Yüzde 39’unun seçme hakkı olmayan Viyana, Avrupa Demokrasi Başkenti seçildi
1.935.000 Nüfusa sahip Viyana, yaklaşık 630 bin kişinin seçme hakkı olmadığı halde Avrupa Demokrasi Başkenti seçildi. Demokrasinin beşiği olmakla övünen kıta Avrupa’sı bu unvanını kayıp mı ediyor?
| Adem Hüyük
İzmir’in de yarıştığı iki aşamalı oylama sürecinde Viyana şehri, Avrupalı uzmanlar ve vatandaşlar tarafından “2024/25 Avrupa Demokrasi Başkenti” seçildi.
Buna göre Viyana, ‘Avrupa Demokrasinin Başkenti’ unvanını Barselona’dan devraldı.
“Demokrasi yaklaşık üç bin yıl önce, Atinalıların kendilerinden daha güçlü bir orduya sahip olan Perslilere karşı verecekleri savaşın belirlenmesinde uygulanmış bir tercih yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Perslilerin teslim olursanız kimse ölmez, şayet savaşırsanız hepiniz ölürsünüz çağrısına, Atina yönetiminden bağımsız olarak halk, savaşmak isteyenler ve istemeyenler olarak bir tercih yöntemine başvurmuşlardır. İlk seçim pusulası olarak, siyah ve beyaz taş kullanılmıştır. Bu nedenle demokrasinin doğuş noktası, Yunanistan olarak kabul edilir. Demokrasiyi savunan ülkeler meclis binalarını Atina’nın Demokrasi sembolüne benzetmek istemişlerdir. Avusturya parlamentosunun mimari şekli, Antik Yunan ve Atina’nın Demokrasi sembolünü andırmaktadır.”
Viyana, 2024 sonbaharının sonlarında unvanı, o zamana kadar 2023/24 demokrasi yılı için mekân olarak kalacak olan demokrasi başkenti Barselona’dan devralacak.
“Avrupa Demokrasinin Başkenti” girişiminin kurucusu Helfried Carl ve uzman jüri temsilcisi Amina Krvavac bunu bugün salı günü şehir senatosunun toplantısında duyurdu. Kupanın resmi devri ocak ayının sonunda Viyana’da gerçekleşecek.
Viyana şehri oylamada yedi yarışmacıya karşı galip geldi | İzmir’de yarıştı
Viyana diğer yedi şehir karşısında galip geldi; bunlardan beşi uzmanlardan oluşan bir jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından kısa listeye aday gösterildi. Viyana’nın yanı sıra Bratislava, Leipzig, Gdansk ve İzmir de bu seçime girdi. 47 Avrupa Konseyi ülkesinden (ve Kosova’dan) yaklaşık 4.000 vatandaştan oluşan bir jüri çevrimiçi oylama yoluyla Viyana lehine nihai kararı verdi.
Ludwig’den “Avrupalı vatandaşlar vurgusu
Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig, “Viyana’nın 2024/25 Avrupa Demokrasi Başkenti seçilmesi harika bir onur. Demokrasinin daha da geliştirilmesine yönelik fikirlerimizle Avrupalı vatandaşlardan oluşan jüriyi ikna edebildiğimiz için gurur duyuyorum. Önümüzdeki iki yıl içinde Viyana, yenilikçi projelerle, vatandaşların katılımıyla sosyal uyumun nasıl daha da güçlendirilebileceğini gösterecek”, diye konuştu.
“Avrupa Demokrasinin Başkenti” olarak Viyana’nın seçilmesindeki etkenler yetkili makamlar tarafından bir bir sıralandı ve haklı bir övgü yapıldı. Ancak demokrasinin saç ayaklarından olan seçme ve seçilme hakkına kimse değinmedi. Zaten Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig, “Avrupalı vatandaşlardan oluşan jüriyi ikna” ettikleri için gurur duyuyor. Zira Viyana’da seçme hakkı olmayan ancak ömrünün neredeyse yarısını Viyana’da geçiren göçmenler, kıta Avrupası dışından gelmektedir.
Viyana’da 630 bin göçmenin seçme ve seçilme hakkı yok!
1.935.000 Nüfuslu Viyana’da, yaklaşık 630 bin göçmenin seçme ve seçilme hakkı yok. Bu nedenle, “SOS Mitmensch” İnsan hakları örgütü her seçimde uzun yıllar Avusturya’da yaşayan göçmenlerin seçme haklarının olmamasına farkındalık yaratmak için, “Pass Egal Wahl” yani hangi ülkenin vatandaşı olduğunuz fark etmiyor, seçime katılın kampanyası başlatıyor ve Viyana sokaklarına sembolik seçim sandıkları kuruyor.
