Avusturya’nın erken dönem halkları kimlerdi?

Cumhuriyete geçişe kadar Avusturya sırasıyla önce Babenberger, ardından Habsburg ve daha sonra Habsburg-Lothringen hanedan ailelerinin hükümran olduğu; önce sınır kontluğu, sonra arşidük, imparatorluk ve ikili imparatorluk dönemleri yaşadı.

Avusturya’nın erken dönem halkları kimlerdi?

Bugünkü Avusturya devletinin nüvesi olarak kabul gören “Mark Österreich” (Avusturya Sınır Kontluğu) 996’da kurulmuştu.

1996’da, “Avusturya’nın Bin Yılı” kutlamaları düzenlenmesi bundandı.

Bavyera Dükalığı’na bağlı ve Bavyera bölgesinden Cermen kökenli Babenberger Ailesi’nin hükmettiği bir kontluktu o ilk nüve.

Bugün Niederösterreich eyaletinin sınırları içinde kalan “Neuhofen an der Ybbs” arazisini kapsıyordu.

Bu toprakları için “Ostarrichi” adının yanı sıra, “Osterland” (Doğu Ülkesi) adı da kullanılırdı.

“Ostar”, “Östar” sözcükleri eski Avusturya Almancasında “doğulu” (östlich), “doğuda” (im Osten) anlamlarına karşılık düşerdi.

“Austria” adı ise, bu “östar” sözcüğünün Latinceye çevrilmesiyle elde edilmiştir. 

 

♦ Avusturya Siyasi Partiler Tarihi (Dosya 1)

 

Kontluk, 1156’da “dükalık” statüsü aldı.

Babenberger hanedanlığı 1246’da sona erdi.

Dükalığın önde gelenleri, mirasçılar arasında bir seçim yapmak üzere 1256’da toplandı ve bugün Çekya’da bir eyalet olan Moravya Kontu Ottokar’ı “mirasçı” olarak belirlediler.

Ottokar, Bohemya Kralı oldu ve Avusturya’yı da bu krallığa bağlı bir eyalet haline getirdi.

Ottokar’ın, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’nun tahtına da yönelmesi, Avusturya’ya hükmedecek yeni bir ailenin yolunu açacaktı.

Zira, imparatorluğun çatısı altındaki krallar 1273’de, Ottokar’ı değil, “Habsburg Ailesi”nden Rudolf’u imparator olarak belirlediler.

Habsburglar, bugünkü İsviçre sınırları içinde kalan bir bölgede yerleşik ve muktedir Cermen kökenli bir aileydi.

Avusturya’nın yeni dükleri olarak artık Habsburglar sahnedeydi! Avusturya 1363’te “arşidüklük” statüsüne yükseldi.

Habsburg Ailesi, 1800’lerin başına kadar, elindeki geniş torakları prensliklerle yönetti.

1806’da Avusturya İmparatorluğu, 1867 Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kuruldu.

Bu arada, erkek çocuğu olmayan VI. Karl, kızı Maria Theresia’yı veliaht ilan etmişti.

Veliaht prenses 1737’de, Cermenlerin Franklar koluna mensup ve bugünkü Fransa’nın kuzeydoğu bölgesinde kalan Lothringen Dükü I.

Franz’la evlendi. Böylece Avusturya iki ailelik bir hanedanlık haline geldi: Habsburg-Lothringen!

Sınır kontluğu, dükalık, arşidüklük, imparatorluk, ikili imparatorluk…

Bu statülerle 922 yıl ayakta kalan ve üç hanedan ailesinin hükmettiği Avusturya devleti sınırları içinde, aynı zamanda sıralamakla bitiremeyeceğimiz kadar çok sayıda halk toplulukluğu yaşadı.

Bunları, “Avusturya’nın erken dönem halkları” olarak adlandırmak yanlış olmaz.

Aile, sülale, aşiret, ırk…

Ulus, çok daha fazlasını kapsama anlamında, bu etnoğrafik kategorilerin üstünde yer alır ve kapitalizmin gelişme döneminin ürünüdür.

