AB ile müzakereler hayal mi oluyor?
Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri, Ankara’nın AB’ye üyelik müzakerelerinin devam edebileceği hayalini bırakması gerektiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri, 24 Haziran seçimleri ve bu seçimler sonrası Türkiye-AB ilişkilerini DW Türkçe’ye değerlendirdi. AB’ye üyelik modelinin Türkiye için opsiyon olmaktan çıktığı belirten Piri, Ankara ile üyelik müzakerelerinin formel olarak askıya alınması çağrısında bulunacağını ifade etti.
Son seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiği sorulan AP Raportörü Piri, öncelikle seçim kampanyasının adil olmadığını belirterek, “Yeni başkanlık yönetimi başkanın kuvvetler ayrılığı olmaksızın hiçbir demokraside görülmemiş ölçüde güce sahip olacağı anlamına geliyor. Başkan Erdoğan dünyanın en büyük demokratı da olsa kuvvetler ayrılığı her siyasiye gerekli. Ancak yeni sistemde bu yok artık” yanıtı verdi.
‘ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILDA ÜYELİK HAYAL’
Piri, sonuçlar Avrupa Parlamentosu (AP) içinde nasıl karşılandığı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Biz AP olarak geçen yıl Venedik Komisyonu’nun raporunun ardından, son anayasa değişikliğinin olduğu gibi hayata geçirilmesi halinde Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin formel biçimde askıya alınması çağrısında bulunacağımızı söylemiştik. Ne yazık ki o noktaya gelmiş bulunuyoruz. AP’nin tutumu değişmedi. Ne yazık ki Türk hükümeti de hiçbir değişiklik yapmadı. Bu şartlarda ve en azından gelecek 5 yıl süresince üyelik müzakerelerinin devam edebileceği hayalini bırakmak gerekiyor. Bizim açımızdan kırmızı çizgi aşıldı. Bu yılki Türkiye raporunda müzakerelerin kesin olarak askıya alınması çağrısında bulunacağız.”
GÜÇ TEK BİR KİŞİNİN ELİNDE
Yine “Başkanlık sisteminin AB kriterleriyle uyumlu olmadığı” yönündeki görüşlerini savunmaya devam den Hollandalı parlamenter, “AB üyeliği için liberal bir demokrasi olmanız gerekiyor. Bu, siyasiler yargıçları atayamaz demektir. Yeni anayasaya bakarsanız, Başkan kararnamelerle ülkeyi yönetiyor. Parlamento veya bir başka ortak yasama organı olmaksızın yasa yapabiliyor. Tek bir kişinin elinde bu kadar güç olması tipik bir liberal demokrasi özelliği değil. Bu anayasa yürürlükte kaldıkça ve Türkiye’de temel haklar, insan hakları ve azınlık hakları konusunda mevcut şartlar devam ettikçe, dürüst olmalı ve ilişkimizin bu şekilde hiçbir yere gidemeyeceğini görmeliyiz” dedi.
‘AVRUPA’NIN BÖLÜNMÜŞLÜĞÜNÜ KULLANAN TEK LİDER ERDOĞAN DEĞİL!’
Piri, Avrupa’nın bölünmüş olduğunun farkında olan Erdoğan’ın, bu bölünmüşlüğünü kullanan tek lider olmadığını da ifade etti. Piri, bu konuda “Müzakerelere devam veya stop demek için 28 ülkenin onayı gerekiyor. Erdoğan’ın AB Konseyi’nde bu tür kesin kararlar alınmasını önleyecek bir ya da iki dostu olacaktır her zaman. Bunun için kendisini suçlayamam. AB’nin. Trump da yapıyor. Putin de deniyor. Erdoğan da AB Konseyi’nde engelle karşılaşmayacağını biliyordu” ifadelerini kullandı.
AB içinde birçok ülkenin, son yıllarda aday ülke olarak görmediği Türkiye ile sadece pragmatik ilişki kurmak istediğini belirten Piri, şahsen de üyelik modelinin mevcut şartlarda Türkiye için bir opsiyon olmaktan çıktığı düşüncesinde olsa da, Türkiye halklarının izole edilmemesi gerektiğini belirtti.
‘İYİMSER DEĞİLİM’
Piri, yöneltilen “Türk Hükümeti bu gidişatı nasıl değiştirebilir?” sorusuna ise, “Dürüst olmak gerekirse, son iki yıldır söylediklerimizin hiçbiri dikkate alınmadığından işlerin birdenbire değişeceği konusunda iyimser değilim” yanıtı verdi.