(Virgül Analiz) Dört Defa Sandığa Giden Göçmenler Hiç Kazanan Taraf Olmadı

Avrupa Birliği Üye Ülkelerinde yaşayan Türkiye göçmenleri, yurt dışı seçmen statüsünde gittikleri her sandıkta, kaybeden taraf oldu.

(Virgül Analiz) Dört Defa Sandığa Giden Göçmenler Hiç Kazanan Taraf Olmadı

Virgül.at- Seçimlerde mevcut iktidarı destekleyecek olan seçmen, kaçınılmaz olarak o iktidarın icraatlarından bire bir etkilenmeyen seçmenlerdir.

 

AK Parti iktidarı, yurtdışında yaşayan T.C. Vatandaşlarına seçme hakkını tanımasının altında yatan geçekte bu.

 

Özellikle Avrupa Birliği Üye ülkelerinde yaşayan Türkiye göçmenlerinin büyük bir çoğunluğu, mevcut iktidar lehinde tercih kullanmakta.

 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanı seçimi için sandık başına gitti.

Türkiye göçmeni TC vatandaşları, 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri, 1 Kasım 2015 Milletvekili Erken Genel Seçimleri ve son olarak da 2017 yılı 16 Nisan’da yapılan Anayasa Değişikliği Referandumunda oy kullandı.

 

2018 24 Haziran seçimleri, yurt dışında yaşayan Türkiye göçmeni TC vatandaşları için beşinci deneyim olacak.

 

Daha önce yapılan seçimlerde, oy kullanma oranlarının devamlı yükseldiği gözlemlenmekte. Oy kullanma oranının yükselmesini her ne kadar, oy kullanma imkanlarının kolaylaştırılmasına bağlansa da, artışın asıl nedeni başka.

 

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı 2 milyon 798 bin 726 kişi, dünya genelindeki 54 ülkede oy kullanma hakkına sahip iken, oy kullananların sayısı sadece 230 bin 938 de kaldı.

 

2015 7 Haziran Genel Seçimlerde, 2 Milyon 866 Bin 979 seçmenden, 931 Bin 646 seçmen sandığa gitti.

 

2015 1 Kasım Erken Genel Seçimlerinde, 2 Milyon 899 Bin 69 seçmenden, 1 Milyon 159 Bin 871 kişi sandığa gitti.

 

2017 Anayasa Değişikliği Referandumu için belirlenen seçmen sayısı, 2 Milyon 972 Bin 676 kişi olarak belirlendi. Sandığa giden sayısı, 1 Milyon 325 Bin 682 kişi olarak belirlendi.

 

2018 24 Haziran’da yapılması planlanan seçimler için belirlenen seçmen sayısı ise, 3 Milyon 49 Bin 65.

 

 

Bilinçli Kriz Çıkartıldı

 

Ankara mevcut iktidarının, AB ülkeleriyle iyi ilişkiler içerisinde olduğu dönemlerde, Avrupa’da yaşayan Türkiye göçmenleri için, Ankara siyaseti pek dikkat çekici değildi.

 

Göçmenler, Türkiye’yi yönetecek Cumhurbaşkanını, Türkiye’de yaşayanların seçmesi gerektiği kanısındaydı. Bu nedenle, 2014 seçimlerine 2 Milyon 798 Bin 726 seçmenden, sadece 230 Bin 938 kişi sandık başına gitti.

 

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri, mevcut iktidar için tehlike arz ediyor, oylarda büyük bir kayıp öngörülüyordu.

Avrupa Birliği Ülkelerle ve özellikle, Türkiye göçmenlerinin yoğun yaşadığı birlik ülkeleriyle yapay krizler baş gösterdi.

 

Bu yapay krizlerin sonucunda, yurt dışı oy kullanma sayısının arttığı görüldü.

 

İktidarın oy kaybedeceği öngörüsü doğru çıkmış, tek başına hükümeti kuracak sayıda milletvekili çıkaramamış ve hükümeti de kurmamıştı.

 

Tam da bu dönemde kaos başladı.

 

Yurt içi ve yurt dışı düşmanlar edinildi.

 

AB ülkeleriyle, diplomatik krizler yaşandı.

 

AB ülkeleri de, bu oyuna girerek karşılık verdi. İlk hamle Avusturya’dan geldi. Avusturya silah ve askeri araç-gereç ambargosu uyguladı.

 

Artık geri dönüşü olamayan, karşılıklı hamleler yapılmaya başlandı.

 

Bu gelişmelerin gölgesinde, 1 Kasım 2015‘de Erken Genel Seçimleri yapıldı.

 

Yurt dışı oylarında beklenen olmuş ve devamlı artış sağlanmaya başlanılmıştı. 1 Milyon 159 Bin 871 kişi sandığa giderek, mevcut iktidarın tek başına hükümeti kurmasına destek olmuştu.

