“Viyana’da Terör” [Terror in Wien]
“Bir kişi, çarşamba günü ABD haber ajansı “Associated Press” ile yaptığı telefon görüşmesinde Avusturya’daki Türk Büyükelçisini öldürdüklerini söyledi. Arayan kişi, ‘Viyana’daki eylemin sorumluluğunu üstlendiğimizi size bildirmek isterim’ dedi ve hemen ardından telefon bağlantısı kesildi…” Sizin için “Türk diplomatlarına saldırılar 1975 – 1984” kitabını yorumlayarak-ek bilgiler ekledik…
Adem Hüyük
“Türk diplomatlarına saldırılar 1975 – 1984” [in Wien Anschläge gegen türkische Diplomaten 1975 – 1984] başlıklı kitabını yayınlayan Avusturyalı tarihçi Harald Seyrl, Avusturya’da çeşitli şekillerde suikastlar düzenlenerek öldürülen, Türkiye’nin Avusturya’daki diplomatlarını bir kitapta topladı…
Harald Seyrl hakkında çok ayrıntılı bilgi bulmak çok olanaklı değil. Ancak Avusturya Polis Konseyi üyesi, hukukçu, Viyana Güvenlik Bürosu’nun eski Başkanı [Polis Reformu öncesi Merkez Ceza Dairesi], uzman kitap yazarı, Misafir Öğretim Görevlisi ve Televizyon suç aktörü Max Edelbacher ile Viyana’daki cinayetleri anlatan çok sayıda makale ve kitap yayınladıkları bilinmekte.
“Kızıl derin devlet”
Viyana, dolayısıyla Avusturya’nın, jeopolitik, tarihsel miras ve sosyo-ekonomik gibi birçok özellikler bakımından doğan stratejik önemi, ülkeyi kıta Avrupa’sında Berlin’den bile fazla gizli servislerin çekim noktası haline getirmiştir. Ülkenin başkentindeki bu gerçeklik, ülkenin istihbarat yapılanmasın da önemli bir etken olmuştur.
Öteden beri, Avusturya aşırı sağcı parti ve oluşumlar ve Sovyetler Birliğinin fiili yıkılışından doğan ve kapitalist restorasyonun meyve verdiği Rusya hükümetleri tarafından, Avusturya istihbarat birimleri işaret edilerek, “kızıl derin devlet” tanımlaması iddiasında bulunulmuştur.
Ansiklopedi bilgilerden sonra, Harald Seyrl’in kitabına dönecek olursak. Kitap bana dün gece ulaştırıldı. Teknik ve polisiye bilgileri hızlı okumamdan dolayı, yarım saatte biten kitabın yapısal eksiklikler taşıdığını fark ederek, yeniden okudum. [Not: Almancadan Türkçeye çeviride, anlam hatası olduğunu görmedim.]
“1975 yılı, yerel seçimlerin yol açtığı bir dizi iç siyasi değişiklikle birlikte Avusturya’ya başlangıçta barışçıl bir siyasi ortam getirdi. Dr. Bruno Kreisky, Avusturya Hükümetinde Şansölyeydi ve İkinci Kreisky Hükümetine başkanlık ediyordu. O yılın Ekim ayının sonunda Şansölye, son Ulusal Konsey seçimleri sonuçlarına göre yeni kabinesini, Üçüncü Kreisky Hükümetini kurdu.”
“Viyana’da o yıl, Franco yönetimindeki İspanyol Hükümetine karşı yapılan nümayişlerde olduğu gibi, gösteriler ve şiddetli çatışmalar yaşanmıştı, ancak Avusturya’nın başkentinde dost bir ülkenin büyükelçisinin öldürülmesi gibi bir olayla hiç karşılaşılmamıştı” diyordu kitabında Harald Seyrl,- ve “Bir devlet temsilcisinin, Viyana’nın ortasındaki makamında, görevinin başındayken bir suikaste kurban gitmesi Avusturya tarihinde muhtemelen bir ilkti” diye devam ediyordu.
Evet… O yıllarda belki ilkti… Ama etkisi – yankısı yoktu…
İlk olma bakımından bakılırsa, ülkedeki faili meçhul “siyasi” suikastların somut sonuçları da dünyada ilkleri taşıyan bir soruşturma sürecine maruz kalmıştır. Deniz Hüyük tarafından geçtiğimiz yıllarda yazılan, “Avusturya’da Saldırıların Tarihi” başlıklı makalesinde görüldüğü üzre; ülkede üç defa Şansölye vurulmuş ve bu saldırılarda Başbakan Karl Graf Stürgkh öldürülmüştür. Demem o ki ülke istihbaratı Deniz Hüyük makalesinde de belirtildiği gibi, gül bahçelerinde yetişmedi.
