Polis Aynı | Peki Değişen Ne?
Viyana saldırısının ardından, her terör saldırısında olduğu gibi, insanlar polisin etrafında kenetlendi. Bu aslında korku psikolojisinin yarattığı ‘’korunaklı’’ olma duygusunun verdiği refleksten başka bir şey değildi. Çünkü aynı cevreler, üç ay önce aynı polise, PKK’lıları koruyor diye küfür ediliyordu.
Adem Hüyük
Emniyet Birimleri (polis), toplumun geniş kesimlerince ‘’genel anlamda’’ sevilen ama özelde sevilmeyen bir kurumdur.
Daha açık yazmak gerekirse, bize dokunmadığı sürece varlığından memnun olduğumuz ama pratik yaşamda- genelde olumsuz durumlarda karşımıza çıktığı için sevmediğimiz görevliler grubudur.
Avusturya’da polisin göçmenler üzerinde görülmeyen bir psikolojik baskısının olduğu yadsınamaz.
Bu öyle baskı ki, trafik kuralarını ihlal eden bir göçmen, polisin işleme koyduğu cezayı ödedikten sonra, polise ‘’Teşekkür etmesi’’, ardında bunlar bizi sömürüyor, hep yabancılara ceza kesiyorlar gibi, sıradan bir trafik ihlalini ırkçılığa kadar götürecek söylemlerde bulunabiliyoruz.
Ama bu düşüncemizi, polisin yüzüne söylemek yerine, ona teşekkür etmeyi seçiyoruz.
2 Kasım 2020’de IŞİD tarafından Viyana’da yapılan silahlı saldırı sonrasında, ülke korku tüneline girmiş ve ilk kurtarıcıya sarılma ihtiyacı duymuştur – burada kurtarıcı tabi ki emniyet birimleridir.
Terörün yarattığı korku, insanlarda korunaklı olma duygusunu tetiklemiş ve güvenliği sağlaması için oluşturulan kolluk kuvvetlerine olan sevgi yumağını genişletmiştir.
Toplum terör korkusunun bir an önce bünyelerden çıkması için elinden gelen tek bir şeyi yapmış, polise yardımcı olabileceğini düşündüğü bütün yollara başvurmuştur.
Teröre karşı, toplumu koruması için yetiştirilen emniyet birimlerinin yanında olduklarını göstermek için, onlara çiçek, içecek gibi sevgi gösterileri sergilenmiştir.
Bu gelişmeler, toplumun ve emniyet birimlerinin içinde bulunduğu durumdan dolayı anlaşılır ve çok eleştirilecek bir durum da değildir.
Haziran 2020 | Viyana-Favoriten
Haziran ayında, Kürt göstericilerin sokakta açtıkları bir stant sonucunda, yoldan gecen Türk göçmenler arasında başlayan tartışma, Avusturya ve Türkiye Sol gruplarında karışacağı, dört gün süren bir çatışmaya neden olmuştur.
Bir tarafta, bozkurt işaretleriyle tekbir getiren gençler, diğer tarafta PKK sloganları, diğer tarafta ise Avusturya ve Türkiye Sol grupların attığı sloganlar, Viyana sokaklarında yankılanıyordu.
Türkiye Medyası | ‘’Polis PKK’lılarla Bir Olup Türklere Saldırdı’’
Viyana’da Facebook üzerinden habercilik yapan sayfalar, Viyana polisinin PKK’lıları koruduğunu söylüyor, Türk kökenli göçmenler arasında polise karşı bir nefret oluşmasına zemin hazırlanıyordu.
Türkçe yerel medyada çıkan bu haberler, Türkiye ulusal medyasında, ‘’Avusturya polisi, PKK’lılarala bir olup Türklere saldırdı’’ başlıklarıyla verilmesine neden olmuştu.
Özellikle 10. Bölge Favoriten Türk esnafı, Avusturya polisinin, Türkiye tarafından PKK’lı olarak nitelendirilen Kürt gruplara yardım ettiğine kanaat getirmiş, onların birlikte çalıştığı savına inanmıştı.
