Şansölye Nehammer | “Emekli maaşlarında yüzde 9,7 oranında artış”

Başbakan Nehammer Avusturya Haber Ajansı’nın [APA] yaz röportajında, önceki yılların aksine hükümetin emeklilik zammına herhangi bir şey eklemek istemediğini, bunun zaten “milyarlarca Euro” tutarında olduğunu söyledi. AB liderliği adaylığı konusunda “zaman baskısı” olmadığını söyledi, ancak Othmar Karas’a yönelik eleştirileri ima etti. FPÖ lideri Herbert Kickl’in bir “komplo teorisyeni” olduğunu söyledi.

Nehammer’e göre emekli maaşları yüzde 9.7 oranında artırılacak

Son on iki ayın enflasyon oranlarına göre hesaplanan emekli maaşlarının ayarlanması için beklenen kriter muhtemelen yüzde 9.7 olacaktır. Geçmiş yıllarda hükümet sık sık daha yüksek ödeneklere karar vermişti ve şimdi de yaşlı vatandaşların temsilcilerinden ek tazminat talepleri geliyor. Nehammer ise Statistik Austria’nın rakamlarına atıfta bulundu: “Benim bakış açıma göre bunu aynı şekilde uygulayacağız. Eklenecek başka bir şey yok: “Yüzde 9.7 gibi çok yüksek bir oranla karşı karşıyayız. Şansölye, “bütçe üzerinde etkisi olacak milyarlarca Euro’dan bahsediyoruz” dedi. Enflasyon “emekliler için telafi edilmelidir ve biz de bunu yapmayı planlıyoruz”.

Büyük bir şekilde sunulan daha uzun çalışma saatleri için teşviklere ilişkin çalışma grubundan uzun süredir haber alınamıyordu. Şansölye, sorulduğunda bu konunun rafa kaldırılmadığını söyledi: delinmesi gereken “sert tahtalar” vardı, “ama hala deliyoruz”. Nehammer, eko-sosyal vergi reformunu, iklim biletini ve Yenilenebilir Enerji Genişletme Yasasını hatırlatarak, “İkinci Cumhuriyet’te iklimin korunması ve çevre için bu kadar çok yasa çıkaran bir federal hükümet olmadığını” vurguladı.

Bir sonraki büyük proje olarak bütçe görüşmeleri

Sıradaki büyük projelerden biri de bütçe müzakereleri. Maliye Bakanı Magnus Brunner [ÖVP] aylardır bütçe disiplinine geri dönülmesi çağrısında bulunsa da Nehammer’e göre “kemer sıkma bütçesi olmayacak”. Şansölye’ye göre “krizler henüz sona ermedi” ve deneyimler “krize karşı yatırım yapmanın her zaman daha iyi olduğunu” gösterdi. Nehammer, mali denkleştirme müzakerelerinde federal hükümet ile eyaletler arasında yaşanan sürtüşmelere rağmen rahat: “Şu anda zorlu bir dönemden geçiyoruz, bu her müzakere sürecinin bir parçasıdır. Günün sonunda mesele her zaman çok para, çıkarlar, denge ve aynı zamanda sorumluluk ve görevlerle ilgilidir.” Maliye Bakanı ve Sosyal İşler Bakanı şu anda “yoğun bir şekilde” müzakere ediyor ve kendisi de “müzakerelerin iyi bir sonuca ulaşması için Federal Şansölye olarak katkıda bulunacak”.

Her halükârda 2024 süper bir seçim yılı olacak. Her şeyden önce AB seçimleri haziran ayında yapılacak ve ÖVP’nin liste başı adayının kim olacağı henüz belli değil. Nehammer, “Benim bakış açıma göre, bu soruyu şimdi yanıtlamak için zaman baskısı yok,” diyerek yıl sonuna kadar erteledi. Nehammer, uzun süredir ÖVP’nin Avrupa politikacısı ve AB Parlamentosu Başkan Yardımcısı olan Othmar Karas’ın parti çizgisine karşı çapraz atışları nedeniyle şimdiden adaylıktan çekilip çekilmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Othmar Karas istediği gibi davranmakta özgürdür, ancak elbette bu davranışı da olası bir seçim anlaşmazlığının genel görünümü içinde değerlendirilecektir.” Peki kötü kartları var mı? “Bu sizin yorumunuz. Ben sadece bana geldiği şekilde söyledim.” Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’in en büyük aday olabileceği yönündeki söylentilerin “gerçek dünyayla ilgisi yok”. AB Komiseri meselesi için de “hala” yeterli zaman vardı.