Kitap, suikastların sonrasını en ince ayrıntısına kadar yazıyor. Ancak hiçbir ayrıntının devrik cümlelerinin satır aralarında bile, failler hakkında somut bir bilgi veremiyor… “19. yüzyılın ortalarında varlıklı girişimciler tarafından inşa edilmiş ve zengin bir şekilde döşenmiş olan yapı, büyükelçilik binası olarak kullanılmaya çok elverişlidir. Bina, 1878’de tanınmış mimarlar Helmer ve Fellner’in çizdiği planlara göre inşa edildi ve daha sonra Kont Silva- Tarouca ailesinin mülkü oldu. Avusturya-Macaristan’ın müttefiki Osmanlı İmparatorluğu binayı 1914 yılında kiralamış, 1916 yılında satın almıştır…” gibi güzellemeler yapan kitap, Terör karşıtı bir tutum alarak, Türkiye’nin 1915 olaylarına olan hassasiyeti göz ardı edilmeyerek, “Ermeni Soykırımı” ifadesini, Avusturya Ulusal Konseyinden geçmesine rağmen, [Ancak resmen “soykırım” nitelendirmesi yapılmadı ve tanınmadı.], dikkatli bir yaklaşım sergilenmiş.
– Tabii ki burada yazarı suçlamıyorum. Sonuçta [Verbrechen in Wien] “Viyana’da Suç” isimli kitabında yazarı olan Harald Seyrl, Max Edelbacher ile birlikte, Viyana’da kendi dönemlerinin aynası olan cinayetleri ayrıntılı bir biçimde kaleme alarak, hukuksal sonuçlar üzerinden “neden-sonuç” ilişkisi kurmayarak okuyucuyu, faili cinayetler konusunda sorgulamaya yönlendirmemektedirler.
“Türk diplomatlarına saldırılar 1975 – 1984” adlı kitapta da bunu yapmayarak, Ankara ve Viyana yönetiminin hatalarını sorgulayamamıştır.
Ne olmuştu?
Anadolu Ajansı [AA], bugün basın toplantısıyla tanıtılan kitabın haberini şöyle verdi: “Avusturya’nın başkenti Viyana’da 1975-1984 yıllarında Ermeni teröristlerin 3 Türk diplomata yönelik düzenlediği terör saldırılarının Almanca ve Türkçe anlatıldığı “Viyana’da Terör” isimli kitap tanıtıldı. Seyrl, Avusturya suç tarihi açısından bu 3 saldırının en önemli yanının yaptıranların bilinmesine rağmen faillerinin hala yakalanamamış olması olduğunu söyledi.”
Bruno Kreisky [SPÖ]
Bruno Kreisky, Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin SPÖ] en başarılı genel başkanıdır.
21 Nisan 1970 – 24 Mayıs 1983 tarihleri arasında ülkenin Şansölyesi olan Kreisky, Avusturya’nın kendine özgü, “Avusturya Marksizm’inin” ideolojik savunucusu ve partinin genlik kollarından yetişen, ikinci dünya paylaşım savaşında Nazi Almanya’sının Avusturya uzantılarına karşı savaş vermiş bir militan geçmişe sahip.
SPÖ’nün 1970 seçimlerinden en güçlü parti olarak çıkması üzerine Avusturya şansölyesi oldu. Ertesi yıl yapılan erken seçimlerde SPÖ mutlak çoğunluğu elde etti. Şansölyeliği sırasında tarafsız bir politika izleyen Kreisky komşu Çekoslovakya ve Yugoslavya ile ilişkilerde yumuşama sağladı ve bağlantısız ülkelerle işbirliğini geliştirmeye çalıştı. Orta Doğu sorununda Filistinlilerden yana tavır aldı. 1983 seçimlerinde partisinin mecliste mutlak çoğunluğu kaybetmesi üzerine, önceden yapmış olduğu açıklamaya uyarak görevinden istifa etti. 1987’ye değin SPÖ’nün onursal başkanlığını sürdürdü. | ©DerVirgül