Yorum | Avusturya’da Polis Doktorculuk Oynayacak
Hükümet, korona hastalarını kontrol etmek için polisi kullanmak istiyor. Muhalefet ve bazı eyalet hükümetleri buna karşı çıkıyor. Bir polis hastalığından şüphelenirse, örneğin hapşırır veya öksürürseniz, kontrol edebilecek. Peki hükümet polis gücünü neden sağlık sektöründe kullanmak istiyor?
Adem Hüyük | Viyana
Avusturya hükümetinin polis gücünü korana salgını kapsamında kullanması, etkisi ve becerisi ekseninde normal karşılanabilir bir durumdur.
Bu, korona yönetmeliklerine uymayan vatandaşların uyarılması veya cezai işlem yapılması, karantina bölgelerinin güvenliğini sağlaması gibi koşullarda geçerli olacaktır.
Ama, polisin bir doktor gibi teşhis koyması ve beraberinde vatandaşın fişlenmesini getirecek bu görevlendirme, ülkede tartışma konusu oldu.
Hükümet, muhalefet ve Tabipler Odası’nın eleştirisine karşın, Polis memurları, hasta, şüpheli veya bulaşıcı kişilerden isimleri, ikamet yerlerini, iletişim bilgilerini ve hastalık belirtilerini belirlemek ve sorumlu yetkililere iletmek için kullanılacaktır savunmasını yaptı.
Uygulamada bu şu anlama gelir: Bir polis hastalığından şüphelenirse, örneğin hapşırır veya öksürürseniz, kontrol edebilir.
Kişisel verilere ek olarak, sağlık durumunu da belirlemelidir. Ama polis bu konuda, ne eğitimli ne de nitelikli.
Bir polis memurunun vücut ısısı yükselmiş bir kişiyi “yakalaması” nın sonuçları netleştirilmemiştir.
Buna göre, artan sıcaklığın güneş yanığı, menopoz veya koronadan gelip gelmediğinin değerlendirilmesi polisin eğitiminin bir parçası olmadığından, polise göre biraz ateşi olan herkes potansiyel korana hastası olacaktır.
Polis ne nüfusun sağlığını kontrol etmek için ne de sağlık sorumluluk alanlarına girecek şekilde eğitilmemiştir – hepsinden önemlisi, aslında gerek yoktur.
Sonuç olarak, “Polisin önünde terleme, öksürme veya hapşırma gibi insan doğasında gelişebilecek rutin reaksiyon gösteren herkes derhal rapor edilebilecek.
Bu durum, korana sürecinde hükümetin uygulamaya soktuğu yönetmeliklerin buglaklığından dolayı, polisin inisiyatif alarak yazdığı cezalarla aynı sonuçları doğuracaktır.
Zira son zamanlarda, korona cezalarını bölge idari mahkemeleri bir bir iptal etmekte.
Peki Hükümet Neden Israr Ediyor?
Aslında bunun yanıtını Tabipler Odası’nın yaptığı bir eleştirinin içerisinde bulmak mümkün.
Tabipler Odası, ‘’Hükümetin, sağlık hizmetlerinin bu tür krizlere hazırlıklı olmasını sağlamak yerine, polisi nüfusun sağlığını kontrol etmek için kullanmayı tercih ettiği yoksulluğun bir kanıtıdır.’’ eleştirisinde bulunmuştu.
Tabipler Odası burada, ‘’yoksulluk’’ sıfatını mecazi anlamada kullanmış olsa da, bunun sağlık sektöründe gerçeklik payı yüksek. Çünkü hükümet sağlık çalışanlarına karşı gerçekten yoksul bir durumda yol izlemekte.
Avusturya’da ‘’kral çıplak’’ diye haykıran, korona salgını olmuştur.
Nasıl mı?
Korona krizi, Avusturya’da sağlık çalışanı ihtiyacının söylenenden daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.
Geçen yıl sağlık sektörü toplu iş sözleşmeleri yapıldığı dönemde bu gündeme gelmiş ve Avusturya’da yaklaşık 40 Bin hemşirenin, çalışma koşullarının iyi olmayışı nedeniyle, başka mesleklerde çalıştığı söylenmişti.
Hükümet, sağlık sektöründe sendikaların ön gördüğü çalışma koşullarının iyileştirilmesine gitmek yerine, Fas ve Romanya’dan hemşire ve hasta bakıcı getirmek ve onları Avusturya özgülünde eğitime tabi tutarak, sağlık personeli yapmayı tercih etmişti. Tabi düşük ücretle.
Korona krizinin başlamasıyla, sektörde göz ardı edilen problemler gün yüzüne çıktı.
Hatta, korona salgını başlamadan hemen önce, yani Şubat ayında, sağlık çalışanları uyarı grevlerine gitmeye başlamış, toplu iş sözleşmelerinde istenilen çalışma koşulları ve ücret artışı konusunda, kararlı bir duruş sergilemeye başlamışlardı.
Hükümetin ekonomik ve çalışma koşullarından dolayı anlaşmaya gidemediği sağlık sektöründe büyük bir personel açığı bulunmakta.
Bu açığı ordu ve polis güçleriyle doldurmaya çalışması, ekonomik anlamada hükümetten bir götürüsü olmayacağından seçilmiş bir yöntemdir.
Diğer yandan, polisin doktorculuk oynamasının temel insan hakları kapsamında da bir çok sakıncalı gelişmeye neden olma durumu söz konusu.
Polisin vatandaştan toplayacağı verilerin, emniyet arşivlerinde saklanması söz konusu. Hükümet bu verilerin hemen silineceğini taaddüt etse de, emniyetin bunları silmeyeceğini hükümetin kendisi de bilmekte.
Avusturya’da var olan güçler dengesi oluşumundan dolayı, vatandaşın sağlık bilgilerine mahkeme veya savcılık izni olmadan, emniyet birimleri erişemez, hakkında işlem yapamaz.
Hükümetin, polis güçlerini sağlık sektöründe ileri sürmesinin arkasında yatan gerçekler, aslında sosyal devlet anlayışıyla da örtüşmediği de bir diğer husus olarak karşımızda durmaktadır. |virgül
© Bild: virgül