Türkiye Göçmenleri, Etki Tepki Yasasına Muhalefet Gibi
A cismi B cismine bir kuvvet uyguladığında, B cismi de A’ya aynı büyüklükte ve zıt yönde bir kuvvet uygular. Avusturya’da her gecen gün kısıtlanan sosyal haklara sahip çıkılmadığı gibi, direk Türkiye göçmenlerini ilgilendiren olumsuz gelişmeler de, reaksiyon göstermemizi sağlayamıyor. En son ehliyet teori sınavlarında Türkçe seçeneğinin kaldırılmasında yaşanan tepkisizlik bunun bir örneğidir.
Adem Çetin
Avusturya, ehliyet teori sınavında Türkçe seçeneğini kaldırarak yeni bir uygulama başlatmıştı. Yaklaşık 350 bin kişinin Türkçe konuştuğu ülkede, tercüme masrafları gerekçe gösterilerek, uygulama kaldırıldı.
Avusturya’nın ülkede en çok konuşulan ikinci dil olan Türkçeyi ehliyet teori sınavından kaldırmasıyla bu uygulama Almanca, İngilizce, Slovakça ve Hırvatça ile sınırlandırıldı.
Bu kararda aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nde (FPÖ) olan Ulaştırma Bakanlığı’nın büyük etkisinin olduğu bilinmekte
Avusturya’da 1998’den itibaren ehliyet sınavı Türkçe dil seçeneğiyle girilebiliyordu. Ülke genelinde geçen yıl yaklaşık 300 bin kişi ehliyet sınavına girerken, 3 bin 631 kişi Türkçe, 2 bin 300 kişi İngilizce ve 2 bin 212 kişi Hırvatça dillerinde bu sınava girmişti.
FPÖ: ‘’Türklerin Sivil İnisiyatifi Yok’’
Sekiz milyon nüfuslu ülkede, 350 bin Türkiye kökenli göçmenleri kısıtlayan yasaların çıkartılması karşısında, toplumsal bir muhalefetin olmaması, yasa koyucuları cesaretlendirmektedir.
Virgül.at editörünün, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) mensubu ile yaptığı görüşme sonucunda, Türkiyeliler, toplumsal muhalefette yetersiz mi? Sorusunu gündeme getiriyor.
FPÖ’lü siyasetçi, ‘’Biz, ehliyet teori sınavında Türkçe seçeneğini kaldırmayı ‘gayri resmi’ parti programı yapmıştık zaten. Çünkü bu uygulamanın, giderlerini Avusturyalı vergi mükellefleri ödemektedir. Ayrıca, Almanca öğrenmenin de önünde bir engel olarak görüyoruz. Yapmamız gereken, sadece iktidar ortaklığında süregelen dengelerin bizim lehimize geçmesini beklemekti. Biz parti olarak, bu uygulama sonucunda, Türklerden bir tepki gelmeyeceğini biliyorduk! Bizim tepki beklediğimiz kesim, Sol yelpazede bulunan muhalefet partilileriydi. Ama onlarda seslerini çıkartmadılar. Bizde çok kolay, ehliyet teori sınavında Türkçe seçeneğini kaldırdık’’ dedi.
Peki Gerçekte Böyle Mi?
Avusturya’da yaşayan Türkiyeliler son 15 yıl içerisinde, Avusturya tarafından, hakkında uygulanan olumlu-olumsuz kanunlar karşısında kayda değer bir reaksiyon göstermemiştir.
Avusturya’da, Türkiyelileri dolaysız bir şekilde etkileyen, yani direk etki kapsamına alan kanunlar ve uygulamalar karşısında, sivil iradesini kullandığı pek görülmedi.
40 Bin İmza Toplandı
1990’ların ilk yarısında, Avusturya hükümeti tarafından, Türkiyelilerin- Türkiye’de yaşayan çocuklarına yapılan, çocuk yardım parasının kesilmesine yönelik kanun değişikliğine karşı başlatılan imza kampanyasında, yaklaşık 40 bin imza toplanmış ve yetkili mercilere sunulmuştur.
Türkiyeli sol dernekler tarafından başlatılan imza kampanyası, her kesimden ve sivil toplum kuruluşlarından destek görmüştür.
Türkiye Odaklı Protestolar
Avusturya’da yaşayan Türkiyeliler, Türkiye konusunda çok hassas ve duygusal bir yapıya sahip. Türkiye ile olan duygusal bağ, ideolojik, lobi ve cemaat gibi örgütlenmelerin önünü açmasından dolayı, Türkiyeliler yaşadıkları ülkedeki sorunlardan çok, ideolojik olarak ve iradesi dışında beslendiği noktalara yoğunlaşmaktalar.
