40 Ülke 40 İsyan
2019 isyan yılı oldu, yılın başından beri dünyanın dört bir yanında halklar yolsuzluğa, pahalılığa ve otoriter yönetimlere karşı ayaklandı. Bu dizi dosyada 2019’a damga vuran isyanları derledik. Bugün; Hong Kong, Endonezya ve Şili
Meriç Şenyüz
Dünya hiç olmadığı kadar sıcak. Halklar bütün coğrafyalarda ayakta.
Ancak son derece heterojen özellikler taşıyan bu yeni küresel isyan dalgasının genel ideolojik eğilimlerini saptamak çok da mümkün değil.
Zira kimi yerde tamamen ayrılıkçı milliyetçi taleplerle (Hong Kong, Katalonya) ayaklanan kitleler, başka bir yerde bütünüyle ekonomik talepleri (Lübnan, Ekvador) öne çıkarabiliyor.
Kimi coğrafyadaki isyanlar 20. yüzyıl isyanlarına benzer özellikler taşırken (Endonezya gibi) kimileriyse bambaşka şekiller alıyor (Cezayir vb.).
Independent Türkçe olarak tüm bu isyanları günü gününe yeni gelişmelerle takip etmeye çalışıyoruz.
Ne var ki, gündelik haber akışı yoğunluğu ana çizgileri takip etmeyi zorlaştırabiliyor.
Bu yüzden anlık gelişmelerin dışında biraz yukarıdan bakarak, 2019 isyanlarının tamamını ele almaya çalışarak genel özelliklerini sıralamak ve panaroma çıkarmak istedik.
Dizi yazı şeklinde ele alacağımız dosyamızda bugün Hong Kong, Endonezya ve Şili var.
İlk fitili Hong Kong ateşledi
Bu yılın başında önceki seneden devreden bazı isyanlar tüm hızıyla sürüyordu ancak asıl küresel büyük eylem dalgası yaz aylarından başladı ve sonbahara da damgasını vurdu.
Bu dalgada ilk büyük çıkış ise Uzak Asya’dan, Hong Kong protestolarıyla geldi.
Hong Kong’lu isyancılar yeni yüz tarama teknolojisiyle tam bir gözetim toplumu kurmaya yönelen Çin devletine karşı “mobese”leri özellikle hedef alıyor.
Ne zaman başladı, ne kadardır sürüyor: Hong Kong’da aslında ilk büyük protesto dalgası 31 Mart’ta görüldü. Ancak bu yazıda yoğunlaştığımız küresel eylem dalgasının parçası sayabileceğimiz asıl şiddetli protestolar 9 Temmuz’dan itibaren kendisini gösterdi.
Yaygınlık: Protestolar, Hong Kong adasının 20’den fazla bölgesine ve Hong Kongluların yaşadığı onlarca Batı şehrine sıçradı.
Nasıl başladı: Eylemlerin çıkış nedeni Çin yanlısı Hong Kong yönetiminin Özerk İdare Meclisi’ne suçluların iadesine dair ihtilaflı bir tasarıyı getirmesiydi.Tasarıya göre suçlular Çin’e, Makao Özel İdari Bölgesi’ne ve Tayvan’a iade edilecekti. Yasaya karşı çıkanlar, Pekin yönetimin, tasarının içeriğini bölgedeki siyasi muhalifleri de içerecek şekilde genişletebileceği endişesi taşıyordu.
İlk eylemlerde protestocular, tasarının tamamen iptalini sağlayarak Hong Kong’daki siyasi muhaliflerin Çin’e iadesinin önünü kesmeye çalıştıklarını savundu.
Kitlesellik: Haber ajansları farklı farklı eylemler için 100 bin ila 1 milyon arasında değişen rakamlar verdi.
Eylemci profili: Eylemlerde ağırlığı, prekarya diye de tabir edilen genellikle iletişim, bilişim ve finans gibi hizmet sektörlerinde çalışan genç profesyoneller oluşturuyor.
Devletin tavrı ne oldu: Pekin yönetimi, eylemciler için ilk anda “radikal göstericiler isyanı” tanımını yaptı ancak daha sonra tutumunu sertleştirerek “terör benzeri eylem” tanımlamasında bulundu.
Pekin’in Hong Kong’a asker sevk edebilmesi için yerel hükümetin merkezi hükümetten talepte bulunması gerekiyordu.
