Savaştan uyuşturucu satıcılığına
Viyana narkotik şube istatistiklerine göre, kent sokaklarında uyuşturucu satışı veya taşıyıcılığı yapanların büyük bir çoğunluğu mülteci. Ülkelerindeki savaştan dolayı yerlerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin her biri, uyuşturucu tacirleri için potansiyel bir satıcı olarak görülüyor… Bu durumun tek sorumlusu göçmenler mi?
Adem Hüyük
Avusturya’da son yıllarda uyuşturucuyla mücadele kapsamında yapılan polis operasyonlarında ele geçirilen sokak satıcılarının, yarısından fazlasının mülteci veya mülteci geçmişi olduğu görüldü.
Önceden bağımlı veya bağımlı yapılan gençler ve yine kısa sürede çok para kazanmak isteyen mülteci gençler, uyuştucu tacirlerinin sokak satışını veya taşıyıcılığını yapmakta.
Kentin özellikle dar gelirli ve göçmenlerin yoğun yaşadığı semtlerindeki parkları kendilerine mesken seçen bu gençler, sadece uyuşturucu satışı ile değil, kendi aralarında gruplar halinde acımasızca kavga etmeleriyle de semt sakinlerini korkulu rüyası olmuşlardır.
Geçtiğimiz günlerde 10. Viyana Bölgesi Keplerplatz’daki parkta konuşlanan Suriyeli mültecilere karşı, aylarca süren soruşturmaların ardından polis, arkalarında bulunanlar da dahil olmak üzere toplam 21 uyuşturucu satıcısını tutuklandığını açıkladı. Yaklaşık 3 kilo kenevir reçinesi ve 3 bin Euro ele geçirildi.
İstisnasız her gün uyuşturucuya karşı özel yetiştirilmiş köpek eşliğinde polis, Keplerplatz’daki parkta arama yapıyor, kimlik kontrolü ile yeni sokak satıcılarını yakalamaya çalışıyor.
Bir kısım mültecinin, olumsuz işlerle gündemden düşmemesi, yerli halk ve Avusturyalı yetkililerin tüm göçmenlere bakışını değiştiriyor, birlikte yaşamın gelişmesini sekteye uğratıyor.
Mülteci ve göçmenlerin, geldikleri ülkelerin nesnel koşullarından bağımsız olarak ele alan kanun koyucuları, her göçmenin kısa süre zarfında entegre olmasını beklemesi, olmayınca da kolluk kuvvetleri ile bu sorunu çözmeye çalışması, göçmenlerin çok az bir kesimini oluşturan bu insanları daha saldırgan hale getiriyor.
Ülkenin en büyük semti olan Favoriten’de [10.Viyana Bölgesi] mülteci gruplar ulus kimliklerine göre parkları paylaşmış hırsızlık, taciz ve uyuşturucu satıcılığı gibi kanun dışı işler yapmaktadır.
Toplamda 500 kişiyi geçmeyen bu kanun dışı işler yapan göçmenler, ülkede çalışan vergi veren ve uyum içinde yaşayan iki milyon göçmenin yarattığı tüm değerleri görünmez kılmaktadır.
Göçmenlerin yeni yerleştikleri toplumlarda ciddi sorunlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır.
Göçmenlerin diğer olumsuz vakalarda adlarının geçmesinin başlıca faktörlerinden biri, göçmenlerin, yerleştikleri toplumun yerel halkından daha yoğun bir şekilde işsizlik sorunu yaşamasıdır. İşsizlik beraberinde yasa dışı işlerin cazip gelmesini tetiklemektedir.
Avusturya devletinin entegrasyonun daha çok ekonomik ve hukuki boyutuna odaklanması, göçün ve göç edenin insani boyutunu yeterince dikkate almamamsı, göçmenlerin, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve sosyo- psikolojik boyutlarda ciddi sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır.
Burada esas olan, kanun koyucularının göçmenlere karşı nasıl bir entegrasyon stratejisi ve yaklaşımı izleyeceği belirleyici rol oynamaktadır.
Sorun daha fazla polis, ekonomik yaptırımlar, cezalar gibi baskı unsurlarıyla çözülemeyeceği gibi, göçmen kendisini kurumsal ırkçılığa maruz kaldığı hissine kapılarak, yaşadığı ülkeye, yönetimine ve halka düşman olabilir.
Birlikte yaşam, yani entegrasyon süreci tek tarafa kanunlarla davranış sergilemesini istemekle mümkün değildir… | © DerVirgül