Viyana’da Filistinli Bir Gençle Söyleşi

Viyana’da Filistinli 16 yaşında bir genç, ‘’abi ne iş olsa yaparım’’ diyor. Filistin’den başlayan umut yolculuğu Suriye, İstanbul ve nihayetinde Viyana. Zamansal olarak kısa, yaşanmışlıklar olarak uzun bir süreç. Bir avuç toprağı paylaşamayanların dünyasında, hepsi aynı gökyüzünü paylaşan savaş çocuklarıydı onlar.

Viyana’da Filistinli Bir Gençle Söyleşi

Adem Hüyük

” Viyana’da havalar ısındığında parklarda çocuk sesleri yükseliyor.

Benim geldiğim yerde yalnızca, annesini ya da babasını, kardeşini yitiren çocukların ağlamaları duyulabiliyor.

Bizler, bir ülkesi ve umudu olmayan çocuklarız”.

Bu, 16 yaşında bir gencin, hiç görmediği ama savaşında hiç bitmediği ülkesi için sarf ettiği sözler.

Yaşıtları parklarda, akıllı telefonlarıyla zaman geçirirken, o iş arıyordu.

Ne iş olsa yaparım.

İsminin kullanılmasını istemediği için, ona ben bir isim vermekle başladık sohbetimize.

16 yaşındaki Bekir, Filistinli bir genç.

Bekir doğmadan, babası Suriye’ye göç etmiş.

‘’Babam Filistin’de hiç bitmeyen savaştan dolayı Suriye’ye yerleşmiş, ben ve dört kardeşim orada doğmuşuz.’’

Suriye iç savaşı patlak verince, anne-baba ve kardeşleriyle İstanbul’a gelmişler.

Bekir’in babası kısa bir süre sonra, İstanbul’dan Avusturya’ya gelerek iltica etmiş.

Bekir, 2014 yılında geldiği İstanbul’da okula gidememiş.

300 TL aylık maaş ile, günde 12 saat bir ayakkabı imalatçısında çalışmış.

Bir süre sonra başka bir ayakkabı imalatçısında, aynı şartlarda ayda 600 TL maaşla işe başlamış.

Başını öne eğerek, ‘’Abi, ustalarım beni çok dövüyorlardı’’ diyordu.

Bekir İstanbul’da çok güzel Türkçe konuşmasını öğrendi.

İstanbul’da annesi ve kendisi çalışarak geçimlerini sağlıyorlarken, annesinin çalışmasına engel olan hastalığı, Bekir’in Viyana’ya uzanan hikayesinin başlamasına neden oldu.

Annesinin hastalığı baş gösterdikten kısa bir süre sonra, anne ve babası ayrılırlar.

‘’Annem için; çocuklarını nasıl gönderdin diyorlar.

Ama o bizim için, bizim daha iyi yaşamamız için, Viyana’ya babamın yanına gönderdi’’

Çalışamayan hasta anne, beş çocuğunu babalarına, Viyana’ya göndermek zorunda kaldı.

Savaş Bekir’den çocukluğunu götürmüş, geleceğe dair umutlarını almıştı, oyuncaklarını kırmış, sıcacık bir yatağı ve anne kucağından mahrum etmiş, uyurken okunan masalları unutturmuş, yüreklerine dolması gereken sevgi tohumlarını götürmüştü.

Bekir ve kardeşleri 2017 yılında Avusturya’ya geldi.

Babası yeniden evlenmiş ve bir kardeşleri daha olmuştu.

Beraber yaşıyorlardı.

Bekir, üvey annesi için; ‘’iyi bir insan, kardeşlerime bakıyor’’ diyebiliyordu sadece.

Annesinin tedavi masrafları, Türkiye’de devlet tarafından karşılanıyordu.

Lakin, tahlillerin parasını ödeme mecburiyeti, çalışmayan annesini ekonomik olarak zorluyor, bu durum Bekir’in çalışmasını gerektiriyordu.

‘’Her tahlil için 1000 TL vermemiz gerekiyor, ben buraya geldikten sonra bana söyleyemiyor ve en son telefonunu satarak ödemiş’’

Gözleri dolan Bekir, geçen gün çalıştım, biraz da arkadaşlarımdan borç bularak 200 Euro’yu tamamlayarak anneme gönderdim ki, tahlil parasını ödesin, sağlıklı yiyecekler yesin diye.

Bekir, ‘’Türkiye’de çalışabiliyordum, Viyana’da 16 yaşında birinin çalışma imkanı çok kısıtlı.’’

Her işi yaparım diyor Bekir, ‘’anneme para göndermem lazım.

Babamdan isteyemem, zaten vermezde.’’

Tek Amacım Bir İş Bulup Annemi Buraya Getirmek

Olanağın olsa nerede yaşamak isterdin diye sorduğumda, annemin yanında diyor, uzun uzun bakıyordu boşluğa.

Telefonunu sattığı için sık görüşemiyoruz, annem arkadaşlarının telefonundan bazen beni arıyor.

İstanbul’a gitmek istiyorum, ama yol param bile yok diyen Bekir, O benim annem diye biliyordu sadece.

Filistin’e Gitmek İsterdim

Hayatını düzene soktuktan sonra ne yapmak istersin diye sorduğumda, asıl ülkem olan Filistin’e çok gitmek istediğini söylüyordu.

Bekir, savaşlarda yerlerinden ayrılmak zorunda kalan binlerce çocuklardan sadece bir tanesi.

Çocuklar savaşın ve şiddetin en masum kurbanlarından biridir ve her dönemde savaştan etkilenmişlerdir.

Bağlılık bir çocuğun hayatında ilk gördüğü kişiyle, ona ilk bakan ve ihtiyaçlarını karşılayan kişiyle olur.

İşte Bekir bu nedenle annesine bağlıydı.

‘’Annemin yanına gitsem, kardeşlerim burada.

Burada kalsam annem orada.’’

Bekir, bu ayrılmaz bütünün tam ortasında, ne bütünü ikiye bölebiliyor, nede birleştirebiliyor bütünü… | © Der Virgül 

Yayınlama: 07.06.2019
Düzenleme: 09.11.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.