253 Nefret Suçu Kayıtlara Geçti

Yirmi birinci yüzyılın ilk yirmi yılı geride kalırken, insani değerler adına dünya genelinde kötü bir karne ortaya konmuştur. Bugün artık sadece Batı ülkelerindeki Müslüman karşıtı saldırılar değil, Myanmar’daki Rohingya dehşetinden, Hindistan’da Müslümanlara yönelik saldırılara kadar farklı coğrafyalarda yaşananlar, tüm dünyanın İslam düşmanlığına ilişkin alarm vermeye başladığını göstermektedir. Batı medyasının köpürttüğü İslamofobik eğilim, sadece Batı ülkelerinin siyasi ve toplumsal dengesini ciddi şekilde aşırı sağa kaydırmakla kalmayıp Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerinin uluslararası kamuoyunda tepki yaratmayacağına olan güvenle, Müslüman azınlıkları her yerde açık hedef haline getirmiştir. 

Tarihsel arka planı çok daha eskiye dayanmakla birlikte, Batı toplumlarında 11 Eylül’ün yarattığı kırılma ve sonrasında Afganistan, Irak ve Suriye’ye yapılan müdahaleler ile bu süreçte Batı’daki büyük metropollere gerçekleştirilen terör saldırıları ve son yılların en büyük insani krizi olan mülteci akını, Müslüman karşıtlığının Batının yeni normali haline gelmeye başladığı bir ortam hazırlamıştır.  

Son yirmi yıldır ırkçı ve İslamofobik saldırılarda ciddi can kayıpları yaşanmasına rağmen, Almanya’da 10 kişinin katledildiği ırkçı NSU cinayetlerinde olduğu gibi, gerçekleştirilen bu saldırılar çoğu zaman bireysel vakalar olarak görülüp örgüt bağlantıları yeterince incelenmeden bırakılmaktadır. Oysa yaşananlar, artık küresel mücadeleyi gerektiren uluslararası bir İslamofobik terörle karşı karşıya kalındığını düşündürecek noktaya gelmiştir. 

Yurt Dışındaki Türk Vatandaşlarını Hedef Alan 

Saldırılar 2019 İndirmek için Tıklayınız.