Yeni bir araştırma “Moloz Kadınları” mitosunu çürütüyor

Editörün notu: “Moloz Kadınları” miti, II. Dünya Savaşı sonrası Almanya ve Avusturya’da, savaşın yıkıntıları arasında gönüllü olarak molozları temizleyerek şehirleri yeniden inşa eden kadınların kahramanlık hikâyesini anlatan bir efsanedir.
Bu anlatıya göre, savaş sonrası erkek nüfusunun büyük ölçüde azalması nedeniyle kadınlar, fedakârca çalışarak şehirleri enkazdan kurtarmış ve yeniden yapılanma sürecinde kritik bir rol oynamıştır. Özellikle 1990’lardan sonra, bu figürler “sessiz kahramanlar” olarak anlatılmaya başlanmış ve siyasi söylemlerde yer edinmiştir.
Ancak son araştırmalar, bu anlatının tarihsel gerçeklerle örtüşmediğini, enkaz temizleme işlerinin büyük ölçüde eski Nazi Partisi (NSDAP) üyelerine zorunlu olarak yaptırıldığını ortaya koymaktadır. Yani, bu çalışmalar büyük ölçüde bir cezalandırma sürecinin parçasıydı ve yaygın olarak gönüllü kadın emeğine dayanmıyordu.
Bu nedenle, “Moloz Kadınları” anlatısı bir mit olarak değerlendiriliyor, çünkü tarihsel belgeler, kadınların sistematik ve gönüllü bir şekilde bu işleri üstlendiği fikrini desteklemiyor.
Yeni bir araştırma “Moloz Kadınları” mitosunu çürütüyor
Avusturya Bilimler Akademisi tarafından yayımlanan yeni bir araştırma, Viyana’da II. Dünya Savaşı sonrasında enkaz temizleme çalışmalarının büyük ölçüde eski Nazi Partisi (NSDAP) üyeleri tarafından zorunlu olarak yapıldığını ortaya koyarak “Moloz Kadınları” mitini çürütüyor.
Bilim insanları tarafından yapılan araştırmaya göre, Viyana’da savaştan sonra fedakarca molozları temizleyen kadınların hikâyesi, gerçeği yansıtmıyor. Avusturya Bilimler Akademisi’nden (ÖAW) tarihçiler, daha önce fazla dikkate alınmamış kaynakları analiz ederek, enkaz temizleme çalışmalarına ağırlıklı olarak eski NSDAP üyelerinin zorunlu tutulduğunu belirledi. “Austrian History Yearbook” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, “Moloz Kadınları” anlatısı ancak 1990’lı yıllardan itibaren oluşturulmuş bir efsane.
“Moloz Kadınları” Konusu Kaynak Yetersizliği Nedeniyle Belirsiz
Savaşın izlerini silmek için savaştan sonraki ilk yıllarda fedakarca çalışan kadınların görüntüsü, toplumda derin bir yer edinmiş olsa da tarihçiler tarafından uzun süredir sorgulanıyor. Konu, 2018 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Heinz-Christian Strache’nin (FPÖ), FPÖ’ye yakın Cajetan-Felder Enstitüsü tarafından yaptırılan “Moloz Kadınları” anıtını açmasıyla tekrar gündeme gelmişti.
Konuyla ilgili açıklama yapan ÖAW Kültür Bilimleri Enstitüsü’nden Martin Tschiggerl, “Avusturya’da ‘Moloz Kadınları’ konusu oldukça belirsiz, çünkü elimizde çok az kaynak var” dedi. Tschiggerl ve meslektaşları Lea von der Hude ve Patricia Seifner, Viyana Şehir ve Eyalet Arşivi’ndeki şimdiye kadar pek incelenmemiş belgeleri araştırarak, kadınların gönüllü olarak çalıştığı iddiasını çürütmeye çalıştı.