Şablon şeklinde kavranmasması kaydıyla temel olarak toprak bütünlüğü, ekonomik bütünleşme (pazar birliği), ortak dil ve kültür (ruhî şekillenme) birliği üzerinde yükselir.

Peki, Avusturya’nın da yer aldığı Avrupa’da uluslaşma süreci nasıl yaşanmıştı?

Avrupa’nın Batı ve Doğu bölgelerinde, uluslaşma süreci farklı yaşandı.

İrlanda istisna sayılmak üzere, Batı Avrupa’daki uluslaşma sürecinde, feodalizm tasfiye edilip kapitalizm geliştikçe İngilizler, Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar, İspanyolar birer ulus olmaya doğru evrildiler. Yaşadıkları topraklarda“en gelişkin”, “en atak” olanlar onlardı çünkü.

Çok sayıda başka aile, sülale, aşiret ve ırktan topluluğu kendi şemsiyeleri ve adları altında topladılar.

Örneğin İtalyan ulusu; Romalılar, Cermenler, Etrüskler, Yunanlılar, Araplardan; Fransız ulusu Franklar başta olmak üzere Cermenlerin farklı kollarından, Galyalılar, Romalılar, Britanyalılardan oluştu.

Alman ulusu, sadece Cermenler (Germanlar) ya da Alamanlardan meydana gelmedi.

Uluslaşma sürecine kadar ayrı duran aileler, aşiretler, soylar; kapitalizmin yarattığı yeni koşullarda bir isim altında birleşirken, bu sadece ortak bir isme kavuşmak anlamını taşımamıştı, aynı adla bir devlete sahip olmayı da sağlamıştı. 

Avrupa’nın Doğu yakası ise, “çok uluslu devletler”e sahne olacaktı.

Avusturya, Rusya ve Osmanlı gibi çok geniş topraklarda hüküm süren bir imparatorluktu.

O geniş topraklarda kapitalizmin başat hale gelmesi, birden fazla ulusu ortaya çıkaracaktı.

İmparatorluğun sonlarında ortaya çıkan sosyaldemokrasi hareketinin liderlerinden Rudolf Springer, “çok uluslu bir devlet” öneriyordu bu yüzden.

Otto Bauer, “Avusturya’yı ulusların birlikte yaşadıkları devlet varsayıyoruz”, diyordu.

Bu koşullarda, “Avusturyalılık” tanımlaması altında “ulusal bir bilincin öne çıkacağı süreç”, çok uluslu imparatorluğun 1918’de dağılması ve yerine federal bir cumhuriyetin kurulmasıyla başladı.

“Avusturya’nın erken dönem halkları” konusuna dönelim tekrar.

Bu topraklarda, yüzyıllar sürecek temelde İlyerler, Keltler, Gotlar, Hunlar, Avarlar, Cermenler, Macarlar, Slavlar gibi birçok “antik dönem” halkı etkin oldu ve izlerini bıraktı.

Bu halkların devamı olan topluluklar, kapitalizmin geliştiği koşullarda, esasen 20. Yüzyıl’la birlikte yeni bir harmanlanma sürecine girdi.

Uluslaşma sürecinde ortaya çıkan yeni devlet, birçok Batı Avrupa devletinden farklı olarak adını, galebe çalan bir soydan değil de bulunduğu kadim coğrafyadan aldı.

Girişte kısaca değindiğim gibi, “Avusturya” adı yüzyıllar öncesine dayanan coğrafik bir tanımlamaydı. 

Antik dönemlerden beri bu coğrafyada varolagelen her bir halk topluluğunun, Avusturya’nın uluslaşma sürecinde oynadığı rol de elbette farklı olacaktı.

Harmanlanan halk gruplarından başlıcalarına biraz daha yakından bakalım: 

İlyerler (İliryalılar)

Hint-Avrupa kökenli bir Antik dönem (MÖ 1200 – MS 600) halk topluluğu.

