Salgın Hastalıkların Sosyal, Ekonomik, Kültürel Ve Siyasî İşlevleri
Tarihte yaşanan tüm salgınlar, sadece sağlık sorunları ve ölüm getirmemiş, sistemlerin değişmesi, otoritelerin yıkılması veya el değiştirmesini sağlamıştır. Her şeyden önce, her salgın sonrasındaki gelişmeler, insanı bir üst kültür denilen modern çağa taşımıştır.
Adem Hüyük
Salgın hastalıklar: Bazen bir kabileyi, bazen bir ulusu yok etmeye yetecek kadar kudretli ve acımasızdır.
İnsan yaşadığı her olumlu-olumsuz hadiselerden ders çıkaran bir karaktere sahip olduğundan, bütün salgınların sonucunda uğradığı büyük kayıpları, yeni bir evreye sıçrayarak telafi etmenin yolunu bulmuştur.
Salgın vatandaşlık hakkını genişletti: Atina ile Sparta arasındaki Peloponez Savaşında ölen Atinalılara birde baş gösteren salgın eklenince, Atina güç kaybetmiş nüfus alabildiğine azalmıştır.
Bunun üzerine, anne-babası Atinalı olanlara verilen vatandaşlık, artık Atina’da uzun süre yaşayan herkese verilmeye başlanılmıştır.
Bu durum salgınların tarihte insanı, ölümün dışında bir başka evreye taşıyan ilk olay olarak görülür.
Bilimsel tıbbın önü açıldı: Kara veba olarak bilinen salgın, yer yüzünden milyonlarca insanın yok olmasına neden olurken, salgını önlemesi düşünülen ve sonsuz güven duyulan kiliselerin, otoritesini sarsmış ve kiliselerin yakarışlarının bir işe yaramadığını hatta bilinçsiz yaklaşımlarının, vebanın daha çok yayılmasına neden olduğu, insan tarafından anlaşılmıştır.
Salgına karşı hiçbir şey yapamayan din adamları, halkın gözünde prestij kaybetmiş, zaten baş gösteren aydınlanma çağının akıbetinde sanayi devrimlerine uzanan bir süreci tetiklemiştir.
Bu durum bilimsel tıbbın ilerlemesine ve toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmesine neden olmuştur.
Veba aynı zamanda, geçmişten günümüze uzanan Yahudi düşmanlığının da başlangıcı olarak bilinir.
Zira veba, Yahudiler tarafından dünyaya yayılmış olarak lanse edilerek, Hristiyanlık, peygamber İsa üzerinden nefret duyguları besledikleri Yahudilerden intikam almışlardır.
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
Yirmi yıl sonra yazılacak olan romanlar, çekilen film ve dizilerde işlenen dönemsel tarihte, 2020 ‘koronalı günler’ olarak geçecek.
Nasıl ki bugün okuduğumuz kitaplarda, izlediğimiz filmlerde, alt metin olarak vebanın, Cüzzamın izlerini görüyorsak, yirmi yıl sonrasında çekilen dönem filmlerinde, alt metin olarak sokaklarda maskeli insanlar göreceğiz.
Maskeli insanları gördüğümüz her fotoğraf, çizilmiş resim ve çekişmiş film, bizlere ve o dönemin insanına 2020 yılında baş gösteren korona salgınını hatırlatacak.
Koronalı günler, devletlerin ekonomik cimriliği, halkların salgına inanmama tutumu, siyasî dengeleri altüst edebilecek ve çok keskin kültürel değişimlere, yeni ideolojilerin doğuşuna sebebiyet verebilir.
Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde baş gösterebilecek fikir ayrılıkları ve sınırların sürekli kapatılması durumu, birliğin telafisi güç zararlar alabilmesine neden olabilir.
Birlik içerisinde ekonomik anlamda daha zayıf olan ülkelere yardımlar kesilebilir ve her ülke kendi derdine düşerek, birliğin fiilen ortadan kalmasına neden olabilir.
Ölüm her mahalleye girdiğinde, diğer mahalleler tarafından dışlanabilir, ırkçılık ve bölgecilik, ulus katmanlar la azınlıklar arasında çatışmalara sebebiyet verebilir.
Her ne kadar korona salgını, bir veba gibi öldürücü olmasa da, salgın hastalıklarının tarihe yön verdiğini unutmamak gerekmektedir.
2020 yılının ilk aylarında baş gösteren salgın, 2020’nin sonuna doğru gelindiğinde, halen insanların bir salgın ile karşı karşı olduklarına inandırmakla uğraşan uzmanlar, diğer yandan da bu virüsü nasıl yok edeceklerini düşünmekteler.
Korona salgınının, dünyaya ne getirip neleri götüreceğini şimdiden kestirmek zor.
Ama tarih bize salgınların etkili gücünü görmemiz için yetirince örnek sunmaktadır. |virgül
© Bild: virgül