Öte yandan, Çin ordusunun Hong Kong yakınlarındaki Şıncın’da yaptığı askeri sevkiyat ve tatbikatların göstericilere uyarı olduğu ifade edildi. Ne var ki, Çin’in sertlik yanlısı tutumu eylemlerin inatçı bir direnişle sürmesiyle değişti.
Eylemlerin önünü alamayacağını anlayan Çin yönetimi geri adım atma sinyalleri vermeye başladı ve en nihayet bugün (23 Ekim) Çin yanlısı Hong Kong yönetimi, eylemlerin başlamasına neden olan tasarıyı resmen geri çektiğini açıkladı.
Liderlik: Hong Kong eylemleri lidersiz olması ve siyasi yapılardan bağımsız oluşuyla biliniyor şimdiye kadar hiçbir siyasi parti ya da grup eylemleri sahiplendiğini açıklamadı.
Yöntem: Eylemciler Bruce Lee’nin “su ol” felsefesini izlediklerini söylüyor. Buna göre eylem biçimleri içinde bulundukları ortama göre sürekli değişiyor. Yeri geldiğinde siyah maskeler giyip şiddet eylemlerine girişen protestocular, genel olarak barışçı eylemleri tercih ediyor ancak bir protesto yöntemi olarak hayatına son verenler bile var. Eylem olarak intihar davranışı daha önce Vietnam, Kore vb. yerlerde gözlenmişti ve neredeyse tamamen Uzak Asya’ya özgü.
Sosyal medya: Prostestocular Reddit ve Telegram karışımı diye tanımlanabilecek bir forum ve mesajlaşma uygulaması olan LIHKG’yi kullanıyor.
Dış destek ve dünyadan tepkiler: Hong Kong eylemcileri sık sık Amerikan bayrakları açtı ve Trump’tan yardım talep etti. Kimi zaman Hong Kong’u sömürgeleştirmiş olan Britanya ve Kraliçe Elizabeth de yardıma çağrıldı.
Protestolar Uluslararası Af Örgütü gibi Batı merkezli Sivil Toplum Kuruluşları’ndan destek gördü. Batı hükümetleri, Çin’i insan haklarına uyması konusunda defaatle uyardı.
Talepleri neler: Eylemlerin ilk talebi Çin’e iade tasarısının iptalinden ibaretti.
Ne var ki, eylemler ilerledikçe, Özel İdare’nin seçilmiş başkanı Çin yanlısı Carrie Lam’in istifasından Hong Kong’un Çin’den bağımsız olması ya da yeniden Britanya’ya bağlanmasına kadar genişleyen bir yelpazede değişik talepler öne sürüldü.
Hareketin üzerinde anlaşılmış bir programatik çerçevesi ya da talep ortaklığı yok. İade tasarısında başarı sağlandıktan sonra eylemlerin devam edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor.
Can kaybı, yaralı ve tutuklamalar: Protestoların başından beri en az 10 kişi hayatını yitirdi. Tümü de bir protesto yöntemi olarak hayatlarına son vermeyi seçenlerden oluşuyor. 2 binin üzerinde yaralı var ve 10 Ekim itibarıyla 2 bin 379 kişi eylemler nedeniyle gözaltına alındı ya da tutuklandı.
Şili halkından şiddetli ama şiir gibi bir isyan
Faşist General Pinochet’yi deviren bir başkaldırı kültürüne sahip Şili’deki isyan bu dosyada incelediklerimiz arasında belki de en şiddetli görüntülere sahne oldu.
Ama aynı zamanda videoları internette en çok paylaşılan, en estetik eylem görüntüleri de bu ülkeden çıktı.
No no es un partido de futbol ni fiestas patrias. ES CHILE DESPIERTO LUCHANDO POR SU DERECHOS Y SU GENTE #EstoPasaEnChile pic.twitter.com/fjwRsfaEAJ
— Cata (@whistlechlisa) October 21, 2019
Şili’deki protestolardan sosyal medyaya sadece şiddet görüntüleri değil bizdeki Gezi Parkı eylemlerini hatırlatan böylesi renkli kareler de düştü.
Ne zaman başladı: 14 Ekim’de başladı, gittikçe şiddetlenerek sürüyor.
Yaygınlık: Santiago’da başlayan hatta ilk günlerde Santiago isyanı olarak adlandırılan protesto dalgası kısa sürede Concepcion, San Antonio, Valparaiso’ya ardından Antofagasta, Coquimbo, Iquique, La Serena, Rancagua ve Valdivia kentlerine sıçradı.
Şu sıralarda Paskalya Adası dışında neredeyse bütün Şili’de yaygın protestolar var.
