Sessiz filmden geriye kalan | Sosyalleştiğini sananlar

Yaz sinemaları Viyana’nın vazgeçilmez sosyo-kültürel aktivitelerindendir. Bu akşam Sovyet yapımı bir sessiz film gösterildi. Banka uzanarak izlediğim sessiz film oyuncuları, sosyalleşmeyi, sosyal medya veya telefon aracılığıyla kurulan ilişkilerle ilişkilendirenlere karşın, bire bir ilişkiler ağı ile toplumun içinde yer alınması gerektiğini savunanlar arasındaki farka, farklı bir acıdan bakmamı sağladı…

Sessiz filmden geriye kalan | Sosyalleştiğini sananlar

Adem Hüyük 

Perşembe ve Cuma akşama Viyana’nın 10. Bölge Favoriten Columbusplatz’da halka açık film gösterimleri yapıldı. Viyana’nın birçok alanında her yaz aylarında uygulanan “yazlık sinema” faaliyetlerine her yıl katılmaya çalışıyor ve haberleştiriyorum. Göçmenlerin çok rağbet göstermediği açık havada film gösterimlerine, yerli halkın katılımı son derece yüksek. 

Yaz sinemaları kültürel etkinliğin beraberinde, sosyal kaynaşmanın da bir aracıdır. Kimi çiftler bir çimene uzanarak biralarını yudumlar, kimi aşıklar filmden çok birbirine bakar – kimi aşık çiftler ise filmde kendilerini bulurlar. Arkadaş grupları orada buluşmak için sözleşir, film bitiminde geceye başka bir aktivitede veya bir kafede devam ederler. Sonuç itibariyle, birbirlerini tanıyan veya tanımayan insanlar bir meydanda bir araya gelir. Orada yeni dostluklar, arkadaşlıklar veya kim bilir yeni aşklar doğar…

Çiçekleri çevreleyen koruyucu mermer duvarın üzerine uzanmış, Sovyet dönemine ait sessiz filmi izlerken, oyuncuların, günümüz oyuncularından daha fazla emek harcamak ve olağan üstü bir kabiliyetle oyunculuk sergilemek zorunda olduklarını düşündüm…

Zira, sessiz filmin doğası, beden dili ve mimikler üzerine önemli ölçüde vurgu yapmayı gerektiriyordu. Filmdeki aktörün ne hissettiğini, nasıl bir karakter yaratmaya çalıştığını anlamam, tamamen oyuncunun kabiliyetine bağlıydı. Sevincini, üzüntüsünü ve bunların boyutunu anlayabilmem, tamamen onun beden dili ve mimiklerinde gizliydi. Bu nedenle çok zor bir işi başarmışlardı. 

Ne diyordu Norma Desmond: “Bizim sese ihtiyacımız yok, çünkü bizim yüzümüz var.”

Film ilgimi çekmiş olsa da oyuncuların bu başarısını günümüz ile ilişkilendirmekten kendimi alı koyamıyordum. 

İnsan, insan ile ilişki kurmadığı zaman insanlıktan çıkmaya yüz tutar diye yazmıştım bir zamanlar. Binlerce yıl süre gelen bu ilişkiler ağı, her dönemin koşullarına göre şekil almış, bu şekillenme beraberinde toplumların kültürel yapısını oluşturmuştur. 

İnternetin hayatımıza girmesiyle, taşınabilir ve ulaşılması kolaylaşan telefon yeni bir iletişim ve ilişki kurma dönemini başlatmış, dolayısıyla da toplumda bu yönde bir kültür alt yapısı oluşturmuştur. 

Sosyal medya veya sanal dünya olarak nitelendirilen, internet kullanılarak akıllı cep telefonları aracılığıyla yeni bir sosyalleşme anlayışı çıkmış ve bu özellikle toplum içerisinde sosyalleşme ve diyalog kurma sorunu yaşayan kesimler tarafından savunulur hale gezmiştir.

Sosyal medya ve görüntülü veya sesli telefon görüşmeleri, insanın insanla olan ilişkisini ziyaretlerden ve buluşmalardan, telefonla arama veya mesaj yazmaya indirgemiştir. 

Sosyalleşmeye, sosyalleşme yetisi olmayan insanlar, sosyal medyadan sosyalleştiklerine kendilerini inandırarak ve yine kendilerine göre yeni bir tanımlama getirdiler. 

Sessiz film aktörlerini, sosyalleşmek için sosyo-kültürel faaliyetlere katılan, arkadaş grupları ile vakit geçiren, spor yapan, kitap okuyan, tanımadığı insanlara selam veren, yaşlı insanların pazar çantalarını evlerine kadar taşıyan, parklarda çocukları seyreden, dokunan, el sıkışan ve sarılan insanlara benzettim. Çünkü beden dili ve mimikler insanlar üzerinde çok derin izler bırakabiliyor ve dostlukları, aşkları daha değerli kılabiliyor. 

Sessiz film aktörleri bir filmin konusunun yanı sıra film içerisinde gecen tüm sahneleri konuşmadan, davranışlarıyla bize anlatmak zorunda. Ayrıca, beden dili ile bize bir şeyler anlatırken, bizim de onu anlamaya çalışmamızı sağlıyor. 

Sosyalleşmek gerçek anlamda karşılıklı ortak noktalarda anlaşmanın bir sonucunda olabilecek insani gerekliliktir. Bu şekilde tecrübe kazanabilir, diğer insanların becerilerinden örnekler alabilir veya verebiliriz. 

Sanal iletişimle bütün bunların yapılması imkansızdır. Çünkü cep telefonunuzun şarjı bittiğinde yapayalnızsınız… | © DerVirgül

Yayınlama: 13.08.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.