Ulusal Konsey seçimlerinin AB seçimleri ile birleştirilmesi planlanmıyor

Nehammer, Ulusal Konsey seçimlerini AB seçimleriyle birleştirme planlarının olmadığını söyledi. İlk seçim “plana göre Eylül” 2024’te gerçekleşecek. Nehammer, ÖVP’nin şu anki kötü anket sonuçlarının dikkatini dağıtmasını istemiyor: “Amacım elbette Halk Partisi’ni seçim kampanyasına taşımak ve hepsinden önemlisi, yeniden sorumluluk üstlenebilmek için halkın güvenini kazanmak.” Nehammer, Yeşiller ile hükümete devam etmek isteyip istemediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Siyasette bunun bir hassasiyetler meselesi değil, bir olasılıklar meselesi olduğunu ve seçmenlerin bunları dağıtacağını öğrendim.”

ÖVP son olarak kendisini “merkezde” konumlandırmaya çalışmış ve “normal” kelimesi üzerine bir tartışmayı tetiklemişti. Nehammer, partinin “çok kişi için” siyaset yapmak istediğini belirtti. “‘Normal olan nedir’ tartışması, radikal olan her şeyi normal değil olarak tanımladığımızı göstermeye yönelik bir girişimdi.” Bu bağlamda iklim aktivistlerini bir kez daha eleştirdi: “İklim değişikliğinin sonuçlarını ciddiye almanın siyasette kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum, ancak şu anda sokaklara yapışanlar tarafından yaşandığı şekliyle protestonun tamamen anlamsız olduğunu düşünüyorum çünkü insanların daha fazla şikayet etmesine neden oluyor.”

Nehammer: “Herbert Kickl bir güvenlik riski”

FPÖ lideri Herbert Kickl de onun için aşırı ya da radikal sayılır mı?

Nehammer, “Herbert Kickl bir güvenlik riskidir” dedi ve “bu ülkedeki insanların güvenliğini önemsemediğini defalarca kanıtladığını” sözlerine ekledi. Kickl’in içişleri bakanı olarak Anayasayı Koruma Dairesi’ni “yok ettiğini” ve şimdi de Skyshield füze kalkanı programına karşı olduğunu söyledi. “Şimdiye kadar çok az sorumluluk üstlendi ve üstlendiği anlarda da başarısız oldu.”

Nehammer’in kendisi de Kimlikçiler’i “normal değil” olarak tanımlıyor ve FPÖ aşırı sağcı hareketle arasına mesafe koymuyor. ÖVP’nin neden üç eyalette FPÖ ile birlikte hükümet ettiği sorusuna Nehammer, “farklılaşmak” gerektiği yanıtını verdi.

Şansölye FPÖ’yü birleşik bir parti olarak görmüyor: “eyaletlerde tamamen farklı bir işbirliği biçimi” var. Federal düzeydeki muhatabı ise Kickl. “En tepeye kimi koyacağı FPÖ’ye kalmış. Ben Herbert Kickl ile bir devlet kurulamayacağını söylüyorum,” diyor Nehammer, “çünkü kendisi bir komplo teorisyeni haline geldi.” Nehammer açıkça Kickl ile bir koalisyon hayal edemiyor: Amacının Kickl’in Federal Şansölye olmasını engellemek olduğunu söyledi. Şansölye yardımcısı olarak düşünülebilir mi? “Herbert Kickl ile herhangi bir sorumluluk altında bir devlet kurmanın mümkün olduğunu sanmıyorum.”

Ancak ÖVP’nin, yeni lideri Andreas Babler’in koalisyon için emlak vergilerini şart koştuğu SPÖ ile de işi zor olabilir. Nehammer’e göre “şu anda koşul koyan ve böylesine mutlak talepler öne süren herkes, sanırım federal siyasette hala deneyimsiz”. Babler ile işbirliği kendini kanıtlayacaktır. “Demokrasinin ona rakip olarak verdiği role uyum sağlaması gerekecek” diyen Nehammer, demokrasinin aynı zamanda uzlaşma becerisiyle ilgili olduğunu da sözlerine ekledi. Babler ayrıca kendisini bir Marksist olarak tanımladı ve “geleceğin sorunlarını çözmek için geçmişin reçetelerini aramanın biraz anakronik olduğunu düşünüyorum” dedi. Nehammer, Babler’in “Marksizmi faşizm kadar tehlikeli” bulduğunu vurguladı.| ©DerVirgül