Sadece geçen hafta yürürlüğe girdi | Bu hafta tarih olabilir
Sadece geçen hafta sonu yürürlüğe girdi ve şimdi Avusturya’da zorunlu aşılama yakında yeniden tarih olabilir. Federal Şansölye Karl Nehammer, bir uzmanlar konseyi onlara karşı çıkarsa, buna sadık kalacaklarını söyledi. Keskin aşı zorunluluğu savunuculuğundan neden bu kadar çabuk vaz geçiliyor?
Adem Hüyük
Avusturya’da 5 Şubat gününden itibaren 18 yaşından itibaren bütün yetişkinlere koronavirüse karşı aşı olma zorunluluğu yürürlüğe girdi. Böylece Avusturya, Avrupa Birliği ülkeleri arasında zorunlu aşıyı getiren ilk ülke oldu.
Avusturya hukuku, göç, vatandaşlık ve vergi gibi konuları da kapsayan Avrupa’daki en katı hukuka sahip ülkelerden birisidir. Diğer ülkeler sadece belirli meslek grupları için aşılamayı zorunlu hale getirmiştir. Bu kapsamda sadece Almanya’da zorunlu korona aşısı tartışılıyor.
Başbakan Nehammer, geçen hafta sonu yürürlüğe giren yasanın sürekli olarak değerlendirildiğini söyleyerek, “Avukatlar ve doktorlardan oluşan bir komisyon, aşılamanın hala yasal yol olup olmadığını sürekli olarak yeniden değerlendiriyor” dedi.
Şansölye, yasanın yakında tarih olup olmayacağı sorulduğunda, “Uzmanlar bu şekilde değerlendirip hükümete teklif ederse, evet. Bu yasanın amacı asla zorlayıcı önlemler almak değil, virüsün ilgili tehlikesi için doğru zamanda doğru cevabı bulmaktı değerlendirmesini yaptı.
İki hafta içerisinde ne değişti?
Anayasa Bakanı ocak ayında, “Zorunlu aşı baki değildir. Şartlara göre şekil alabilir” ifadesini kullanmış ve başbakan buna karşı çıkarak zorunlu aşının uygulanmasını savunmuştur. Başbakan 2022 yılı başından beri konu dahilinde altı defa açıklama yapmış ve her defasında zorunlu aşıyı savunmuştur. Zorunlu aşının resmî gazetede yayınlandığı 5 Şubat günü, Avusturya’da gastronominin kapanış saati 22.00’dan 00.00’a kadar uzatılması ve 12 Şubat tarihinden itibaren mağazalarda 2G kuralının kaldırılması, 19 Şubat tarihinden itibaren de gastronomide 2G kuralından, 3G kuralına geçiş yapılacağı açıklandı.
Bir yandan gevşemeye giden hükümet diğer yandan aşı zorunluluğunu aktif tutması, kaçınılmaz olarak aşı karşıtları ve bu kapsamda siyaset üretenlerin elini güçlendirdi. Aşırı sağ FPÖ, aşı zorunluluğuna karşı sokak gösterilerine yoğunluk vererek, hükümetin ikilemi üzerinden geniş kitlelere ulaştı. FPÖ’nün korona ve aşı üzerinden politik bir zemin oluşturması, anketlere yansıyarak düşen oy oranının yükseldiği görüldü. Tabi bunu ÖVP, dolayısıyla başbakanda gördü.
Başbakan aşı zorunluluğunda şartlardan bağımsız olarak katı bir tutum izlemesinin, sandığa yansıyacağını ve üstelik eski Başbakan Kurz’un bıraktığı enkazın kayıplarını da hesaplayarak, ÖVP’yi dışlayan bir koalisyon hükümetinin kurulma olasılığını güçlendireceğini fark etti.
Ayrıca, zorunlu aşı yürürlüğe girmesinin aşı oranlarında bir değişikliğe neden olmaması da başbakanın kararında önemli etkenlerden birisi oldu. Bunun yanında ÖVP’li eyalet valilerinin zorunlu aşıyı tekrardan gözden geçirilmesi talebi, başbakanın katı tavrının ağır sonuçları olacağını anlamasına neden oldu.
16 Şubat’ta yapılacak olan zirve sonrasında mart ayında yeni gevşemelerin mesajını veren başbakan, sanırım zorunlu aşı konusunda da tam geri adım atıldığını duyuracak…| © DerVirgül