Viyana’da 181 Farklı Milletten İnsan Yaşıyor
Viyana 1945 yılından bu yana son derece kararlı politik koşullarda, tarihinin en uzun süren barış dönemini yaşamaktadır. Bu durum, kentin çok milletten insanın bir arada uyum içinde yaşamasını sağlayan karakter yapısını oluşturmuştur.
Adem Hüyük | Viyana
MÖ 400 yıllarında Keltler, daha sonra Romalıların gelmesiyle, Kelt kültürü ile Romalı kültürünün birbirleri ile karışmaya başlamasıyla doğan, Tuna nehri kıyılarına kurulan bir kent:
O günkü adıyla “Venia” bugünkü adıyla Wien, yani Viyana.
© Bild: virgül
Kavimler göçünün yaşanması üzerine, Markomanlar, Gotlar, Langobardlar, Slavlar ve birçok irili ufaklı kavimlerin kültürleriyle harmanlanmış bir kent.
İki bin yıl önce yaşanan bu göçlerle oluşan, günümüzde Avrupa’nın en güzel ve dünyanın en yaşanılabilen kenti olan Viyana’da, kültür harmanlanması devam etmektedir.
© Bild: virgül
Çünkü kent, yaşam tarzı, imkanları ve yönetim sistemi nedeniyle çekim merkezi olmaya devam etmektedir.
Bugün Viyana, dünyanın en çok toplu konutuna (belediye evleri) sahip kent olma özelliğine sahip olmakla birlikte, halen kent yönetimi tarafından toplu konut inşa etmesi nedeniyle de örnek teşkil etmektedir.
© Bild: virgül
Viyana’nın bir başka özelliği ise 181 milletten insanın kente yerleşik hayat sürmesidir.
Bu, birbirinden farklı 181 kültürün ve yaşam biçiminin, birbirlerini ötekileştirmeden bir arada yaşaması anlamına gelmektedir.
© Bild: virgül
Tarihten kalan çok kültürlü kent dokusunu korumak için, sağlam siyasi kararlılık ve tüm ırkçı düşüncelerden arınmış olmak, kaçınılmaz gibi görünüyor.
© Bild: virgül
Zira bu sağlanamazsa, kentte kültürler arası çelişkiler beraberinde kurumsal ırkçılığa, ırkçılık ise çatışmalara sebebiyet vermesi kaçınılmaz olacaktır.
1922 yılında Avusturya’nın bir eyaleti haline gelen Viyana’da şu an, 181 farklı milletten 1.911.191 kişi yaşıyor.
Viyana’nın yüzde 69,2’si Avusturyalı, yüzde 4,1’i Sırbistan göçmeni, yüzde 2,6’sı Almanya göçmeni, yüzde 2,4’ü Türkiye göçmenidir.
Yüzde 15’i ise çeşitli milletlerden oluşmaktadır.
Siyasi istikrar, suç oranları, kişisel haklar ve özgürlükler, sağlık ve eğitim hizmetleri, yaşanan evlerin kalitesi, toplu taşıma hizmetleri ve yapılabilen aktiviteler baz alınarak yapılan araştırmalar ışığında, Viyana 10. kez dünyanın en yaşanılabilir kenti seçildi.
© Bild: virgül
Peki, Viyana’yı dünyanın en cazibeli kenti yapan sizce neydi? Bunu hiç düşündünüz mü?
Fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız, yararlanmak isteriz… |virgül
© Bild: virgül
0
A+
A-
Benzer Konular
| Adem Hüyük 1 Ocak 2024 itibarıyla toplam Avusturya’da toplam 124.068 Türk vatandaşının kalıcı ikamet kapsamında yaşadığı kayıtlara geçti. Österreichische Integrationsfonds ÖIF verilerine göre, 1 Ocak 2024 itibarıyla toplam 124.068 Türk vatandaşının eyaletlere göre ikamet dağılımı şöyle: Viyana: Yüzde 37,7 Oberösterreich
| Adem Hüyük 1990’ların ikinci yarısında İşçi Odaları seçimleri kapsamında yaptığım bir röportajla haber aktarmaya başladım. Gazetecilik eğitimimi üniversitede değil de sonradan özel derslerle almış olmamdan kaynaklı, o günden bugüne süre gelen bir gazeteci olmak/olamamak ikileminin ölümcül sorgulayıcısı olarak yürüdüm,- hiç durmadan… Kendi haberciliğimi hep yargıladım. Bunu yaparken de...
| Adem Hüyük Türkiye kökenli bireyler, Avusturya’daki en büyük göçmen gruplarından birini oluşturmakta ve eğitim durumları, sosyo-ekonomik statüleriyle yakından ilişkilidir. Avusturya’daki Türkiye göçmenleri arasında zorunlu eğitim, yani ilkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim alanların oranı yüksek. Öte yandan, Türkiye kökenli gençlerin üniversiteye gitme oranı, Avusturya’daki diğer göçmen gruplarına kıyasla daha düşüktür....
Romantizm, XVII. yüzyılda oluşmaya başlamış, farklı ülkelerde sanat türlerine göre değişik tarzlarda ortaya çıkarak hala devam ettiği varsayılmaktadır. Özünde bir başkaldırı, melankoli, yalnızlık ve devrimci bir motto bulunduğu için farklı dönemlerde sinik bir şekilde Romantizm karşımıza çıkmaktadır. “Bu yalnızlığı ve melankoliyi Auguste Macke’nin Gezintiye Çıkanlarından, Edward Hopper’ın resimlerine kadar keşfetmek...
| Adem Hüyük Toplumun alım gücüyle bağlantılı olarak kalite bakımından değer kaybeden “döner” Avrupa’daki deyimiyle “döner kebap”, ilk olarak Berlin’de sandviç olarak sunulmasıyla, uluslararası ayaküstü yiyecek sektörüne rakip olmuş ve McDonald’s. gibi tekellerin azimetine uğramamıştır. Döner kendi içerisinde, döneri pazarlayanlar tarafından kalitesi ve lezzeti acısından farklı sunulmuş, artı...
| Derleyen Adem Hüyük İnsanın kendi varlığını sorgulamasıyla ilgili sorular karşısında durabilen ve bunu sorgulayabilen, aslında derin bir bilince sahip insan demektir. Ama öncelikle, insanın kendi varlığını sorgulamasının ne anlama geldiğini bilmesi gerekmektedir. İnsanın kendi varlığını sorgulaması, kendisi, yaşamı, evrendeki yeri ve varoluşunun anlamı üzerine düşünmesi demektir. Bu, felsefenin en...
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum