Türkiye kökenli Avusturyalılar neden oy kullanmıyor?
| Adem Hüyük
Tam olarak tespit edilememekle birlikte, Avusturya’da yaklaşık 200 bin Avusturya vatandaşlığına geçmiş Türkiye kökenli yaşamakta. Öte yandan Avusturya İstatistik Kurumu verilerine göre, 124.068 Türkiye vatandaşı ülkede kalıcı olarak yaşam sürmekte.
Avusturya genel seçimlerine katılan siyasi partilerin seçmenlere dair araştırmalarından yola çıkarak elde ettiğimiz rakamlara göre, Avusturya vatandaşlığına geçmiş Türkiye kökenli 180 bin seçmen mevcut. Kesin olmayan bu seçmen sayısının çok az bir kesimi oy kullanma hakkını kullandığı da aynı çevrelerce sürekli olarak dile getiriliyor olması, Türkiye kökenlileri siyasi temsiliyet acısından etkisiz bir kalabalık olarak kabul görmesini etkin kılıyor.
Dolayısıyla Avusturya’nın seçilmiş yasama organı, Türkiye kökenlileri direk ilgilendiren yasa tasarılarında bile, muhattabına danışmadan parlamentodan geçiriyor, zaten piyon olarak aday gösterilen “bazı” Türkiye kökenli siyasetçilerinde bir fikri olmadığından fikirleri sorulmasına ihtiyaç duymuyorlar.
Göç ülkesi olduğunu “kerhen” kabul eden Avusturya’nın bu anti-demokratik tutumu, ülkenin siyasi gelişmelerinden kendisini ekonomik [para kazanma hırsı] kalkanla ayrıştıran Türkiye kökenlilerin günlük yaşamında hiçbir zaman karşılık bulamıyor, kimi zaman Viyana Kuşatması’nı başarıya ulaştırmış edasıyla, ezikliğini banka hesaplarındaki yüksek dijital rakamlarla gizlemeye çalışıyor ve siyasi eksikliklerini Türkiye iç siyasetine gereksiz müdahale etmeye çalışarak gideriyorlar.
Avusturya’da dört kuşak yaşam süren Türkiye kökenlilerin en büyük ikilemi ise, geldiği ve yaşadığı ülkeye karşı olan vefasını unutmasının verdiği psikolojik etkilerden oluşan taraflara karşı düşünce ve davranış bozukluğudur. Kendisine miras bırakılan “para kazanma hırsı” bireysel çıkarların esiri olmasını sağlamış ve bu zaman içerisinde kanıksanarak normal karşılanır olmuştur. Türkiye kökenlilerin “varlık nedeni” gibi görünen maddiyat, ana vatan ve yaşadığı vatan gibi manevi değerleri boşa çıkarabilmiş ve her iki taraftan da “öz maddi menfaat” söz konusu olduğunda vazgeçebilmiştir. Bu davranışların en basit örneği, “vatan, millet” edebiyatı yapanların Türkiye’de en basit bir trafik ihlali karşılılığın da ödemek zorunda oldukları “para” yani cezaya yaptıkları itiraz şeklinde kendisini göstermektedir.
29 Eylül 2019 Avusturya Erken Genel Seçimlerinde Türkiye kökenli adaylar, tercihli 19266 oy aldı.
Geçmişte iki genel seçimlerin yapıldığı pazar günü, sandıklarda çekim yaptıktan sonra, Türkiye kökenli seçme hakkı olanlarında orada olacağını düşündüğümüzden, Viyana’nın meşhur piknik alanı Donauinsel’e gitmiştik. Piknik yapan vatandaşlara seçimlere katıldınız mı diye sorduğumuzda, bize çok sert tepki göstermiş ve fotoğraf çekmemize izin vermemişlerdi. Piknik alanı tamamen doluydu.
Avusturya’da 29 Eylül 2024 tarihinde yapılacak olan genel seçimlere katılımın toplumun her kesiminden sağlanması için çalışma yürüten siyasi partiler, geçmiş seçimlerden yola çıkarak, Avusturya vatandaşlığına geçmiş Türkiye kökenli 180 bin seçmenin sadece 25 bin kişinin sandığa gideceğini öngörüyor.
Her ne kadar kesin olarak kabul edilemeyecek olan bu rakamlar, Avusturya’daki Türkçe konuşanların oluşturduğu sivil toplum kuruluşları ve medya tarafından da desteklenmekte, katılımın çok düşük olduğu her platformda dile getirilmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs 2018 Bosna Hersek ziyaretinde yaptığı konuşmada; “Avrupa’nın bize karşı tavrının sebebi oradaki Türklerin dağınıklığıdır” diyerek, 6 milyon Türkiye kökenliye birlik olmaları ve bulundukları ülkelerin vatandaşlıklarını almaları çağrısında bulunmuştu. Ancak bu çağrı diğer ülkelerde dahil olmak üzere Avusturya’da karşılık bulmamış, seçimlere katılım oranı artmamıştır.
Türkiye seçimleri kapsamında Avusturya’da kurulan sandıklardan çıkan oyların yüzde 78’ini alan AK Parti ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu isteği, kendisine bu kadar bağlı olan tabanda neden karşılık bulmadı?
Daha anlaşılır olması için; kilometrelerce uzaklıktan otobüslerle oy kullanmak için konsolosluklara akın eden “Erdoğan sevdalıları” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da işaret ettiği yanı başındaki sandığa giderek yaşadığı ülkede neden oy kullanmıyor?
Bazı çevreler, Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin seçme ve seçilme yetisini kaybettiğini çeşitli nedenlere dayandırarak ileri sürmüş ancak Türkiye seçimlerine katılım yüksek olması bu teoriyi çürütmüştür.