Türk kökenli milliyetçi-muhafazakar kesim, o dönem sosyal medya sayfalarında, Avusturya polisini, Terör örgütüne destek vermekle suçlayan ibareleri paylaşmış, Avusturya’yı teröre destek vermekten vaz geçmeye çağıracak boyutlara kadar uzanmıştı.
PKK’lıları Koruyor Dedikleri Polise İkramda Bulundular
İki gündür sosyal medya ve Facebook üzerinden haber yapan aynı sayfalarda, daha çok reklam amaçlı bazı paylaşımlar yapılmakta.
Paylaşımlarda, özellikle yine 10. Bölge Türk esnafı, polis birimlerine ikramlarda bulunarak, ‘’yanınızdayız’’ mesajı veriyor.
Polis karakolları ziyaret ediliyor ve bu ziyaretler sosyal medya habercileri tarafından hemen haberleştiriliyor.
Haziran ayında polise nefret paylaşımları yapanların, Facebook profil fotoğraflarında ‘’polis’’ ibaresi veya Avusturya bayrağı olduğu görülüyor.
Polis mi değişti, Şartlar mı?
Bu çevrelerce Haziran ayında kötü olan polis, nasıl oldu da Kasım ayında kurtarıcı oldu?
Bu yukarıda da belirttiğim gibi, korku psikolojisinin verdiği, öz savunma refleksinden doğan davranışlar biçimidir.
Haziran ayında polisi Terör örgütünü desteklemekle suçlayan, şimdilerde polise ikramlarda bulunan kişilerle görüştüm.
Kendilerine bu bir çelişki-tutarsızlık değil mi diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı noktayı işaret etti.
Açıklamalarında ‘’Biz terörden çok çektik. Avusturya bunun farkında değil.
Viyana saldırısından sonra anladıklarını umuyoruz.
Bu nedenle Haziran ayında polisi, tavrından dolayı eleştirdik.
Bugün ise terör mağduru olduklarından ve olduğumuzdan dolayı onları en iyi biz anlıyoruz’’ savunması yapıldı.
Haziran Favoriten olaylarına dair, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamaları ise ‘’Avusturya’da yasal bir kuruluş, yetkili makamlardan gösteri izini almış ve bunu icra etmiştir.
Yasalarımızın izin verdiği, kurum ve onların gösterilerine, bir başka kurum ve toplulukların ‘’terörist’’ demelerini normal karşılayamayacağımız gibi, onlara karşı yapılacak olan fiili ve sözlü saldırılara karşıda, güvenlik birimlerimiz harekete geçecektir.’’ Dendi.
Favoriten olaylarında polisin tavrı, her iki taraftan da eleştirilmişti.
Zira he iki tarafta kendi perspektifinden gelişmelere yaklaştığından, polisin iyi bir tavır sergilediğinin söylenmesi, her şeyden önce, tarafların ideolojik yaklaşımlarına ters düşmekte.
Çünkü, saldırıya uğrayan taraf, Avusturya polisinin, Türk milliyetçi çevrelerin örgütlenmesine izin verdiğini, ‘’Faşist ve ırkçı’’ olarak niteledikleri çevrelerin Avusturya’da hareket alanlarının geniş olduğu ve buna da Avusturya’nın göz yumduğu suçlamasında bulunuyorlar.
Tarafların birbirlerini, Faşist-ırkçı, terörist suçlamaları arasında, polisin nasıl sıfatlanacağı da, tarafların bakış açılarının içerisinde, dönemsel gelişmeler ışında gizli kalmaktadır.
Ortak Düşman
Bu gizlilik, ortak düşmanla ortaya çıkmış, toplumun tüm kesimleri polis ile dayanışmaya girmiştir.
Viyana saldırısı, kim ne derse desin, tüm kesimleri polisin etrafında toplamış, terör saldırasının bir an önce çözülmesinde, polisin yanında yer almalarını sağlamıştır.
Saldırının izleri, yarları sarıldığında, polis yine itici, korkutucu ve sistem korucusu olarak karşımıza çıkacak.
Biz yine ceza yazan polise teşekkür edip, arkasında söyleneceğiz.
Ama değişmeyecek bir gerçek var ki, her sistemin polisi olacak ve polis o sistemin koruyucu bir gücü olarak yaşayacaktır (…)|virgül
© Bild: virgül