SPÖ Seçimlerde fazla oy kaybı yaşarsa, Ludwig’in başkanlığı tehlikeye girer mi?

SPÖ Seçimlerde fazla oy kaybı yaşarsa, Ludwig’in başkanlığı tehlikeye girer mi?

| Adem Hüyük

Viyana Eyalet Seçimleri, sadece bir eyalet yönetim mücadelesi olmaktan öte, SPÖ için bir varoluş sınavına dönüşüyor. Belediye Başkanı Michael Ludwig‘in liderliğindeki parti, seçimlerde büyük bir oy kaybı yaşarsa, bunun yalnızca partinin Viyana’daki geleceğini değil, aynı zamanda Ludwig’in başkanlık meşruiyetini de tehlikeye atabileceği konuşuluyor.

Parti içindeki sağ ve sol kanatlar arasındaki çatışmalar, Ludwig’in seçim zaferi bile kazanmış olsa, iç liderlik krizini nasıl yöneteceğini sorgulatıyor.

SPÖ Viyana’da Kazanmak İsterken Kaybetme Korkusuyla Sarsılıyor

2025 Viyana Eyalet Seçimleri yaklaşırken, kentin en köklü partisi SPÖ için bu sefer durum hiç de alışılagelmiş bir zafer yürüyüşü gibi görünmüyor. Parti, seçim kampanyasının olağanüstü boyutlara ulaşması, etik sınırları zorlayan uygulamaları ve dış destek arayışlarıyla göz önüne çıkıyor. SPÖ’nün korkusu, sadece oy kaybına değil, aynı zamanda parti içi iktidar dengelerine dair de derin bir kriz barındırıyor.



Çarpıcı uyarı: “Mavi Bir Gözle Uyanabilirsiniz”

SPÖ Genel Sekreteri Julia Novak’ın açıklamaları bu panik havasının bir yansıması niteliğinde. Parti, 60 bin ev ziyareti ve 5 bin kişilik saha ekibiyle yoğun bir kampanya yürütüyor. Ancak Novak’a göre sahadaki en büyük sorun, seçmenin “Ludwig zaten kazanır” rehaveti. Bu rehaveti kırmak için kullandığı dil ise oldukça sert:

“Nasıl olsa seçilir” diyenler seçim sabahı “mavi bir gözle” uyanabilir.

Bu ifade, FPÖ tehdidini gözler önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda SPÖ’nün korku siyasetini bilinçli bir şekilde kullandığını da gösteriyor.

Anketler iyimser değil: SPÖ, kendi liderinin gerisinde

Novak, SPÖ’nün anketlerde hâlâ yüzde 40’ın altında olduğunu kabul etti. Buna karşılık Belediye Başkanı Michael Ludwig’in bireysel desteği yüzde 60’lara ulaşıyor. Bu durum, partinin Ludwig etrafında bir kişilik kult inşa ettiğini, ancak kurumsal olarak yayılmakta zorlandığını gösteriyor. SPÖ, 2020 seçimlerinde aldığı yüzde 41,6’lık sonucu tekrarlamak istiyor. Fakat pandemi döneminde bile yüzde 65,3 olan katılım oranının bu yıl aşılması beklenmiyor.

SPÖ gibi Viyana’da uzun yıllar güçlü kalmış bir partinin, Türkiye’den belediye başkanları getirerek ve milyonlarca Euro’luk bir bütçeyle seçim kampanyası yürütmesi, ciddi bir oy kaybı endişesinin göstergesi olabilir. Özellikle Türkiye kökenli seçmenleri mobilize etmeye çalışmaları, demografik ağırlığı olan grupları elde tutma çabasını gösteriyor.

Kazansalar bile kaybedebilirler: Ludwig’in sandık sınavı

SPÖ için tehlike sadece seçimlerde oy kaybetmek değil. Parti kulislerinde, oy oranının yüzde 36’ya düşmesi halinde Michael Ludwig’in istifasının istenebileceği konuşuluyor.

Yani Ludwig seçimi kazansa bile, partinin oy kaybı onun liderlik meşruiyetini tartışmalı hale getirebilir. Bu da SPÖ için seçimin sadece bir eyalet yönetim yarışı değil, aynı zamanda bir iç hesaplaşma süreci olduğunu ortaya koyuyor.



İki yönden kırılma: SPÖ’nün merkez krizi

SPÖ’nün yaşadığı oy kaybı hem sağ popülist FPÖ’ye hem de göçmen kökenli seçmeni hedefleyen SÖZ Partisi’ne yönelik. Bu çift taraflı erozyon, SPÖ’nün kitle partisi niteliğini kaybetmeye başladığını gösteriyor.

SPÖ, bir yandan FPÖ’nün milliyetçi diliyle rekabet etmeye çalışırken, diğer yandan göçmen seçmenin taleplerine yeterli karşılık veremediği için SÖZ’e alan açıyor. Merkezdeki bu tutunma sorunu, partiyi tam ortasından ikiye ayırıyor.

Babler ve Ludwig arasındaki çatışma: Sol ve Sağ kanatların yükselen gerilimi

SPÖ içindeki gerilimler, yalnızca seçim sonuçlarıyla sınırlı değil. Parti, sol kanadı temsil eden SPÖ’nün Federal Başkanı Andreas Babler ile sağ kanadı temsil eden SPÖ Viyana Eaylet Başkanı Michael Ludwig arasındaki güç mücadelesiyle de karşı karşıya.

Federal Başkan Babler, sol kanadın tarihsel mirasını koruma iddiası taşırken, Ludwig, partiyi modernize etme ve daha geniş bir seçmen kitlesine hitap etme hedefi güdüyor. Bu çatışma, SPÖ’nün geleceği için kritik bir nokta oluşturuyor. Ludwig’in sağcı politikaları, parti içindeki sol kanadın tepkisini çekiyor ve bu, seçmenin gözünde partinin kararsız ve bölünmüş olduğu algısını yaratıyor.

Seçim değil, seferberlik: SPÖ için varoluş sınavı

SPÖ’nün Viyana’daki oy oranları zaman içinde değişiklik göstermiştir. Parti, 2005 yılında mutlak çoğunluğu elde etmiş, ancak 2010 yılında bu çoğunluğu kaybederek Yeşiller ile koalisyon kurmuştur. 2015 seçimlerinde FPÖ’nün yükselişiyle oy kaybı yaşayan SPÖ, 2020 seçimlerinde oy oranını artırarak Neos ile koalisyon kurmuştur.

Gözlemler, SPÖ’nün bu seçimi salt bir belediye yönetimi meselesi olarak görmediğini ortaya koyuyor. Parti, Viyana’yı kaybederse sadece siyasi iktidarı değil, örgütsel istikrarını da yitirebileceğini biliyor. Bu nedenle sahada bir seferberlik hali var. Ancak bu seferberlik, yer yer etik sınırları aşan adımlarla yürütülüyor. Seçmen ise bu panik havasını hissediyor ve bu durum, SPÖ için geri tepen bir etkiye dönüşebilir.

2025 seçimleri, belki de SPÖ için ilk kez, bir eyalet yönetimini değil, bir partinin eyalette kendi geleceğini oyladığı bir sürçe olacak. |© DerVirgül

Yayınlama: 21.04.2025
Düzenleme: 21.04.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.