdi.
Kendilerini, Avusturya’da çalışma yürütmek isteyen, ‘’Müslüman siyasetçiler’’ olarak nitelendiren bu grup, herkesin ‘’fes’’ takarak yürüyüşe katılması çağrısı yapmıştı.
Yapılan bu çağrıya, sadece sosyal paylaşım sitelerinde ‘’katılıyorum’’ ibaresini onaylamakla kalması ve hiçbir Sivil Toplum Kuruluşunun katılmaması bir kez daha göstermiştir ki, Türkiye toplumunun geleneğinde, Hükümet (Devlet) karşıtı protesto yapmak yoktur.
Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin ‘’sağ-sol veya dinsel’’ Avusturya özgülünde gelişmeler karşısında kayıtsız kaldığı ama Türkiye bağlantılı her türlü gelişmeler karşısında, aniden sokağa indikleri görülmekte.
Sağ ve Muhafazakar kesimin geleneğinde, hangi devlet olursa olsun fark etmiyor, hükümeti protesto etmek yok.
Ama devlete karşı gelişen bir olaya karşı sokağa çıkmakta, kendiliğinden bir süreç yaşanmakta ve büyük kitleler sokağa çıkabilmekte.
Bu nedenle, otobüslerle yaşamadıkları ülkenin kaderini değiştirmek için oy kullanmaya gidebiliyor, Türkiye’den gelen her hangi bir siyasi liderin mitingine kitlesel olarak katılabiliyorlar.
Durumun, sol veya sosyal demokrat dediğimiz kesimler içinde değiştiği söylenemez.
Türkiye’de en ufak bir hak ihlaline sayfalarca makale yazanlar, yürüyüşler düzenleyenler, Avusturya’da yaşanan hak ihlallerine kayıtsız kalabiliyorlar.
Çok uzağa gitmeye gerek yok!
Hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Viyana mitingine 30 bin kişi katılmış, 12 bin kişi ise protesto için toplanmıştı.
Bu örnekten de görüldüğü gibi, istenildiği zaman kitlesel katılımlar sağlanabiliyor.
Peki Kendi Sorunlarımıza Neden Kayıtsız Kalıyoruz?
Her şeyden önce, yabancılık psikolojisinden kaynaklanan bir ezikliğin verdiği ‘’gücünün farkında olmama’’ durumu mevcut.
Türkiye göçmenlerinin kendi içerisindeki siyasi kırılmalar, o kadar derinlere işledi ki, bir arada yürümeyi bırakın, selam vermeme boyutuna ulaştı.
Türkiye bağlantılı bu siyasi kırılma noktaları, toplumu temsil ettiğini iddia eden sivil toplum kuruluşları ve Türkiye siyasi partilerin Avusturya uzantıları tarafından yaratılmış, yabancılar kendi içerisinde birleşmemek üzere ayrıştırılmıştır.
Sağcısı, Solcusu, Dini yapılanması olmak üzere, bu ayrıştırma toplumun tamamına enjekte edilmiş ve derin yaralar açılmıştır.
Avusturya’da yaşayan Türkiye toplumunun, kurumlara olan güvenlerinin kalmadığı da başka bir gerçektir.
Bütün bunların sonucunda, Türkiye göçmeni yaşadığı saldırılar karşısında kayıtsız kalmış ve kalmaya devam edecek gibi görünmektedir. (virgül.at)