Zorunlu Çalıştırılan Eski Nazilerin Tazminat Başvuruları İncelendi
Araştırmacılar, yaklaşık 7.000 eski Nazi üyesinin tazminat talebiyle yaptığı başvuruları inceledi. Bu başvuruların arkasında, Ağustos 1945’te geçici Avusturya hükümeti tarafından çıkarılan bir yasa vardı. Bu yasa, eski NSDAP üyelerini yeniden yapılanma sürecinde “cezalandırma” amacıyla moloz temizleme çalışmalarına katılmaya mecbur bırakıyordu.
Tschiggerl’in aktardığına göre, savaş sonrası dönemde yalnızca iş gücü değil, aynı zamanda halkın enkaz temizleme işine katılmaya istekliliği de oldukça azdı. Bu nedenle, hükümet eski Nazi üyelerini zorunlu çalıştırarak bir çözüm bulmaya çalıştı.
Daha sonra, zorla çalıştırılan bazı kişiler mahkemeye başvurarak tazminat talebinde bulundu. 1951 yılında Yargıtay, bu kişilere yapılan iş karşılığında ücret ödenmesi gerektiğine hükmetti. Karara göre, kadınlar için saat başına 67 groschen, erkekler için ise 84 groschen ödeme yapılmasına karar verildi.
“Eski Bir Nazi Olarak En Çok Ben Acı Çektim”
Tschiggerl ve ekibi, bu tazminat taleplerinde yer alan ifadeleri detaylı şekilde analiz etti. Belgelerde eski Nazi üyelerinin “Ne zaman, nerede, ne kadar çalıştıklarını” ayrıntılı bir şekilde anlattığı başvurular yer alıyor. Araştırmacılar, çalışmanın başlığını bu ifadelerden biriyle belirledi:
“Eski bir Nazi olarak en çok ben acı çektim.”
Milyonlarca Saatlik Zorunlu Çalışma Tazmin Edildi
Tschiggerl, incelemeleri sonucunda milyonlarca saatlik zorunlu çalışmanın tazmin edildiğini tahmin ediyor. Kaç eski NSDAP üyesinin gerçekten enkaz temizleme işine dahil edildiğini kesin olarak belirlemek zor olsa da araştırmacılar, sadece %10 ila %20’sinin tazminat talebinde bulunduğunu öngörüyor. Bu da gösteriyor ki, anlatılan hikâyedeki gibi gönüllü çalışan kadınlar gerçekte çok azdı ya da hiç yoktu.
Yaklaşık 7.000 tazminat başvurusunun %55’i erkekler, %45’i kadınlar tarafından yapıldı. 1945-46 yıllarında Viyana’daki nüfusun büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu göz önünde bulundurursak, bu oran dengeli değil. Tschiggerl’e göre, erkekler tazminat talebinde bulunmaya daha cesaretli davranmış olabilir veya kadınlar maddi açıdan daha muhtaç durumda oldukları için başvuruda bulunmuş olabilir.
“Moloz Kadınları” Miti 1990’lardan Sonra Ortaya Çıktı
Gerçeklerle örtüşmeyen “Moloz Kadınları” efsanesi, Avusturya’da ancak 1990’lardan sonra yayılmaya başladı. 1980’lerin sonunda Batı Almanya’da emeklilik yasalarının kadınları dezavantajlı hale getirmesiyle ilgili büyük bir tartışma yaşandı. Bu tartışmalar Avusturya’ya da sıçradı ve kadınların savaş sonrası dönemde ağır işler yaptığı anlatısı ön plana çıkarıldı.
Martin Tschiggerl’e göre, 1990’lardan itibaren “Avusturya mağdur bir ülke” tezinin çürütülmesiyle birlikte, “Moloz Kadınları” anlatısı yeni bir mağduriyet hikâyesi olarak ortaya çıktı. Tschiggerl, bu anlatının özellikle sağcı ve muhafazakâr kesimler tarafından sahiplenildiğini belirtiyor.
Konuyla ilgili daha ayrıntılı bir çalışma, Böhlau Yayınevi tarafından yaz aylarında yayımlanacak. Kitabın adı ise “Hatıraların Harabeleri: Avusturya’nın Moloz Kadını Arayışı” olacak.| DerVirgül