En son Viyana belediye meclisi seçimlerinde, “Benim Viyana’m – Benim seçimim – Pasaport önemli değil” sloganı altında sandıklar kurmuştu.
Viyana Eyaleti Entegrasyon İzleme Raporuna göre, Viyana nüfusunun tam olarak yüzde 30,8’i (2020 başı itibariyle) yabancı bir ülke vatandaşı.
Son veriler, ana ikametgahı Viyana’da olan neredeyse her ikinci bir Viyanalının (yüzde 47,8), ya Avusturya vatandaşı olmadığını, bu ülkede doğmadığını ya da iki ebeveyninin yurtdışında doğduğunu gösteriyor.
“Demokrasi Ayıbı”
27 ile 44 yaş arası kesimde, oy hakkı nedeniyle yüzde 40’tan fazlasının federal veya eyalet seçimlerine katılmasına izin verilmiyor. Bu oran Viyana’da yüzde 30,8.
Sosyal Demokrat Partili [SPÖ] Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’e, Viyana’da yaşayanların üçte birinin seçme hakkı olmadığı sorulduğunda; “seçme hakkı vatandaşlık ile ilgilidir” yanıtını veriyor.
Avusturya İstatistik Kurumuna göre, Viyana’da seçme hakkı olmayanların yarısından fazlası on yıl veya daha uzun süredir Viyana’da yaşıyor.
Bu insanlar, uzun yıllardır yaşam merkezlerini genellikle Viyana’da tutsalar da kendi yaşam koşullarını politik olarak şekillendirmekten dışlanıyorlar.
Pek çok durumda, özellikle sosyal olarak marjinalleştiren vatandaşlığa kabul düzenlemeleri yüzünden, siyasi katılımdan dışlanmış durumda kalıyorlar. Avrupa Birliği ülkeleriyle bir karşılaştırmada Avusturya, vatandaşlığa geçmenin önündeki çok yüksek engellerde birinci sırada yer alıyor.
Demokrat New York, Sosyal Demokrat Viyana’yı Utandırdı
Der Virgül’de yayımlanan 10.12.2021 tarihli makalemde, “Okyanus ötesindeki bir gelişme demokrasinin beşiği, refah devlet, sosyal devlet söylemlerini dilinden hiç düşürmeyen Viyana yönetiminin yüzünü kızartacak mı acaba?” diye yorum yapmıştım.
Bu yorumun nedeni, Tam 356 yıl önce kurulan New York Şehri Belediye Başkanı makamı, belki de tarihinin en ileri hamlesini atarak, New York şehrindeki yerel seçimlerde ABD vatandaşı olmayan yaklaşık 800 bin kişi oy hakkını tanıyan yasayı onaylamasıydı.
Diğer her konuda New York belediyesinden daha sosyal olan ve taktir kazanan Viyana Belediyesi, şehre ömrünü vermiş ancak çeşitli bürokratik zorluklar nedeniyle Avusturya vatandaşlığı alamamış göçmenlerin seçme hakkının demokratik hak olarak görmemesi manidardır. Zira Viyana belediyesi yüz yılı aşkın bir zamandır SPÖ tarafından yönetilmektedir.
Göçmenleri “kerhen” destekleyen SPÖ veya Avusturya Marksistleri
Avusturya Sosyal Demokrat Parti [SPÖ] uluslararası platformlarda ve pratik tarihinde demokrasi adına çok başarılar sağlamış köklü bir partidir.
SPÖ, Kapitalist üretim ilişkilerinin öznel ve nesnel gelişim sürecinin erişeceği yeni toplum düzenini bilimsel olarak ortaya koyan Marksizm üzerinden yeni bir ideolojik strateji ve taktik üreten, bu anlamıyla, siyasal felsefe hem de pratik siyasette, Marksizmin bekle ve gör politikasına (Attentisme) doğru sınıflandırılan determinist, fatalist yorumlanması olarak nitelendirilen Avusturya Marksizm’inin “Austromarxismus‘‘ doğuşunu sağlayan partidir.
Böyle bir gelenekten gelen bir partinin, uzun dönem Viyana’da çalışan, yaşayan ve kendisini Viyanalı hisseden göçmenlerin seçme hakkını, vatandaşlık gibi kapitalizmin ulus kavramıyla pekişen ve bürokrasinin anlamsız kurallarının dayatmasına mahkum olması, demokrasi adına düşündürücü bir davranış. |© DerVirgül