Türkiye kökenlilerin Avusturya’da sivil toplum sınavı [Dosya 3]
Uzun bir araştırma sonucunda, Avusturya’daki Türkiye kökenli yurttaşların oluşturduğu derneklerin neredeyse tamamının Türkiye uzantılı ideolojik bağlantılı olduğunu saptadık. Bağımsız olması gereken köy veya kent derneklerinin bile dolaylı olarak mevcut iktidar veya bir siyasi parti güdümünde hareket ettiği tespit edilmiştir…
Adem Hüyük
Daha önce yayınladığımız ‘’ Türkiye kökenlilerin Avusturya’da sivil toplum sınavı’’ yazı dizimizin bir ve ikinci bölümünde, sivil toplumun doğuşu ve sivil toplum bilincinin oluşmasını ele almıştık. Ayrıca, Avusturya’da yaşayan Türkiye toplumunun 1964’ten bu güne oluşturdukları sivil toplum kuruluşlarını incelemiş, Türkiye toplumunun dernekleşmeden, ne anladığını ve nasıl uyguladığına değindik.
Bu bağlamda, Türkiye göçmenlerinin, Avusturya’da kurdukları istisnasız tüm derneklerin, Türkiye bağlantılı olduğunu görmek mümkün.
Bu bağ, ideolojik, kültürel, siyasal, sosyal ve dinsel olarak kendisini göstermekte.
Yardım dernekleri ve yerel dernekler (hemşeri) de dahil olmak üzere, istisnasız tüm dernekler bir şekilde bir bağ içerisindeler.
Yüzlerce göçmen derneğinin, Avusturyalıların kurmuş oldukları derneklerle kıyaslaması yapılacak olursa, Türkiye göçmenlerinin kurmuş olduğu dernekler arasında ki en önemli gözetilen fark, Avusturyalıların kurmuş oldukları derneklerin birleştirici ve sivil toplumu harekete geçirici bir rol oynaması, Türkiye göçmenlerinin oluşturdukları derneklerin ise, ayrıştırıcı ve toplumu içinde bulunduğu ülkeye yabancılaştırdığı gözlemlenmiştir.
Yabancıların Yabancılaştırılması (Mahalli Dernekler)
İçinde bulunduğu toplumla diyalog yollarının genişletilmesi için caba sarf etmesi gereken dernekler, bilerek veya bilmeyerek, göçmenleri yerli halktan daha da ayrıştırdığı görülmekte.
Özellikle yerel dernekler, insanların köy ve kasabasına olan özlemlerini ve kendisi gibi düşünen ve aynı topraktan gelen, Avusturya’da doğmuş çocuklarını bir araya getirdiği kaçınılmaz.
Bu durum, dayanışma ve kültürlerin korunması bakımından önemli bir adım olarak görülse de belirli bir bölgeden gelen toplulukları, kendi içerisinde dar bir alana sıkıştırma görevi de görmekte.
Yerel dernekler, anayurtla olan manevi ilişkiler ağı oluşturması, geçmişle olan manevi ilişkilerin, günümüz yaşamına, sosyal v e kültürel adaptasyon sorunları yaratabilmektedir.
Yerel derneklerin örgütleniş ve iç işleyiş şekli, gelinen kasaba veya köylerin feodal sosyal ilişkileri üzerinden şekillenmesi, öte yandan dışarıda, kapitalizmin kanunlarının ve ilişkilerinin hüküm sürdüğü bir dünyanın olması, yerel derneklerin ileriye dönük, üyelerine sadece birleşme noktası olmaktan başka hiçbir şey vermediği görülmüştür.
Aynı zaman da kendi hemşerileri arasında birleştirici bir rol oynayan yerel dernekler hem Türkiye toplumu içerisinde hem de Avusturyalılar la bir ayrışmaya yol açmıştır.
Genelde bir gettolaşma yaratan Türkiye göçmenlerinin kurdukları dernekler, özelde bu gettolaşmanın en yoğun yaşandığı alan olma özelliğini üstlenmiştirler.
Kendi içerisinde ideolojik olarak ayrılan bu dernekler, dış dünyaya karşı aynı bağnaz bir tavır sergiledikleri ortak bir tavır olarak kendisini göstermektedir.
Özü itibariyle her dernek, Türkiye toplumuna hizmet için var olduklarını iddia etmekte. Ancak, bu hizmet kimi zaman Ankara veya Viyana mevcut iktidarına hizmet etmektedir.
Gelinen aşamada hem Viyana hem Ankara, sorgulayan sivil toplum kuruluşu istememekte ve ona göre dernek başkanları konuşlandırmaktadırlar.
Avusturya, biat edecek Türkiye göçmeni siyasetçileri seçerken, Ankara’da kendisine yakın kişilerin dernek başkanı olmasına imtiyaz gösteriyor. Dikkat edildiğinde her iki tarafın seçtiği aktörler devamlı sahnede ve protokolde en önde yer almaktadırlar.
Pazar kahvaltılarının kahve molalarında, her iki ülkenin kanun koyucularına biat etmek sivil toplum kuruluşlarının, tüzüğü gibi olmuş durumda. Şu an sorgulayan veya soru soran bir dernek görmek neredeyse imkânsız…
Sivil toplum yetisini kaybetmiş bu kurumların en büyük sorunu, yeni nesil ile olan çatışması ve yeni neslin bu derneklerden vaz geçmiş olmasıdır. Feodal Anadolu anlayışıyla dernekçilik yapan, [buna Marksist dernekler dahil], Türkiye toplumunu kendi içerinde hapsederek getto bir yaşam sürmeye sürüklememektedir.
Toplumsal gelişmelere duyarsız kalan dernekler, toplumun, sivil toplum iradesinin zayıflamasına neden olduğu gibi, derneklere olan güveni ve inancı da sarsmaktadır.
Sivil Tolum Kuruluşlarının, yerli kurumlarla daha derin ilişkiler ağı kurması, Avusturya dernekleşme geleneğinden sivil toplum bilinci noktasında fikir alışverişi yapılmalıdır…| © DerVirgül