Bununla birlikte, Türkiye’de gelişebilecek herhangi bir olay sonrası, Avusturya sokaklarına kendiliğinden çıkma eylemi, psikolojik olarak tetiklemektedir.
Bu sadece belirli bir siyasi yelpaze için geçerli değildir. Muhafazakâr-Milliyetçi kesimden, Kemalist ve Sosyalist yapılanmalara kadar uzanan bir Türkiye merkezli duyarlılık söz konusudur. ‘’Yapılan tahlillerin sonucundan, bu durumu eleştirdiğimiz çıkartılmamalıdır.’’
Toplumsal-sivil muhalefet, önemli bir gelişme olmasıyla beraber, bu sivil iradenin, Avusturya özgülünde de kendisini göstermesi gerektiği-vurgu yapılmak istenmektedir.
Çifte Vatandaşlık
Avusturya’da yasak olan çifte vatandaşlığın, Türkiye’de serbest olması, binlerce Türkiye kökenli vatandaşın mağdur olmasına neden olmuştur.
Yine özellikle aşırı sağ FPÖ tarafından, on yıl önce gündeme getirilen çifte vatandaşlık konusu, FPÖ’nün siyasi arenadaki öznel konumu gereği pek dikkate alınmıyor, alınmak istenmiyordu.
Mülteci akınlarının, FPÖ’ye kazandırdığı oy oranı ve bu oy oranın önünü kesmek isteyen Halk Partisi (ÖVP), FPÖ söylemleriyle ilerlemesi üzerine, çifte vatandaşlık konusu ciddiye alınmaya başlanmıştır. Ciddiye alınmasına neden olacak bir başka gelişme ise, Türkiye seçimleri kapsamında, Avusturya’nın, Türkiye’nin bir eyaleti gibi görünmesi olacaktı.
Avusturya, Türkiye’nin Bir Eyaleti Değil
Ankara merkezli, Viyana seçim çalışmaları ve seçmen sayısı ile Avusturya vatandaşı olmuş Türkiyelilerin rakamlarının çakışması, yasa dışı sayılan çifte vatandaş avını başlatmıştır.
Binlerce insan zan altında bırakılarak, soruşturma geçirmişlerdir.
Çifte vatandaşlık konusunda, sivil irade kimseyi sorumlu tutamadığı gibi, soru bile soramamıştır.
Vatandaş, kendisine daha yakın gördüğü Türkiye devletine, beni neden vatandaşlıktan çıkartmadınız diye sormadı-soramadı.
Avusturya devleti, Avusturya’da doğmuş gençlerin, 40 yıldır Avusturya’da yaşayan göçmenlerin, kendi seçimlerine katılım göstermeyip, Türkiye seçimlerine otobüslerle bir takım zahmetlere katlanarak gitmesini hazmedemedi ve ‘’Avusturya, Türkiye’nin bir eyaleti değildir’’ dedi.
Bununla beraber, 10 yıl önce FPÖ’nün her fırsatta dile getirdiği, çifte vatandaşlık konusunu, YSK’nın hazırladığını ileri sürdüğü bir ‘’seçmen listesi’’ yaratarak kapsamlı bir şekilde ele aldı.
Bütün bu gelişmeler karşısında, Türkiyelilerin sivil iradesi, Türkiye’de gelişen en ufak bir siyasi gelişmeye verdiği reaksiyonun bile çok altında kaldımıştır.
Avusturya’da başbakanlık yapmış bir siyasetçiyle yaptığımız ikili sohbette, ‘’Türkiye göçmenleri, Türkiye’de gelişen olaylar karşısında binlerce insanı Viyana sokaklarına dökebiliyor. Ama Avusturya’da kendilerine karşı olan, olumsuz gelişmeler karşısında, bilmiyormuş gibi davranmaları kabul edilemez’’ diyebiliyordu.
Türkçenin ehliyet teori sınavından kaldırılması sonucunda yaşanan tepkisizlik, Türkiye göçmenlerinin kendi somut sorunlarına ne kadar duyarsız olduğunun, ilk ve son göstergesi değildir elbette.
Her gecen gün biraz daha kötüleşen yaşam koşullarının yanı sıra, yabancı düşmanlığıyla da baş etmeye çalışan göçmenlerin, diplomatik-ideolojik-dinsel-ekonomik menfaat güden sivil-iradeye değil, göçmenlerin içinde bulunduğu koşullara göre iradi birlik sağlayacak sivil toplum örgütlerine ihtiyacı var…(virgül.at)
© Bild: virgül.at