Nasıl başladı: Latin Amerika’nın en pahalı toplu taşıma sistemine sahip Şili’de, düşük gelirli bir aile gelirinin %30’unu ulaşıma veriyor. Bu yüzden protestolar, metro ücretlerine yapılan zamla başladı. Öğrenciler metro istasyonlarını işgal ederek, metrolara kitlesel olarak ücretsiz binerek, turnikelerden atlayarak ve nihayetinde metro istasyonlarını tahrip ederek isyan ateşini yaktı. Öğrencilere uygulanan şiddet, bu kez toplumda biriken tepkiyi açığa çıkardı. Santiago’da başlayan isyan kısa sürede kuzeyden güneye bütün ülkeye yayıldı.
Kitlesellik: Toplam katılım için milyonlar telaffuz ediliyor.
Eylemci profili: Öğrenciler başı çekiyor ama her kesimden katılım var. Öğrencilere ilk destek orta sınıflardan gelse de eylemler ilerledikçe kent yoksulları, özellikle de gecekondu mahallelerinden gelenler ağırlık kazandı.
Devletin tavrı: Protestoların ilk gününde OHAL ilan eden Devlet Başkanı Pinera ölümler gelmeye başladıktan sonra Santiago’daki ordu karargahından bir televizyon yayınına bağlanarak yaptığı açıklamada, “Herhangi bir sınır tanımadan şiddet kullanmaya istekli güçlü bir düşmana karşı savaştayız” ifadelerini kullanarak OHAL’i uzattı.
2019 isyanları genellikle kazanımla sonuçlansa da Şili hükümeti, henüz isyancıların taleplerini dikkate alacağına dair herhangi bir işaret vermiş değil.
Liderlik: Öne çıkan bir lider yok.
Yöntem: Şili’deki isyan ilk günden beri şiddetli biçimler aldı.
Ülkeden internete düşen videolarda metro istasyonlarının, otobüslerin ve daha sonra elektrik idaresi binasının ateşe verilmesi öne çıktı. Sokağa çıkma yasağının ardından başkent halkı balkonlarından tencere tava çalarak bütün gece boyunca Santiago’yu inletti. Diğer kentlerdeyse halk sokaklara akmaya devam etti.
Sosyal medya: Diğer güncel isyanların aksine Şili isyanlarında halkın organize olmasında sosyal medya özel bir rol oynamadı. Ancak isyanın şiddetini gösteren videolar sosyal medyadan bütün dünyada yayılarak yankı yarattı ve eylemlerin uluslararası bilinirliğini sağladı.
Dünyadan tepkiler ve dış destek: Daha çok sol esintiler taşıyan isyana yaşanan ölümlere rağmen Batı dünyasından ilgi gösterilmiyor.
Batı hükümetleri örneğin kimsenin polis müdahalesinde hayatını kaybetmediği Hong Kong protestolarında insan haklarına saygı gösterilmesi için Çin’i defaatle kınadı.
Ancak 15 ölüme karşın Şili hükümetine tek hatırı sayılır “dış” tepki, şu an Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri olan Şili’nin eski devlet başkanı Michelle Bachelet’den geldi.
Talepler: Eylemler toplu ulaşıma yapılan zamlarla başlasa da bu buzdağının görünen yüzü…
Eylemcilerin dile getirdiği sorunlar kısaca şöyle: Şili dünyada şebeke suyunun özelleştirildiği tek ülke, ülkedeki pek çok sektör ve temel tüketim maddesinin (tuvalet kağıdı, tavukçuluk, kargo, ilaç vb.) üretiminde tekeller var bu da fiyatların çok yüksek olmasına neden oluyor, siyasi elitlerin maaşları asgari ücretin 33 katı, polis teşkilatında büyük yolsuzluklar dönüyor (46 milyon dolarlık polis teşkilatı skandalı), çalışma saatleri çok uzun, sağlık sistemi kötü durumda, Güney Amerika’nın en kötü eğitim sistemine sahip Şili’de eğitim dünyanın en pahalıları arasında, kiralar aşırı pahalı…
Bu sorunların birinci derece sorumlusunun Pinera’nın neoliberal politikaları olduğunu iddia eden eylemciler, istifa talep ediyor.
Can kaybı, yaralı ve tutuklamalar: Ölü sayısının 15’e yükseldiği Şili’de hükümet güçlerinin eylemcilere sert müdahalesi sürüyor. Şimdiye dek en az 300 yaralı ve bin 500 tutuklama rapor edildi.