 

2017 Anayasa Değişikliği Referandumu, mevcut iktidarın ölüm kalım savaşı olarak bilinir. Başkanlık yolunu açacak olan ‘’evet’’ oyları, her ne koşulda olursa olsun alınması gerekiyor, ülkenin her yerinde ve yurt dışında bu yönde taktikler ve stratejiler geliştirilmeliydi.

 

Hollanda’dan patlak veren bir olay, Heyy Avrupa söylemini doğurmuş, her ‘’Heeyy’’ denildiğinde, Türkiye göçmenlerinin ulusal duyguları tavan yapmaya başlamıştı.

 

Hollanda’nın gelme dediği halde, ülkeye girmek isteyen iktidarın Bakanı, diplomatik krizler zincirinin ilk halkası oldu.

 

Ankara Hükümeti, elinde tuttuğu mülteci kozunu kullanmakla tehdit edince, Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz, Türkiye’ye boyun eğmeyeceğiz diyerek, AB üye ülkelerini harekete geçirdi.

 

Ankara karşılığında, AB üyesi ülkelere Nazi benzetmesi yaparak, göçmenlerin gözünde Avrupa’ya kafa tutan bir kurtarıcı olarak görüldü.

 

AB ülkeleri, Ankara Hükümetine karşı aldıkları her tavırda, göçmenleri bir adım daha Ankara iktidarına yaklaştırıyordu.

Bu durum yurt dışı oylarının artmasını sağlıyor, oylar arttıkça, Ankara Hükümeti AB’de yaşayan Türkiye göçmenlerini kullanmaya devam ediyordu.

 

Tamda bu nokta da, Avrupa’da baş gösteren aşırı sağ partilerinin hareket alanları genişliyor, daha saldırgan ve haklı duruma gelmek için, diplomatik krizin derinleşmesine katkı sunuyorlardı.

 

 

Kim Kazanıyor?

 

AB ülkeleri çıkar ilişkileri doğrultusunda girdikleri bu yapay krizden, göçmenler üzerinde yeni bir otorite oluşturarak çıktı.

 

İlk bakışta karşıt gibi görünseler de, her iki tarafında zarara uğrattıkları göçmenler oldu.

 

Ankara, Osmanlıdan kalan ‘’Viyana Kapıları’’ mirası üzerinden yürümüş, AB ülkelerinde yabancı düşmanlığı, geçim sıkıntısı ve ezilmişlik psikolojiyle yoğrulan Türkiye göçmenlerinin milliyetçi ve dini duygularını okşamış, istediği oy rakamlarına ulaşmıştı.

 

AB üye ülkeleri, her biri kendi içerisinde yaşayan göçmenlere ayrı ayrı kısıtlayıcı yasalar çıkarmış, kazanılmış hakları ellerinden almıştır.

 

Avusturya ve diğer AB ülkelerinde, en kıdemli göçmen statüsünde olan ve hayatın her alanında var olma savaşı veren Türkiye göçmenleri üzerinde, kamusal alan ve sosyal alanlarda ön yargılar oluşmuştur.

 

Entegrasyon yasaları şekil değiştirmiş, baskıcı ve zoraki bir boyuta getirilmiştir. Camiler ve sivil toplum örgütleri daha derinden denetlenmeye başlanılmış, en ufak bir olumsuz gelişme, basın tarafından manşet yapılmaya başlanılmıştır.

 

Artık Türkiye göçmenleri istenmedikleri duygusuna kapılmış, var olan uyum ve birlikte yaşam düşüncesi çıkmaza girmiştir.

 

Avusturya özelinde, seçimlerden kaynaklı başlayan çifte vatandaşlık konusunda, binlerce Türkiye göçmeni fişlenmiş, suçlu ve dolandırıcı konumuna düşmüştür.

 

Ankara Hükümetiyle yaşanan en ufak bir gerginlik, AB ülkelerinde yaşayan Türkiye göçmenlerine, olumsuz bir yasa ve ırkçı partilerin oy kazanmasına neden olmuştur.

 

 

Türkiye seçimlerinde kazanan iki taraf oldu

 

Her seçimlerin birden fazla kazanan tarafları olabiliyor. Ama bu her iki tarafta da, Türkiye göçmeni emekçilerin olmadığı kesin.

 

Türkiye göçmenleri, zaten çok iyi ilişkiler kuramadığı yerli halkla arasına, Ankara Hükümetinin ihtiraslarını da sokmuş oldu.

 

Seçimlerde yurt dışı oylarıyla iktidarını korumaya çalışan ve bunu başaran Ankara Hükümeti, Ankara Hükümeti üzerinden polemiğe giren ve bu polemiği fırsata çeviren AB ülke hükümetleri kazanan taraflardır.

 

 

 

Yayınlama: 01.06.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.