Avrupa’ya göç ettiklerinde Avusturya’nın kurulu bulunduğu coğrafyaya da yerleştiler.
 

Keltler 

Antik dönemin Hint-Avrupa kökenli başka bir halkı.

Orta Avrupa’dan Britanya Adaları, İspanya ve Galya’ya kadar yayıldılar.

Avrupa kültürü, sanatı ve poetikasının kurucusu sayılırlar.

Kelt uygarlığı, MS 1. Yüzyıl’da kısmen yıkıldı ama kalıntıları sürdü.

Günümüzdeki birçok kavram ve isim gibi; Lyon, London, Laon, Leiden, Liegnitz gibi kent isimleri ya da Rhein ve Donau (Tuna) gibi nehir isimleri de Keltçedir.
 

Cermenler (Germanlar)

Avrupa uluslarının çoğu, uzak etnik köken söz konusu edildiğinde, “Cermenlik üzerinden akraba” sayar kendini.

Alman, Avusturyalı, İngiliz, Hollandalı, Flaman, İsviçreli, Danimarkalı, Norveçli, İsveçli, İzlandalı…

Cermenler de bir Hint-Avrupa halkıydı. (Alamanlar ise, birçok Cermen kabilesinin bir araya gelerek kurdukları savaşçı alt bir topluluktu.) Cermenler, önce Kuzeybatı Avrupa’ya gelip oradan Avrupa’nın dört bir yanına dağıldılar.

MÖ 11. Yüzyıl’da bugün Almanya’nın yer aldığı bölgeyi merkez alarak yerleştiler. MÖ 3. Yüzyıl’dan başlayarak MS 9. Yüzyıl’a kadar, Avrupa’da “Cermenya” (Germanya) diye anılır olan bir diyar vardı artık.

Bu diyar Almanya, Avusturya, Bohemya ve Polonya’nın batı bölümünü kapsıyordu.

Ana gövdeleri Cermenya’da kalsa da, kıtanın her bir yanına dağılan Cermen boyları, ilkel bir teşkilatlanmaya dayalı 40’a yakın devletcik kurdular. İlyer, Kelt gibi birçok halk toplulukların bir kesimi, bu süreçte Cermenleşti.

Artık, Cermenliğin başat hale geldiği bir Avrupa vardı.

İlyerler, Keltler ve Cermenlere, Slavlar ve Macarları da eklemek mümkün.

Bu topraklarda hüküm sürmüş, etkin olmuş antik ve ilkçağ halk topluluklarıydı bunlar.

Sadece biriyle tarif edilecek bir akrabalık üzerinden, “Avusturyalılık”a bir etnik köken tayin etmek imkansız.

“Avusturyalılık”, tarih boyunca bu topraklara gelip yerleşmiş ve başat olanlarını yukarıda zikrettiğimiz farklı halk gruplarının devamı olan toplulukların, kapitalistleşmenin şafağında yeni bir bütünleşme yaşamalarının ürünüdür.

Vurgulanması gereken bir nokta da şu: “Avusturyalılık”, bu topraklara ait bir kimlik. Yani, başka coğrafyalarda “Avusturyalılaşıp” bu topraklara gelip yerleşmek söz konusu değil.

Bu diyara İlyer, Kelt, Cermen, Romalı, Slav, Macar olarak gelinmiş; sonraki kimlikler, buradaki bütünleşmenin ürünü olmuştur.

Avusturya’da günümüzde ortak bir resmî bir dil söz konusu. Avusturyalılar, bu dile “Avusturya Almancası” diyor.

Avusturya Almancasının belli düzeyde, Almanya ve İsviçre Almancası’ndan farklı bir kelime dağarcığı var.

Çok sayıda bölgesel ağız da barındırır. Viyana, Vorarlberg ve Tirol ağızları ünlüdür.

Eğitim dili Almancasını konuşanların bu ağızları anlaması, çoğu zaman pek de kolay değildir./Hüseyin Şimşek

 

Foto:virgül.at

Yayınlama: 19.09.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.