Çok basit olarak ifade edecek olursak, “180 kilometre uzaklıktaki Graz kentinden özel aracı veya otobüslerle Viyana başkonsolosluğuna gelerek ve yine kendisini siyasi olarak hiç etkilemeyeceği Türkiye seçimleri için oy kullanmaya gelen yurttaş, Avusturya vatandaşlığına geçtikten sonra yüz metre ilerideki seçim merkezine giderek neden oy kullanmıyor?”
Sorunun yatını, ilk neslin Avusturya’ya geliş nedeninde gizli
1964 yılında iki ülke arasında yapılan anlaşmayla Avusturya’ya gelen işçilerin amacı, sonraki nesillere miras olarak kalmıştır. Bu amaç, ekonomik refah ve geri dönmekti. Geri dönmeyi doğal asimilasyon, alışkanlıklar ve Türkiye halkına karşı psikolojik üstünlük sağlama, sosyal statü arayışı engellemiş – ancak yaşamlarını ekonominin merkezine koyarak yaşantılarını ileriye erteleme pahasına kazanç hırsı, daha da artmıştır.
Para odaklı yaşam biçimi, Türkiye kökenlilerin büyük bir çoğunluğunda kanıksanmış ve bu eksenin dışındaki gelişmelere kayıtsız kalmalarını sağlamıştır. Ekonomik anlamda kendilerine dokunulmadığı sürece, temsiliyet haklarını kullanmamışlardır.
Der Virgül dahil Avusturya merkezli tüm haber sayfalarında görülen bir gerçeklik ise; Avusturya’da yaşayan Türkçe konuşanların en çok okuduğu haber, “sosyal yardım, devlet yardımları, ikramiyeler” yani para odaklı haberlerdir. Bu nedenle bazı haber sayfaları daha fazla tıklama almak için, “para içerikli” haberlerin başlıklarını değiştirerek aynı haberleri defalarca yayınlamaktadır.
Avusturya’da karşılıklı yanlış politikalar sonucunda, entegre ve birlikte yaşam olasılığına inanmayan Türkiye kökenliler, seçim sürecine katılmanın bir anlam ifade etmeyeceğine ve kendilerinin hep dışlanacağına inanmaktadır.
Öte yandan, Avusturya’da gelecekle ilgili belirsizlikler ya da siyasi süreçlerin kişisel yaşamlarına doğrudan etkisi olmayacağı inancıyla oy kullanmayı gereksiz görmektedirler.
Göçün 60. Yılında hala, Türkiye kökenlilerin Avusturya’da yaşadıkları en önemli sorunlar olarak; “Almanca dilini iyi ya da hiç bilmemeleri, meslek sahibi olamamaları, istihdam, dilden ve yerli toplumunun verdiği tepkiden kaynaklı sorunlar yaşamaları, barınma sorunu, Avusturya’ya uyum sorunu, ekonomik zorluklar ve kültürel farklılıklar şeklinde sıralanabilir olması”, 320 bini aşan bir toplumun Avusturya’da el yordamıyla yaşadığını yada Avusturya’da yaşayan diğer 9 milyon insanı görmezden geldiğiyle açıklanabilir.
Temsil edildiğine inanmıyor!
Türkiye kökenlilerin seçme ve seçilme hakkına temkinli yaklaşmasının bir diğer etkeni ise, kimi/neden seçeceğini bilmemesi ve inanmasıdır.
Çeşitli siyasi partilerin aday olarak gösterdiği Türkiye kökenli siyasetçilerin büyük bir çoğunluğu, Türkçe oy istediği seçmenin güvenini kazanamamış, aday gösteren siyasi partinin kuklası olmaktan öteye gidememiştir. [İstisnalar olduğunu unutmamak gerekir]
Dolayısıyla bireysel kariyer peşinde koşan ama siyaseti ve seçmenini tanımayan bu adaylar Avusturya siyaset sahnesinde bir varlık gösterememiş, seçmenine de özel olarak bir hizmet gelmesine vesile olamamıştır.
Seçim kampanyalarında Türkiye kökenlileri temsil edeceğini vaat eden bu adaylar, Türkiye kökenlileri derinden etkileyen; “çifte vatandaşlık, Türkçe ehliyet sınavının kaldırılması, oturum kartlarının [vize] uzun süre bekleyişleri gibi bir çok konuda yetersizlik göstermiş ve hatta sosyal medya sayfalarından konuya dair yorum yapmaktan bile aciz kalmışlardır.
Bu nedenle ekonomik kalkınmaya odaklanan toplum, zaten güvenmediği Avusturya siyasetine, Türkiye kökenli adaylar sayesinde bütün inancını kaybetmiştir.
Sonuç olarak:
Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenlileri tahlil etmek, onlar hakkında analizde bulunmak çok zor. Öncelikle bu toplumun içinde yaşamanız gerekmektedir.
Türkiye kökenlilere üst akıl kuyrukçuluğu yaparak ve onların perspektifinden bakarsanız, “yüz metre ilerideki seçim sandığına gitmeyerek, Avusturya seçimlerine neden katılmayışını, ancak 180 kilometre uzaklıktan gelerek AK Partiye oy vermesini anlayamaz/yorumlayamazsınız. | ©DerVirgül
Editörün notu: Kaleme aldığım makaledeki değerlendirme, Avusturya’da yaşayan tüm Türkiye kökenliler için geçerli değildir. Bu ülkede demokratik haklarının fakında olan ve bunu sonuna kadar kullanan Türkiye kökenlilerin olduğu gerçeğini unutmamak gerekmektedir. Ancak bu kesim gerçekten çok az sayıda ve en kötüsü, yukarıda belirttiğim geniş kitlelerden uzak durmaya çalışanlardır.