Endonezya halkı, gericiliğe ve yolsuzluğa başkaldırdı
Küresel isyan dalgasının en kitlesel parçalarından biri olan Endonezya isyanına Türkiye basını nedense pek ilgi göstermedi. Ne var ki, dünyanın en büyük Müslüman nüfusunu barındıran bu ülkedeki isyan dalgası tarihsel önem arz ediyor.
Genelde 21. isyanlarında ve özellikle bu yılki küresel isyan dalgasında prekarya ve yeni toplumsal hareketler başı çekiyor, sosyal medya da isyanın yönlendirilmesinde büyük rol oynuyor. Oysa Endonezya’daki ayaklanma tipik 20. yüzyıl isyanlarına benzeyen, öğrencilerin ve işçi sendikalarının önderliğindeki bir kalkışma…
Bu; Endonezya’da, 1960’larda yaklaşık 1 milyon komünistin katledilerek toplu mezarlara atılmasından bu yana ülkede sol motiflerin baskın olduğu en kitlesel gösterilerden biri.
Endonezya eylemleri katılan kişi sayısı itibariyle 2019 isyanlarının açık ara en kitleseli
Ne zaman başladı, ne kadardır sürüyor: 23 Eylül’de başlayan protestolar 28 gündür hız kesmeden sürüyor.
Nasıl başladı: Sağcı ve otoriter devlet başkanı Joko Widodo’nun meclise getirdiği yeni ceza kanununda Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun (KPK) zayıflatılmasını, evlilik dışı birliktelik, eşcinsel ilişki, tıbbi zorunluluk dışında kürtaj ve devlet başkanına hakaret gibi eylemlerin de suç kapsamına alınmasını öngören değişiklikler üzerine öğrenciler 23 Eylül’de parlamento binasının önünde toplandı.
Yaygınlık: Başkent Cakarta’da başlayan protestolar, ülkenin bütün büyük şehirlerini sardı.
Kitlesellik: 300’ün üzerinde üniversiteden öğrencilerin katıldığı eylemlere sendikaların da destek vermesiyle, bu protestolar 1998’de Suharto’yu deviren eylemlerden bu yana ülkede görülen en kitlesel eylem dalgası olarak kabul ediliyor.
Eylemci profili: Öğrenciler, işçiler…
Devletin tavrı: Widodo taleplerin kabul edilemeyeceğini söyledi ve polisin protestoları güç kullanarak dağıtmasını emretti.
Liderlik: Harekette lider figürler yok ama Etkin Halk İttifakı ve Öğrencilerin Yürütme Kurulu adlı iki ulusal gençlik örgütü eylemlerde öne çıkıyor.
Yöntem: Barışçıl başlayan eylemler, polis müdahaleleri sonrasında barikat savaşları, büyük ölçekli çatışmalar, yağmacılık, yaygın sivil itaatsizlik gibi biçimler almaya başladı.
Sosyal medya: Her ne kadar ilk protesto 23 Eylül’de sosyal medyadan yapılan çağrıyla başlasa da Endonezya’daki harekette sosyal medyanın büyük bir ağırlığı bulunmuyor, hareket bu açıdan da 20. yüzyıldaki hareketlere benziyor.
Dünyadan tepkiler ve dış destek: Endonezya’daki protestolar Batı basınında sanki hareketin tek talebi “evlilik dışı cinsel ilişki” yasağının önlenmesiymiş gibi haberleştirildi.
BBC, Deutsche Welle, Al Jazeera, CNN gibi basın kuruluşlarının bu tavrı, harekete önderlik eden gençlik örgütleri ve protestocular tarafından kınandı.
Talepler: Endonezya protestoları diğerlerine kıyasla talepleri de en net olan eylem dalgasına sahne oldu .
Başı çeken her iki öğrenci örgütü de 7’şer maddelik ve birbirine çok benzeyen birer talep listesi açıkladı.
Öğrenciler bu talepler karşılandığı takdirde eylemlere son vereceklerini söylüyor. Taleplerin bir kısmı özetle şöyle; Yeni ceza kanunu önerisinin problemli maddelerinden vazgeçilmesi, tarım reformunu tersine çeviren yeni toprak kanununun değiştirilmesi, tutuklanan aktivistlerin ve düşünce suçlularının bırakılması vb.
Can kaybı, yaralı ve tutuklamalar: 23 Eylül’den bu yana eylemcilerden 5’i hayatını kaybetti, 265’i yaralandı ve 30 eylemci tutuklandı. Güvenlik görevlilerinden de 65 kişi yaralandı. /The Independentturkish