Viktor Hugo Ve Notre Dame Katedrali
Avrupa`nın her şehrini adım adım dolaşmış bir insan olarak, bana en soğuk ve zevk vermeyen şehir Paris diyebilirim. Şehirler bir anlamda insan yüzlüdür.
Meydanlarında oturup kahvemi içmek ayrı bir zevk verir bana.
Mustafa Küçüktekin
Fransa ve Paris’in simgesi, İnsanlık mirasının en önemli eserlerinden biri olan Notre Dame kilisesi dün aksam büyük bir yangınla büyük bir hasar aldı.
Son gittiğimde çatısı ve ahşap kuleleri restorasyon yapılıyor ve iskeleler kurulmuştu.
Paris`in ilk yerleşim yeri olan Seine Nehrinin ortasında yer alan Cite Adasında yer alan Katetral, Gotik Mimarinin muhteşem eserlerinden biridir.
Yapımına 1163 yılında başlanmış ve 1345 de bitirilmiş ve de günümüze kadar birçok değişikliklere uğramıştır.
19. yy başlarında Paris şehir planlamaları yapılırken, harap bir halde olmasından dolayı yıkılması düşünülmüş, bunun üzerine ünlü yazar Viktor Hugo ilgi çekmesi için ünlü romanı Notre Dame`nin Kamburu romanını yazmıştır. Toplanan yardımlarla restore edilmiştir.
Avrupa`nın her şehrini adım adım dolaşmış bir insan olarak, bana en soğuk ve zevk vermeyen şehir Paris diyebilirim.
Şehirler bir anlamda insan yüzlüdür.
Meydanlarında oturup kahvemi içmek ayrı bir zevk verir bana.
Roma`da Colesyuma karşı veya Novana Meydanında, Barcelona da La Rambla da oturup İstanbul’un kalabalık caddelerini düşünmek hoşuma gider.
Paris’e gittiğimiz de, 19500 tonluk bir çelik yığını karşılar bizi.
Ünlü Fransız yazar Guy de Maupassant bütün yazılarında Eyfel Kulesini yerden yere vurur.
Bir gün bir bakarlar ki Guy, Eyfelin 3. Katında bulunan restoranda yemek yiyor.
Hemen hayırdır diye sorarlar.
Cevap verir.
Ne yapayım bir tek buradan Eyfel’i görmüyorum.
İşte bu demir yığınını yılda milyonlarca kişi ziyaret eder.
Sen Nehri olmasa hiç çekilmez Paris.
Ama benim gibi sanat ve eski mimari hayranı olan biri için Notra Dame ayrı bir yer tutar.
Daha iki ay önce gitmiştim oraya.
Her şehrin bir ana katedrali vardır.
Viyana’nın Stephansdomu gibi.
Notre Dame Paris’in ve aynı zamanda Fransa’nın simgesidir.
Esasında baktığımızda hem Paris’te hem de Fransa’nın genelinde daha büyük kiliseler bulunur.
Bana göre Milano, Münih, Floransa, Toledo, Napoli de bulunan katedraller daha görkemlidir.
Ben Notre Dame ile ilk olarak lise yıllarında Viktor Hugo’nun Notre Dame’nin Kamburu eseriyle tanışmıştım.
Sonra filmi daha çok etkiledi beni.
Kilisenin papazı Frollo kilisenin önünde bir bebek bulur.
Sakat ve çok çirkin bir bebek.
Quasimodo adını verir.
Çocuk büyür fakat hem kambur hem çirkindir.
Zangocluk (can çalıcılığı) yapmaya başlar.
Can sesinden dolayı sağır olur.
Bir gün Esmeralda’yı görür ve aşık olur.
Olaylar bu şekilde devam eder.
Adı Fransızca Kutsal Bakire (Meryem Ana) anlamına gelen kiliseyi yılda 13 milyon kişi ziyaret ediyordu.
Tarihte Fransız devrimi, Napolyon’un taç giyme töreni gibi bir çok olaya tanıklık etmiş olan kilise belki de, burnu büyük Fransızların ve binlerce tonluk Eyfel Kulesinin o soğukluğunu silen bir eserdi.
Maalesef dünya kültür mirasları arasındaki en önemli eserlerden Notre Dame Katedrali dün aksam alevler arasında kaldı.
Yangının sebebinin ise katedralde yürütülen restorasyon çalışmaları olduğu söyleniyor.
Henüz yangın söndürme çalışmaları devam etmekle birlikte katedralin önemli bir kısmı ve kule külahlarından biri çökmüş durumda.
Notre Dame Katedrali hem tarihi hem mimari hem de sanatsal öneminden dolayı sadece Fransa’ya mal edilen bir hazine değil, tüm dünyaya ait bir kültür mirası idi.
Bugün bu eşsiz sanat eserinin gözlerimizin önünde alevlere yenik düşmesini izlemek modern çağın en acı trajedilerinden.(virgül.at)